Translation of "çocuklarını" in Spanish

0.007 sec.

Examples of using "çocuklarını" in a sentence and their spanish translations:

O, çocuklarını sever.

Ella ama a sus niños.

Mary çocuklarını döverdi.

- María solía pegarles a sus niños.
- Antes María pegaba a sus hijos.

Çocuklarını terk edeceksin.

- Vas a abandonar a tus hijos.
- Van a abandonar a sus hijos.

Çocuklarını etrafında topladı.

Ella reunió a sus hijos a su alrededor.

Ebeveynler çocuklarını severler.

- Los padres aman a sus hijos.
- Los padres quieren a sus hijos.

Çocuklarını terk ediyorlar.

Abandonan a sus hijos.

- O çocuklarını terk etti.
- O, çocuklarını terk etti.

- Ella abandonó a los hijos.
- Abandonó a sus hijos.

Eşini, çocuklarını cepheye göndermişken

mientras enviaba a su esposa e hijos al frente

Çocuklarını okula yolcu etti.

Ella envió a los niños al colegio.

Yağmurda çocuklarını dışarıya göndermedi.

Ella no dejaba que sus hijos salieran en la lluvia.

O, çocuklarını terk etti.

Ella abandonó a los hijos.

O, çocuklarını arkada bıraktı.

Ella abandonó a los hijos.

Tom çocuklarını asla incitmezdi.

Tom nunca lastimaría a sus hijos.

O kendi çocuklarını sever.

Ama a sus hijos.

O, çocuklarını nasıl yetiştiriyor?

¿Cómo educa a sus hijos?

Sen çocuklarını nasıl yetiştiriyorsun?

¿Cómo educa a sus hijos?

Bütün anneler çocuklarını emzirmeli.

Todas las madres tienen que darle el pecho a sus hijos.

Sen çocuklarını terk ettin.

Tú abandonaste a tus hijos.

Judy çocuklarını yatağa gönderdi.

Judy mandó a los niños al dormitorio.

Onlar kendi çocuklarını sever.

Ellos aman a sus hijos.

Tom çocuklarını kontrol edemiyor.

Tom no puede controlar a sus hijos.

Tom, Mary'nin çocuklarını seviyor.

Tom quiere a los hijos de Maria.

Tom çocuklarını terk etti.

Tom abandonó a sus hijos.

Anneler çocuklarını caddelerde oynamaktan korumalı.

Las madres no deberían dejar que sus hijos juegen en la calle.

O, çocuklarını kendi etrafına topladı.

Él reunió a sus hijos a su alrededor.

Karısını ve çocuklarını terk etti.

Abandonó a su esposa e hijos.

Onlar çocuklarını ormanda terk etti.

Abandonaron a sus hijos en el bosque.

O, çocuklarını nasıl terbiye ediyor?

¿Cómo educa a sus hijos?

Sen çocuklarını nasıl terbiye ediyorsun?

¿Cómo educa a sus hijos?

O, çocuklarını asla tekrar görmeyecekti.

Nunca volvería a ver a sus hijos.

Tom karısını ve çocuklarını sever.

Tom quiere a su mujer e hijos.

Tom çocuklarını Mary'ye emanet etmiyor.

Tomás no confía sus hijos a María.

O, çocuklarını teyzesinin bakımında bıraktı.

Ella dejó a los niños al cuidado de su tía.

Tom asla çocuklarını terk etmez.

Tom nunca abandonaría a sus hijos.

Çocuklarını sık sık hayvanat bahçesine götürür.

Cada tanto él lleva a sus hijos al zoológico.

Tom karısını ve çocuklarını terk etti.

Tom abandonó a su esposa e hijos.

Genç ebeveynler sık sık çocuklarını şımartırlar.

- Los padres jóvenes suelen mimar a los niños.
- Los padres jóvenes a menudo consienten a sus hijos.

Tom kendini ve çocuklarını riske attı.

Tom se puso a sí mismo y a sus hijos en peligro.

Çocuklarla, çocuklarını büyütmek için çalışan bekâr annelerle.

donde hay niños, madres solas de pronto para criar los hijos.

O sokakta ip atlayan kız çocuklarını düşünün

imagina a las chicas saltando la cuerda en esa calle

Neden Amerikalı anne ve babalar çocuklarını övüyorlar?

¿Por qué los padres Norteamericanos elogian a sus hijos?

Mary çocuklarını başıboş bıraktığı için John'u suçladı.

Mary culpó a Jack por dejar sus niños desatendidos.

Kendi çocuklarını nasıl yetiştirdiklerinin ne önemi var?

¿Qué importa cómo ellos críen a sus hijos?

Bazı anne babalar, çocuklarını yalan söylediklerinde cezalandırmazlar.

Algunos padres no castigan a sus hijos cuando ellos mienten.

Sen hiç çocuklarını öptün mü? Hatta onlara bakmadan!

¿Alguna vez has besado a tus niños? ¡Ni siquiera los observas!

Sen hiç karını ve çocuklarını mutlu ettin mi?

¿Has hecho a tu esposa e hijos felices alguna vez?

Onlar bir cenazeye gittiklerinde, Mary komşularının çocuklarını düşündü.

María cuidó de los hijos de los vecinos mientras ellos estaban en un entierro.

Tom her gün işe giderken çocuklarını okula bırakır.

Tom pasa a dejar a sus hijos al colegio todos los días de camino al trabajo.

Ebeveynlerin çocuklarını yalan söylediklerinde cezalandırmaları gerektiğini düşünüyor musun?

¿Crees que los padres deberían castigar a sus hijos cuando mienten?

Neden çocuklarını terk eden bu kadar baba var?

¿Por qué hay tantos padres que abandonan a sus hijos?

O her zaman köpeğini beslemeden önce çocuklarını besledi.

Ella siempre dio de comer a sus niños antes que a su perro.

Tom ve Mary gelecek ay ilk çocuklarını bekliyorlar.

Tom y Mary esperan tener su primogénito el próximo mes.

Tom, Mary'nin ölmesini istiyordu çünkü Mary onun çocuklarını öldürmüştü.

Tom quería la muerte de Mary porque ella había matado a sus hijos.

Tom ve Mary çocuklarını nasıl yetiştirecekleri konusunda her zaman tartışıyorlar.

Tom y María siempre discuten acerca de cómo criar a sus niños.

Anne ve babalar asla bu dünyadaki hiçbir şey için çocuklarını terk etmezler.

Los padres nunca deberían abandonar a sus hijos por nada en este mundo.

Eşini ve yeni doğmuş çocuklarını terk eden bir adam hakkında ne düşünebilirsin ki?

¿Qué se puede pensar de un hombre que abandona a su esposa e hijos recién nacidos?

İşe git, çocuklarını okula gönder. Modayı takip et, normal hareket et, kaldırımda yürü, televizyon izle. Yaşlılığın için para biriktir. Kanunlara uy. Benimle birlikte tekrarla: Ben özgürüm.

Ve al trabajo, envia a tus hijos a la escuela. Sigue la moda, sé normal, no te salgas de la acera, ve la tele. Ahorra para tu vejez. Obedece las normas y repite conmigo: Tengo libertad.