Translation of "Sıklıkla" in Portuguese

0.012 sec.

Examples of using "Sıklıkla" in a sentence and their portuguese translations:

- Ne sıklıkla satranç oynarsın?
- Ne sıklıkla satranç oynarsınız?

Com que frequência você joga xadrez?

Plaja ne sıklıkla gidersin?

Com que frequência você vai à praia?

Sıklıkla burada kahvaltı ederim.

- Frequentemente tomo o café da manhã aqui.
- Eu costumo tomar o café da manhã aqui.

Ne sıklıkla Tenis oynuyorsun?

- Com que frequência você joga tênis?
- Com que frequência vocês jogam tênis?

Eğer bir yalanı yeterince sıklıkla

se uma mentira é suficiente

Çok sıklıkla tüketiciler matematiği kullanmıyorlar.

Frequentemente os consumidores não fazem o cálculo.

Ne kadar sıklıkla Boston'a gidersin?

Com que frequência você vai a Boston?

Tom'u ne kadar sıklıkla görüyorsun?

Com que frequência você vê o Tom?

Ne kadar sıklıkla tıraş olursun?

Com que frequência você se barbeia?

Tom ne sıklıkla buraya gelir?

Com que frequência o Tom vem aqui?

Postanı ne sıklıkla kontrol ediyorsun?

Com que frequência você checa as suas correspondências?

Tom ile ne sıklıkla konuşuyorsun?

Com que frequência você fala com o Tom?

Tom sıklıkla kendi başına oynar.

- Tom frequentemente joga sozinho.
- Tom frequentemente se diverte sozinho.
- Tom frequentemente brinca sozinho.

Akıllı telefonunuzdaki kamerayı ne sıklıkla kullanıyorsunuz?

Com que frequência você usa a câmera de seu smartphone?

Ne kadar sıklıkla kahvaltıda tahıl yersin?

Com que frequência você come cereal no café da manhã?

Kızım, bir çocuk olarak, sıklıkla astım atakları geçirdi.

Minha filha, quando criança, constantemente sofria de ataques de asma.

- Yurtdışına ne kadar sıklıkla gidersiniz?
- Ne sıklıkta yurt dışına gidersin?

- Com que frequência você vai ao exterior?
- Com que frequência você viaja ao exterior?

Düşünmek ve etrafa bakınmak için çocukluğum sırasında buraya sıklıkla gelirdim.

Na minha infância eu vinha aqui frequentemente, olhava o entorno e pensava.

Başka bir ülkede seyahat ederken karım sıklıkla bana telefon ediyor.

A minha mulher telefona-me regularmente quando eu estou de viagem noutro país.

Tom'a onun ve Mary'nin birlikte ne sıklıkla tenis oynadığını sordum.

Perguntei a Tom com que frequência ele e Mary jogavam tênis juntos.