Translation of "Diyor" in Spanish

0.007 sec.

Examples of using "Diyor" in a sentence and their spanish translations:

şöyle diyor:

cuando dijo,

Kalp evet diyor, akıl hayır diyor.

El corazón dice que sí, pero la mente dice que no.

İlan diyor ki:

El casting dice:

Adam diyor ki

El hombre dice

, savaşa başlayalım" diyor .

la batalla'.

Gazeteler ne diyor?

- ¿Qué dicen los periódicos?
- ¿Qué dicen los diarios?

Mektubunda ne diyor?

¿Qué dice él en su carta?

Bu ne diyor?

¿Qué significa?

Saatim 2.30 diyor.

Mi reloj tiene las dos y media.

O ne diyor?

¿Qué dice eso?

Bu not diyor ki,

Esta nota dice:

Bu notta şöyle diyor,

Esta nota dice:

Ve bu diyor ki;

Y esta otra dice:

Bu notta diyor ki,

Esta nota dice:

Seçme ilanı diyor ki:

El casting dice:

Beden dilleri şöyle diyor:

su lenguaje corporal dice:

Namık Sarı diyor ki

Namık Sarı dice

Bu çok basitti ” diyor .

eso fue demasiado simple".

İnsanlar ona Dave diyor.

La gente le llama Dave.

Senin vücudun evet diyor.

Tu cuerpo dice que sí.

Kırmızı tabela ne diyor?

¿Qué dice la placa roja?

"Senden hoşlandım" mı diyor?

"¿me gustas"?

O, mektubunda ne diyor.

¿Qué dice él en su carta?

Senin paranı korumakla banka sorumludur. Kim diyor bunu? Kanun diyor.

El banco es responsable de proteger su dinero. ¿Quien dice esto? La ley dice.

- Bu işaret "Hayvanları beslemeyin." diyor.
- Bu işaret diyor ki: "Hayvanları beslemeyin!"

El letrero dice "no alimente a los animales".

Buradaki notta ise şöyle diyor,

Esta otra dice:

O ses diyor ki "Hayır!"

esa voz dice "¡No!"

Başlangıçta Michael Corleone diyor ki

al comienzo, Michael Corleone dice:

Bugünün işletme kitabı şöyle diyor:

El manual de negocios de hoy día nos dice

Kadir Özkaragöz ise diyor ki

Kadir Özkaragöz dice

Herkes küçük kediye Tora diyor.

Todos llaman "Tora" a ese gatito.

- O ne diyor?
- Ne söylüyor?

- ¿Qué dice ella?
- ¿Qué está diciendo?

O her zaman hayır diyor.

Ella siempre dice no.

İncil bu konuda ne diyor?

¿Qué dice la Biblia al respecto?

- Kim söylüyor?
- Kim diyor bunu?

¿Quién dice?

Ve sonra bu not diyor ki,

Y esta nota dice:

Kafamın içindeki o ses diyor ki

esa voz en mi cabeza me dice

Yani insanlar bazen bana diyor ki,

La gente a veces me dice:

Mikrofonu eline alıyor ve şunu diyor:

quien tomó el micrófono y dijo:

Bunlar benim veri tabanımda var diyor

dice que estos están en mi base de datos

Bu bir tektonik depremdir diyor ya

Él dice que esto es un terremoto tectónico.

Peki, bilim ne diyor bu konuda?

Entonces, ¿qué dice la ciencia al respecto?

Diyor gibi. Kulağa da hoş geliyor

Como él dice. Suena bien también

Bunun hakkında sürekli düşük enerjili diyor

al respecto dice constantemente baja energía

Ben bu işin en iyisiyim diyor.

Él dice que soy el mejor en este negocio.

Hiroshi,""Bu, oldukça ilginç görünüyor." diyor.

—Esto parece muy interesante —dice Hiroshi.

İyimser "Yarın yeni bir gündür" diyor.

"Mañana será otro día", dice el optimista.

O, kız kardeşine Mina-chan diyor.

Ella llama a su hermana Mina-chan.

"Evet, portakal suyu lütfen," diyor Mark.

"Sí, zumo de naranja por favor," dice Mike.

Trump korona virüsüne "Çin virüsü" diyor.

Trump llama al coronavirus "el virus chino".

Diyor ki,işler tam da güzel giderken,

Dice que, cuando las cosas nos salen bien,

Diyor . Hardrada, zırhsız bir şekilde iki eliyle

Hardrada se arrojó al centro de la pelea, desarmado, empuñando su espada con

Her şey boş, bomboş, bomboş!” diyor Vaiz.

- Vanidad de vanidades, dijo el Predicador; vanidad de vanidades, todo es vanidad.
- ¡Vanidad de vanidades! — dice Cohélet —, ¡vanidad de vanidades, todo es vanidad!

Seçme ilanı diyor ki: "Bunlar Afro-Amerikalı kızlar,

El casting dice: "Son chicas afroestadounidenses,

"Benden uzak dur" diyor. Yapacağımız şey de bu.

Significa "aléjate de mí". Y eso mismo haremos.

Şu andaki kitap şöyle diyor: Şirketler siyasete bulaşmamalı.

El manual de hoy dice que los negocios deben mantenerse al margen de la política.

Bir gün YZ "Lütfen beni yeniden başlatma" diyor.

Un día, la IA dice: "Por favor, no me reinicies ".

"Çok güzel bir şakaydı" diyor, "peki, seni bırakacağız".

"Fue una broma tan buena", dice, "bueno, te dejaremos ir".

İnsanlar "Neden her gün aynı yere gidiyorsun?" diyor.

Me preguntan: "¿Por qué vas al mismo lugar a diario?".

Bazıları ona golf ya da öyle bir şey diyor.

Algunos lo llaman golf o algo así.

Benimle bir başkasının zamanımız aynı değil diyor Albert Einstein

Otra vez conmigo no es lo mismo, dice Albert Einstein

Şuan aranızdan bazıları şunu diyor; yahu hakikaten sahibi kim ?

Algunos de ustedes dicen eso; ¿Quién es realmente el dueño?

Tom caddenin her iki tarafına da park edebilirsiniz diyor.

Tom dice que podemos aparcar en los dos lados de la calle.

Seçme diyor ki: "Bunlar güzel kızlar, uzun doğal saçları var,

El casting dice: "Son chicas hermosas, largo cabello natural,

Çin bu virüsle mücadele edebilmek için bir hastane yapacağım diyor

China dice que construiré un hospital para combatir este virus

"Bu ekonomik kriz ortamını ve olacakları biliyordum" diyor bu adam

"Conocía esta crisis económica y lo que sucedería", dice este hombre.

- Onun babası onu Tom olarak çağırır.
- Babası ona Tom diyor.

Su padre lo llama "Tom".

Isac Newton diyor ki zaman herkes ve her yer için aynıdır

Isac Newton dice que el tiempo es igual para todos y en todas partes

Kız kardeşim diyor ki, eğer kahveye şeker katarsan kahvenin tadını kaçırıyor.

Mi hermana dice que si le echas azúcar al café, le matas el sabor.

Insanlar diyor abi o yalan ya sıkıyor gibi söylemlerle karşı karşıya kalabiliyor

las personas dicen que pueden enfrentar retóricas como mentir o aburrirse

Bu pullu seri katilin ne kadar yaygın olduğunu kendi gözünüzle görmeden anlayamazsınız, diyor.

Dice que cuando se trata de esta superasesina no sabes qué tan extendida está hasta que la ves por ti mismo.

İşin daha ilginç tarafı ise bu fotoğrafta Andrew Carlssin ben de varım diyor

Lo más interesante es que Andrew Carlssin en esta foto dice que yo también

Ve Jomsviking, çok düzgün bir şekilde 'diğerlerini de bırakmadıkça bunu kabul edemezsin' diyor

Y el Jomsviking, muy correctamente, dice "no puedo aceptar eso a menos que dejes ir a

Baktı ki herkes ona gülen adam diyor, oda gülen adam isminde bir film çekti

Vio que todos lo llamaban el hombre que sonríe, hizo una película llamada el hombre de la habitación

O zaman benim dünyanın yuvarlaklığına dair en azından bir eğim dahi görmem gerekmez mi diyor

luego dice que ni siquiera debería ver al menos una pendiente sobre la redondez del mundo

şuan izleyenler şey diyor bu benim aynı şu arkadaşım demiyomusunuz diyorsunuz evet işte o arkadaşınız

los que están viendo en este momento están diciendo que esto es lo mismo mi amigo, ¿estás diciendo que no estás diciendo que sí, ese es tu amigo?

O görüntüyü yaklaştırırsak aslında geminin yine 1 metre önümüzdeki görünen kısmı gibi yine tamamını görebiliriz diyor

Si nos acercamos a esa imagen, podemos ver todo el barco nuevamente como la parte visible del barco 1 metro más adelante.

Saçlarımda endişe değilim”diyor kafa kesimi devam edebilir. " Ama balta düşerken başını geriye doğru çeker… ve düşen balta

Pero cuando cae el hacha, él echa la cabeza hacia atrás ... y el hacha que cae le corta las manos