Translation of "çalışmaktan" in Spanish

0.004 sec.

Examples of using "çalışmaktan" in a sentence and their spanish translations:

- Çalışmaktan nefret ederim.
- Çalışmaktan nefret ediyorum.

Odio trabajar.

Beni çalışmaktan alıkoyma.

No me distraigas de estudiar.

Çalışmaktan nefret ederim.

- Odio trabajar.
- Detesto trabajar.

Çalışmaktan nefret ediyorum.

Odio estudiar.

- Benim için çalışmaktan hoşlanacaksın.
- Benim için çalışmaktan hoşlanacaksınız.

- Te agradará trabajar para mí.
- Os va a gustar trabajar para mí.

- Ders çalışmaktan keyif alıyor musun?
- Ders çalışmaktan hoşlanır mısın?

- ¿Os gusta estudiar?
- ¿Disfrutas estudiando?

Tom'la çalışmaktan onur duyuyorum.

Es un honor trabajar con Tom.

Tom çalışmaktan nefret eder.

Tom odia correr.

Burada çalışmaktan zevk alıyorum.

- Me agrada trabajar aquí.
- Me gusta trabajar aquí.

Bütün gün çalışmaktan yoruldum.

- Estoy agotado de trabajar durante todo el día.
- Estoy quemado de trabajar durante todo el día.

Ders çalışmaktan nefret ediyorum.

Detesto estudiar.

Sizinle çalışmaktan mutlu olacağım.

Estaré feliz de trabajar contigo.

Tom burada çalışmaktan hoşlanıyordu.

A Tom le gustó trabajar aquí.

O, fazla çalışmaktan öldü.

Murió por exceso de trabajo.

Tom burada çalışmaktan hoşlanmaz.

A Tom no le gusta trabajar aquí.

Sizinle çalışmaktan gurur duyuyorum.

- Estoy orgulloso de trabajar con usted.
- Estoy orgulloso de trabajar con todos ustedes.

Onu ikna etmeye çalışmaktan yoruldu.

Ella estaba cansada de tratar de convencerlo.

Çocuklar çalışmaktan çok oynamayı severler.

A los niños les gusta más jugar que estudiar.

Tom için çalışmaktan vazgeçeceğini düşündüm.

Pensé que ibas a dejar de trabajar para Tom.

Tom burada çalışmaktan hoşlanıyor, sanırım.

- Tomás disfruta trabajando aquí, creo.
- A Tomás le gusta trabajar aquí, creo.

Seninle birlikte çalışmaktan zevk alıyordum.

- Me gustó trabajar contigo.
- Disfruté trabajando con usted.

Onlarla birlikte çalışmaktan onur duyuyorum.

- Es un honor trabajar con ellos.
- Es un honor trabajar con ellas.

Onun çalışmaktan nefret ettiğini söylüyorlar.

Dicen que odia trabajar.

Çalışmaktan usandım. Dışarı içmeye gidelim.

Estoy cansado de estudiar. Salgamos por un trago.

Tom, Mary için çalışmaktan hoşlandı.

Tom disfrutó trabajar para Mary.

O, aşırı çalışmaktan dolayı yorgun ve gergindi.

Estaba cansado y nervioso por exceso de trabajo.

- Sessiz bir ortamda çalışmayı seviyorum.
- Sessizilikte çalışmaktan hoşlanırım.

Me gusta trabajar en silencio.

Tom cuma günü geç saatlere kadar çalışmaktan nefret eder.

Tom odia trabajar tarde en un viernes.

Herhangi bir ilerleme yapmadığım için ders çalışmaktan zevk almıyorum.

No disfruto estudiando porque no hago ningún progreso.

Hayatım boyunca, tüm dünyada seyahat etmekten ve birçok farklı uluslarda çalışmaktan büyük zevk aldım.

Durante mi vida, he tenido la gran felicidad de viajar mucho por el mundo y trabajar en muy diversas naciones.

Mesajınızı anlatmak bir yerlinin tam olarak söyleyeceği gibi onu söylemeye çalışmaktan çok daha önemlidir.

Hacer llegar tu mensaje es mucho más importante que tratar de decirlo exactamente como lo haría un hablante nativo.