Translation of "Kazanmak" in Portuguese

0.008 sec.

Examples of using "Kazanmak" in a sentence and their portuguese translations:

Kazanmak zorundayım.

Eu tenho que vencer.

Kazanmak istiyorum.

- Eu quero ganhar.
- Quero vencer.

Kazanmak istedim.

Eu queria vencer.

Gerçekten kazanmak istemedim.

- Eu não queria realmente vencer.
- Eu não queria realmente ganhar.

Kazanmak istemez misin?

- Você não quer ganhar?
- Você não quer vencer?

Kazanmak için buradayım.

- Eu estou aqui para ganhar.
- Eu estou aqui para vencer.

Kazanmak için oynadık.

Jogamos para vencer.

Tom kazanmak istedi.

- Tom queria ganhar.
- Tom queria vencer.

Biz kazanmak istiyoruz.

- Nós queremos vencer.
- Queremos vencer.

Sadece kazanmak istiyorum.

Só quero ganhar.

Biz kazanmak zorundayız.

- Temos de vencer.
- Temos que vencer.

Para kazanmak için çalışırız.

Trabalhamos para ganhar dinheiro.

Gerçekten kazanmak istiyor musun?

Você realmente quer ganhar?

Ben zaman kazanmak istiyorum.

Eu quero ganhar tempo.

Bunu kazanmak çok zor.

É muito difícil ganhar.

O tartışmayı kazanmak zorundasın.

Você precisa vencer esse debate!

Tom kazanmak istediğini söyledi.

Tom disse que pretendia vencer.

Tom gerçekten kazanmak istiyordu.

O Tom queria mesmo ganhar.

Tom kazanmak için çaresizdir.

- O Tom está desesperado para ganhar.
- O Tom está desesperado para vencer.

Istedikleri yatarak para kazanmak değil

eles não querem ganhar dinheiro deitado

Nobel Ödülünü kazanmak benim hayalim.

É um sonho meu ganhar um Prêmio Nobel.

Zaman kazanmak için uçağa bindik.

Para ganhar tempo, pegamos o avião.

Ne kadar para kazanmak istersin?

Quanto dinheiro você quer ganhar?

Ben senin güvenini kazanmak zorundaydım.

Eu tive que ganhar a sua confiança.

Tom kazanmak istiyor gibi görünmüyordu.

- Tom não parecia querer ganhar.
- Tom não parecia querer vencer.

Sadece kazanmak istiyorum, hepsi bu.

Eu só quero vencer e pronto.

Tom bana kazanmak istediğini söyledi.

Tom me disse que queria vencer.

Tom, Mary'nin kazanmak istediğini biliyordu.

Tom sabia que Mary queria vencer.

Hayatında bir amacı var, para kazanmak.

Ele só tem um objetivo na vida: ganhar dinheiro.

Para kazanmak istiyorsan, Amerika en iyisi.

Se quer ganhar dinheiro, a América é o melhor.

Eğer kazanmak istiyorsan, elinden geleni yapmalısın.

Se você pretende vencer, você deveria fazer o seu melhor.

Sanırım biz çok para kazanmak üzereyiz.

Acho que vamos ganhar muito dinheiro.

Para kazanmak için her şeyi yaptılar.

Eles fizeram de tudo para ganhar dinheiro.

Kazanmak için az bir şansımız var.

Nós temos uma pequena chance de vencer.

Kazanmak için ufak bir şansımız var.

- Nós temos uma pequena chance de vencer.
- Nós temos uma pequena chance de ganhar.

Para kazanmak için kolay bir yol.

É uma maneira fácil de ganhar dinheiro.

Gerçekten biraz para kazanmak istiyor musun?

Você quer mesmo ganhar dinheiro?

Tom zaman kazanmak zorunda olduğunu biliyor.

Tom sabe que precisa de tempo.

Arka arkaya dört maçı kazanmak zordur.

É difícil ganhar quatro jogos consecutivos.

Kazanmak önemli olan tek şey değildir.

Ganhar não é a única coisa que importa.

Daha fazla para kazanmak istemiyor musun?

- Você não quer fazer mais dinheiro?
- Você não quer ganhar mais dinheiro?

Çok sayıda şirket sözleşmeyi kazanmak için yarışıyor.

Várias empresas estão competindo para ganhar o contrato.

Ayda bir milyon yen kazanmak kesinlikle olanaksızdır.

Não é de maneira alguma impossível ganhar um milhão de ienes por mês.

Kazanmak yok, kaybetmek yok, biz tamamen eşitiz.

Sem ganhos, sem perdas, estamos completamente iguais.

Onu geri kazanmak için her şeyi veririm.

Eu daria tudo para reconquistá-la.

- Para kazanmak onun dinidir.
- Onun dini para kazanmaktır.

Ganhar dinheiro é a religião dele.

- Hayatını kazanmak için çok çalışır.
- Ekmeğini taştan çıkarıyor.

Ele trabalha duro para ganhar a vida.

Daha fazla para kazanmak için bir yol buldum.

Descobri um jeito de fazer mais dinheiro.

Güven kazanmak oldukça zordur ama kaybetmek çok kolaydır.

A confiança é bem difícil de ganhar, mas muito fácil de perder.

Kapitalizmin övüncü bu. Çalışmak ve başkalarının parasıyla para kazanmak.

É a glória do capitalismo, trabalhar e fazer dinheiro com o dos outros.

Her savaşı kazanmak mümkündür, ancak yine de savaşı kaybedersiniz.

É possível vencer todas as batalhas, mas ainda perder a guerra.

Çalışanlar hasta oldukları zaman, para kazanmak ve evde kalmak

Quando trabalhadores precisam escolher entre

Seçimi kazanmak adayın siyasi partisi için büyük bir zaferdi.

Ganhar a eleição foi uma grande vitória para o partido político do candidato.

- Yaşamımı kazanmak için şarkı söylüyorum.
- Geçimimi sağlamak için şarkı söylüyorum.

Eu canto para ganhar a vida.

- Zaman kazanmak için ne yapmalıyım?
- Zaman tasarrufu yapmak için ne yapmalıyım?

Que deveria eu fazer para poupar tempo?

Eğer para kazanmak için buradaysan, Amerika bulunmak için hoş bir yer.

Os EUA são um bom lugar para viver, se você estiver aqui para ganhar dinheiro.

Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.

Para conquistar o auditório, o orador recorreu ao uso de técnicas retóricas que ele aprendera em seus cursos de comunicação.

Biraz para kazanmak istedim, bu yüzden haftada üç gün yarı zamanlı çalıştım.

Eu queria receber algum dinheiro, então eu trabalhei meio período três dias por semana.

En büyük kabahat, Birleşik Devletler'de bankacılık sistemi kurup çalışmadan para kazanmak, öyle mi?

Porque a delinquência é, nos Estados Unidos, criar um sistema bancário e fazer dinheiro sem trabalhar.

O kadar az zaman içerisinde bu kadar çok para kazanmak çok kolay değildi.

Ganhar muito dinheiro em pouco tempo não foi algo fácil.