Translation of "Gördüğü" in Spanish

0.004 sec.

Examples of using "Gördüğü" in a sentence and their spanish translations:

Tavandan sarkan bedenlerini gördüğü

cuando llegó a casa de la escuela

Beni gördüğü anda kaçtı.

Él se fue corriendo apenas me vio.

Gördüğü rüyayı bize anlattı.

Nos contó el sueño que había tenido.

Yani gördüğü her şeyi yiyen

Entonces, ¿quién come todo lo que ve?

Beni gördüğü anda odadan ayrıldı.

Se fue de la habitación en cuanto me vio.

Beni gördüğü an gözyaşlarına boğuldu.

En el momento en que me vio, se echó a llorar.

Tom Mary'yi gördüğü için mutluydu.

Tom estaba feliz de ver a Mary.

Beni gördüğü an gülmeye başladı.

En el momento en que ella me vio, empezó a reír.

Gördüğü her şey onun merakını uyandırıyor.

Todo lo que ve despierta su curiosidad.

Tom beni gördüğü için mutlu görünmüyordu.

Tom no lucía feliz de verme.

Beni gördüğü an, benzi sarardı ve kaçtı.

En cuanto me vio palideció y se fue corriendo.

Ve ciltte, hasar gördüğü zaman cilt kanseri gibi

y puede lastimar células clave

Bir web sitenin gördüğü ilgi onun içeriğine bağlıdır.

La popularidad de los sitios web depende de su contenido.

O gözlerini açtığında onun gördüğü ilk kişi bendim.

Yo fui la primera persona que ella vio en cuanto abrió los ojos.

Şimdilerde rakip gördüğü şirketleri hemen bünyesinde satın alıyor onu geliştiriyor.

Hoy en día, compra las empresas que ve de inmediato y lo desarrolla.

Tom bir yürüyüş için gitti ve gördüğü şeylerin resimlerini çekti.

Tom salió a caminar y tomó fotos de las cosas que vio.

. Ama Ney'in, Masséna'nın feci liderliğini açıkça gördüğü şeye öfkesi açık bir

Pero la furia de Ney por lo que él consideraba el desastroso liderazgo de Masséna se convirtió en una abierta

Yine de 1811'de toplanmaya başladı. Avrupa'nın gördüğü en büyük ordu…

A pesar de todo, en 1811 comenzó a reunir el ejército más grande que Europa hubiera visto

Kaybı olarak gördüğü için bu tür sosyal ve psikolojik işler uzmanları

un delito oculto que tiene como objetivo explotar y mercantilizar a la mujer, pues destruye el significado

Onun görüşüne göre, o şu ana kadar gördüğü en iyi müzisyen.

Según su opinión, él es el mejor músico que ella haya visto.

[piyanist] Tommy Flanagan Giant Steps akorlarını gördüğü vakit, sadece akorları değil,

Cuando Tommy Flanagan vio las partituras de Giant Steps supo que no solamente iba a tener

Tom Mary'ye şu ana gördüğü en güzel gözlere sahip olduğunu söyledi.

Tom le dijo a Mary que ella tenía los ojos más bonitos que había visto.

Tom Mary'nin çatının kenarında durduğunu gördüğü zaman neredeyse kalp krizi geçirmişti.

Tom casi tuvo un infarto cuando vio a Mary parada al borde del techo.

Düşman olarak gördüğü ve düşman olarak tüm dünyaya ilan ettiği adamla yan yana geliyor

Acompaña al hombre a quien ve como enemigo y declara al mundo entero como enemigo.

Gördüğü rüyaları unutmamak ve daha sonra analizini yapmak için yatağının yanında bir rüya günlüğü tutuyor.

Tiene un diario de sueños al lado de la cama para no olvidar los sueños que tiene y después analizarlos.