Translation of "Cinsel" in Spanish

0.004 sec.

Examples of using "Cinsel" in a sentence and their spanish translations:

Inancınız, engeliniz, cinsel yöneliminiz,

tu religión, tu discapacidad, tu orientación sexual,

Farklı hormonlarımız, farklı cinsel organlarımız

Tenemos diferentes hormonas, tenemos diferentes órganos sexuales,

Tecavüz ve cinsel istismar hakkında

hablar de la menstruación,

Penis, erkek cinsel organlarından biridir.

El pene es uno de los órganos sexuales masculinos.

cinsel evliliği yasal olmalıdır.

El matrimonio gay debería ser legal.

Onunla cinsel ilişkiye girdin mi?

¿Tuviste relaciones sexuales con él?

Tom'un cinsel yetenekleri Mary'yi etkiledi.

La capacidad sexual de Tom impresionó a Mary.

Cinsel taciz farkındalığı ve koruması üzerine

Decidí que comenzaría un programa

Tecavüz ve cinsel istismar neden oluyor?

¿Por qué ocurre la violación y el abuso sexual?

Hayat ölümcül,cinsel,taşınan bir hastalıktır.

La vida es una enfermedad mortal sexualmente transmisible.

Tom Mary ile cinsel ilişkiye girdi.

Tom tuvo sexo con Mary.

O, cinsel olarak hayal kırıklığına uğramış.

Ella está frustrada sexualmente.

Kişisel, finansal ve cinsel yaşamlarını kontrol etmediler.

para controlar su vida personal, financiera y sexual.

Bir güç gösterisi veya tacizcinin cinsel baskısı.

Una demostración de poder o la opresión sexual del abusador.

Ve uygunsuz cinsel davranışın ne olduğunu anladıklarında,

cuál es el comportamiento sexual apropiado e inapropiado,

Babam ve arkadaşları tarafından cinsel istismara uğruyor,

Estaba siendo abusada sexualmente por mi padre y sus amigos.

cinsel organına dokun emin ol sesini çıkartmayacaklar

toca tus genitales, asegúrate de que no hagan tu voz

Onu seviyorum ama o bir eş cinsel.

Lo amo, pero él es gay.

Kadınların yarısından fazlası aynı tür cinsel problemi yaşıyorsa

Si más de la mitad de las mujeres tienen algún problema sexual,

Lütfen cinsel organların mozaik etkisiyle gizlendiğinden emin olun.

Asegúrese de que los genitales están ocultos con un efecto mosaico.

Kuzey Amerikalılar cinsel ahlak açısından Avrupalılardan daha tutucudur.

Desde el punto de vista de la moral sexual los habitantes de América del Norte son más conservadores que los europeos.

- Kadınlar seks objeleri değiller.
- Kadınlar cinsel obje değildir.

Las mujeres no son objetos sexuales.

Prezervatifler cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı koruma sağlar.

Los preservativos ofrecen protección contra las enfermedades de transmisión sexual.

Artık bir kurban değil, cinsel istismarla baş etmiş biriydim.

Me convertí en una sobreviviente de abuso en lugar de una víctima.

Ben hayatımda bu kadar kötü bir cinsel organ görmedim

Nunca he visto un órgano sexual tan malo en mi vida

İnsanlar iş yerlerinde cinsel ilişkide bulunduğunda, bu can sıkıcıdır.

Es molesto cuando la gente se besa en el trabajo.

Doktorum bana cinsel yolla bulaşan bir enfeksiyona yakalandığımı söyledi.

El médico me dijo que había contraído una infección de transmisión sexual.

Çok fazla selfie çekmek cinsel hayatın durgun olduğunun işaretidir.

El exceso de selfies es señal de falta de sexo.

- Sohbetin hayattaki en büyük zevklerinden biri olduğunu biliyor musun?
- Cinsel ilişkinin hayattaki en büyük zevklerinden biri olduğunu biliyor musun?

¿Sabes que la conversación es uno de los grandes placeres de la vida?