Translation of "Makinesi" in Spanish

0.006 sec.

Examples of using "Makinesi" in a sentence and their spanish translations:

Bir empati makinesi.

Es una máquina de empatía.

Çamaşır makinesi bozuldu.

Se ha roto la lavadora.

Bulaşık makinesi alıyorum.

- Compro un lavaplatos.
- Compro un lavavajillas.

makinesi zaten yok

la retroexcavadora ya no existe

Çamaşır makinesi biraz bozuk.

La lavadora no funciona bien.

- Çamaşır makinesi harika bir icattır.
- Çamaşır makinesi muhteşem bir icat.

La lavadora es un invento maravilloso.

- Hesap makinesi muhteşem bir icat.
- Hesap makinesi harika bir icat.

- El calculador es una invención maravillosa.
- La calculadora es una invención maravillosa.

- Bir hesap makinesi ister misin?
- Bir hesap makinesi istiyor musun?

- ¿Querés una calculadora?
- ¿Quieres una calculadora?

Bu fotoğraf makinesi en küçüğü.

Esta cámara es la más pequeña.

Yeni bir çamaşır makinesi aldık.

Compramos una lavadora nueva.

Çamaşır makinesi harika bir icattır.

- La lavadora es un invento maravilloso.
- La lavadora es un invento genial.

Mutfakta bir bulaşık makinesi yok.

En la cocina falta un lavavajillas.

Bir çamaşır makinesi aldın mı?

- ¿Compraste un lavarropa?
- ¿Compraste un lavarropas?
- ¿Compraste una lavadora?
- ¿Has comprado un lavarropa?
- ¿Has comprado un lavarropas?
- ¿Has comprado una lavadora?

Yanına bir fotoğraf makinesi almayı unutma.

No te olvides de tomar una cámara contigo.

Onun bir otomatik çamaşır makinesi var.

- Ella tiene un lavarropa automático.
- Ella tiene un lavarropas automático.
- Ella tiene una lavadora automática.

Yeni bir fotoğraf makinesi almak istiyorum.

Quiero comprar una cámara nueva.

Önceki gün bir fotoğraf makinesi kaybetmiştim.

Había perdido una cámara el día anterior.

Annem bana bir dikiş makinesi verdi.

Mi madre me regaló una máquina de coser.

İstediğim tek şey bir çamaşır makinesi.

Todo lo que quiero es una lavadora.

Bir buhar makinesi ısıyı enerjiye dönüştürür.

Una máquina de vapor transforma calor en energía.

Alev makinesi taşıyan bir asker gördüm.

- Vi a un soldado con un lanzallamas.
- Vi a un soldado portando un lanzallamas.

Çamaşır makinesi tuhaf bir ses çıkartıyor.

La lavadora está haciendo un ruido raro.

Uzun zamandır istediğim fotoğraf makinesi budur.

Esta es la cámara que he querido por mucho tiempo.

Teyzem bana bir fotoğraf makinesi verdi.

Mi tía me regaló una cámara.

Evde bir çamaşır makinesi var mı?

¿Hay una lavadora en la casa?

Bir saç kurutma makinesi getirdin mi?

- ¿Trajiste un secador?
- ¿Trajeron un secador de pelo?

Tom yeni bir fotoğraf makinesi aldı.

Tom compró una cámara nueva.

Yarasanın kanatlarından esinlenerek çizilmiş bir uçuş makinesi

Una máquina voladora inspirada en las alas del murciélago

Kızım için yeni bir fotoğraf makinesi alacağım.

Voy a comprar una cámara para mi hija.

Bunu hesap makinesi olmadan hesapladığın doğru mu?

¿Es verdad que calculaste esto sin una calculadora?

Tom Mary'ye bir dikiş makinesi satın aldı.

Tom compró una máquina de coser para Mary.

İlk baskı makinesi Gutenberg tarafından icat edilmiştir.

La primera máquina imprenta fue inventada por Gutenberg.

Ben, yeni bir dikiş makinesi satın aldım.

- Compré una máquina de coser nueva.
- Compré una nueva máquina de coser.

Hoca sınavda hesap makinesi kullanmaya izin veriyor.

El maestro deja usar calculadora en el examen.

O bir tost makinesi, bir kahve makinesi, bir yumurta pişirici ve bir el mikseri satın aldı.

Ella compró una tostadora, una cafetera, un hervidor de huevos y una batidora de mano.

140 kiloluk bir ölüm makinesi. Beni fark etmedi.

Es una máquina de matar de 135 kilos.  Y no me ha visto.

Ben yeni bir fotoğraf makinesi satın almayı düşünüyordum

Estaba pensando en comprarme una cámara de fotos nueva.

Bir gün bir pamuk şekeri makinesi satın alacağım.

- Algún día compraré una máquina de hacer algodón dulce.
- Algún día me compraré una máquina de algodón de azúcar.

Tom geçen ay yeni bir fotoğraf makinesi aldı.

Tom compró una cámara nueva el mes pasado.

Fakat siz bir zaman makinesi yapsaydınız bunu söyler misiniz?

¿Pero dirías eso si hicieras una máquina del tiempo?

Sevdiği kadın öldüğü için bir zaman makinesi icat ediyor

Inventando una máquina del tiempo porque la mujer que ama está muerta

Sen hiç saç kurutma makinesi ile saçını kuruttun mu?

¿Te has secado alguna vez el pelo con un secador de pelo?

O her sabah elektrikli tıraş makinesi ile tıraş olur.

Se afeita con una maquinilla eléctrica todas las mañanas.

Aslında şu anda zaman makinesi diye bir şey yok diyebiliriz

En realidad, podemos decir que no hay una máquina del tiempo en este momento.

Yeni bir fotoğraf makinesi alacağım ama bu sefer dijital olanından.

Voy a comprarme una nueva cámara, esta vez digital.

- Bu kamera, Tom'un favorisi.
- Bu fotoğraf makinesi Tom'un en sevdiği.

Esta cámara es la favorita de Tom.

Bulaşık makinesi ötekilere kıyaslanacak olursa nispeten yeni bir beyaz eşya türüdür.

El lavavajillas es un electrodoméstico relativamente reciente.

Tom'un eskiden uyuduğu odada bir dikiş makinesi ve bir ütü masası var.

Hay una máquina de coser y una tabla de planchar en el cuarto donde Tom solía dormir.