Translation of "Güzellik" in Spanish

0.010 sec.

Examples of using "Güzellik" in a sentence and their spanish translations:

Saf güzellik.

Se trata de la belleza pura.

Güzellik özneldir.

La belleza es subjetiva.

"Matematiği; eğlence, güzellik,

"Estudiamos las matemáticas para jugar, para la belleza,

Güzellik, cennetkuşuna benzer:

La belleza es como el ave del paraíso:

Bu evrensel güzellik --

--esta belleza universal, debo decir--

Güzellik ona bağışlanmış.

- Está dotada de belleza.
- Ella está dotada de belleza.

Güzellik yarışmasını kazandı.

Ella ganó el concurso de belleza.

Güzellik yarışmasına katıldı.

Ella participó en un concurso de belleza.

Bu ne güzellik!

¡Que belleza!

Güzellik önemli değildir.

La belleza no es importante.

Güzellik kavramı görecelidir.

La concepción de la belleza no es fija.

Biraz güzellik hakkında konuşalım.

Y hablemos de belleza por un momento.

O gerçek bir güzellik.

Ella es una verdadera belleza.

Onun güzellik avantajı vardır.

Tiene la ventaja de su belleza.

Onunki gibi güzellik nadirdir.

Una belleza como la de ella es rara.

- Selam, bebek!
- Selam, güzellik!

¡Hola guapa!

Çünkü bizim bu güzellik tercihlerimiz,

porque estas preferencias de belleza que tenemos

İnanın bana, güzellik dünyayı kurtaracak.

Créanme, esta belleza salvará el mundo.

Güzellik salonu cumartesi günleri doludur.

El salón de belleza está lleno los sábados.

O bir güzellik yarışmasını kazandı.

Ella ganó el concurso de belleza.

Güzellik kavramı herkes için farklıdır.

La concepción de la belleza no es fija.

Zor şeylerde güzellik bul ve yarat.

encontrar belleza en las cosas difíciles y crear.

Ama güzellik önemsiz bir şey değildir.

Pero la belleza no es una idea frívola.

Ve bu güzellik için binalar yapmak,

Y hacer edificios para esta belleza

Doğa ona zeka ve güzellik vermiş.

La naturaleza la invistió con ingenio y belleza.

O bir güzellik yarışmasına katılmak niyetinde.

Ella tiene la intención de participar en un concurso de belleza.

Güzellik için tek bir ölçüt yoktur.

No hay un estándar para la belleza.

Ve güzellik ürünleri bu içgörüye akın ettiler.

Y los fabricantes han sacado provecho de esa visión.

Ha adamlar şöyle bir güzellik de yapmış

eh chicos también hicieron una belleza como esta

Bu kentte üç tane güzellik salonu var.

En esta ciudad hay tres salones de belleza.

Zarafeti olmayan güzellik kokusu olmayan bir gül gibidir.

La belleza sin gracia es como una rosa sin aroma.

Güzellik standartını genişletmeye ve dünyanın D kızlarının da güzel

damos un paso más hacia el ensanchamiento del estándar de belleza

Bu güzellik bende korkuyla karışık bir saygı hissi uyandırdı

Esa belleza sobrecogedora

Geçen yılki güzellik yarışmasında kazananın adının ne olduğunu biliyor musunuz?

¿Sabes el nombre de la vencedora del concurso de belleza del año pasado?

Onların bize yıllardır bahsettiği güzellik, hoşgörü dini değilmiş bakın Müslümanlık diyorlar

Mira, no es la religión de la belleza y la tolerancia de la que han estado hablando durante años.

Bir güzellik salonunda hoş ve mutlu bir zaman geçirmeye ne dersin?

¿Por qué gastar un tiempo precioso en el salón de belleza?

- Seni görmek ne güzel.
- Bu ne yakışıklılık!
- Bu ne güzellik böyle.
- Ortalığı yakıyorsun.

Eres un paisaje para los sentidos.