Translation of "Yakından" in Portuguese

0.008 sec.

Examples of using "Yakından" in a sentence and their portuguese translations:

Yakından izleyin.

Veja de perto.

Yakından bak.

- Olhe mais de perto.
- Olhem mais de perto.

Yakından dinleyin.

- Escute com atenção.
- Escutem com atenção.

Birazcık yakından tanıyalım

vamos conhecer um pouco

Onları yakından izleyin.

Siga de perto atrás deles.

Ona yakından bak.

Olhe para isso com atenção.

Işte yarasaları yakından tanıdık

aqui conhecemos os morcegos de perto

O, yakından annesine benziyor.

Ela é muito parecida com a mãe.

Neden daha yakından bakmıyorsun?

Por que você não olha mais de perto?

Hollandaca Almanca ile yakından ilgilidir.

- O holandês tem uma relação próxima com o alemão.
- O holandês é muito próximo ao alemão.

Yakından dinle ve kesintiye uğratma.

Escute com atenção e não interrompa.

Tom ona daha yakından baktı.

Tom olhou mais de perto.

Hemşireler Fadıl'ı yakından takip ettiler.

As enfermeiras vigiavam de perto Fadil.

Ve daha yakından incelememizi hak ediyor.

e é digno de um exame mais atento.

Aslında İslamiyetle uzaktan yakından alakası yoktur

na verdade, não tem nada a ver com o islã

Bu tabloyu biraz daha yakından inceleyelim

Vamos dar uma olhada nesta tabela

Tom planlara daha yakından bakmak istedi.

O Tom queria uma boa olhada nos anteprojetos.

Medya ile uzaktan yakından alakası bile yok

nem mesmo intimamente relacionado à mídia

Yani kısacası teknolojiyle uzaktan yakından herhangi bir alakamız yok

então, resumindo, não temos nada a ver com tecnologia

- Çok yakından dikkat edin.
- Pürdikkat kesilin.
- Tüm dikkatinizi verin.

Preste muita atenção.

Kürklü foklarla yakından akraba olsalar da onlardan yedi kat büyüktürler.

Embora sejam parentes dos ursos-marinhos, são sete vezes maiores.

Bir ülke tarafından üretilen kağıt miktarı onun kültürel standartlarıyla yakından ilişkilidir.

A quantidade de papel produzida por um país é bastante relacionada aos seus padrões culturais.

Bir portre yapmaya hazırlanırken, arkadaşlarım konuyu yakından incelemek için bir sürü fotoğraf çeker.

Ao se preparar para pintar um retrato, meu amigo tira muitas fotografias para estudar o sujeito de perto.