Translation of "Hesap" in Spanish

- Hesap lütfen.
- Hesap, lütfen.

La cuenta, por favor.

Hesap yapmak yok.

sin realizar cálculos.

Hesap tabloları tembeldir.

Las hojas de cálculos son irrelevantes.

Garson, hesap lütfen.

Camarero, la cuenta, por favor.

Bu hesap doğru.

Esta cuenta está bien.

Belki hesap verme olabilir.

Está la asunción de responsabilidad.

Hesap çevrimiçi olduğu için

Y como es electrónica,

Bir hesap açmak istiyorum.

Quería abrirme una cuenta.

- Hesap makinesi muhteşem bir icat.
- Hesap makinesi harika bir icat.

- El calculador es una invención maravillosa.
- La calculadora es una invención maravillosa.

- Bir hesap makinesi ister misin?
- Bir hesap makinesi istiyor musun?

- ¿Querés una calculadora?
- ¿Quieres una calculadora?

Hesap üç bin dolar tuttu.

La cuenta ascendía a tres mil dólares.

Ona davranışı için hesap soruldu.

Se le pidió que rindiera cuentas de su conducta.

Hesap bozuk para ile ödendi.

La cuenta fue pagada con monedas.

- Ben ödeyeceğim.
- Hesap bana ait.

Es de parte mía.

Hesap makinem bir hata yaptı.

Mi calculadora cometió un error.

Hep hesap ödeyen ben oluyorum.

Siempre soy yo quien paga la cuenta.

Hesap dört yüz pezo tuttu.

La cuenta ascendía a cuatrocientos pesos.

Ben olay için hesap vereceğim.

Te contaré acerca del incidente.

Hesap makinenizi ödünç alabilir miyim?

¿Me dejas tu calculadora?

Bazı şeyleri hesap kartıyla ödedim.

Algunas cosas las pagué con la tarjeta de débito.

- Ödünç alabileceğim bir hesap makinen var mı?
- Ödünç alabileceğim hesap makinen var mı?

¿Tienes una calculadora para dejarme?

Bu ay benim hesap bakiyem nedir?

¿Cuál es mi balance de este mes en el banco?

Bu hesap makinesinde bir sorun var.

A esta calculadora le pasa algo.

Şifresini unutunca yeni bir hesap açtı.

Como no se acordaba de su contraseña, se abrió otra cuenta.

Bunu hesap makinesi olmadan hesapladığın doğru mu?

¿Es verdad que calculaste esto sin una calculadora?

Tom hesap makinesini almak için çekmeceyi açtı.

Tom abrió el cajón para coger una calculadora.

Hoca sınavda hesap makinesi kullanmaya izin veriyor.

El maestro deja usar calculadora en el examen.

Bunun ona 100 dolara mal olacağını hesap etti.

Calculó que le costaría 100 dólares.

Üç gün önce hesap durumunuz ile ilgili bilgilendirildiniz.

Se le informó de su estado de cuenta hace tres días atrás.

Son olarak anti CEO kitabının temelinde hesap verebilirlik var.

Y por último, el manual del antidirector es sobre la responsabilidad.

- Hesap, lütfen.
- Bana hesabı getir, lütfen.
- Hesabı istiyorum lütfen.

- Deme la cuenta, por favor.
- ¡La cuenta, por favor!
- Quisiera la cuenta por favor.
- Tenga la amabilidad de traerme la cuenta.

Bu tür bir hesap izlenebilirlik giderek daha acil hale gelecektir.

Este tipo de responsabilidad se volverá cada vez más urgente.

- Senet bugün ödenmeli.
- Hesap bugün ödenmelidir.
- Faturanın bugün ödenmesi lazım.

- La factura debe ser pagada hoy.
- Hay que pagar la cuenta hoy.

Hesap yapmak herkesin önünde tatmin olmanın kabul edilebilir tek sosyal yoludur.

Hacer matemáticas es la única forma socialmente aceptable de masturbarse en público.

Hayır, sadece düşündüm ki madem abaküs kullanabiliyorsun, kafandan hesap yapmada iyi olabilirsin.

No, es que como estabas usando un ábaco me imaginé que eras bueno para los cálculos mentales.