Translation of "Böylesine" in Portuguese

0.008 sec.

Examples of using "Böylesine" in a sentence and their portuguese translations:

Neden böylesine meşgulsün?

Por que você anda tão ocupado?

Böylesine harika bir müzik!

Que música maravilhosa!

Böylesine kitapları okumanın faydası nedir.

Qual é a vantagem de ler esses livros?

Hayatımın böylesine önemli bir kısmını paylaşmamak

não pude deixar de sentir que tinha errado

Böylesine bir yasaya uymak zorunda değilsin.

Você não precisa obedecer tal lei.

Böylesine büyük bir köpeği asla görmedim.

Nunca vi um cachorro tão grande.

Böylesine güzel bir gün batımı görmedim.

Eu nunca vi um pôr do sol tão belo.

O böylesine uzun bir liste değil.

Não é uma lista tão grande.

Tom böylesine iyi bir Fransızca konuşuru.

O Tom é um bom falante de francês.

Böylesine kocaman bir karpuz hiç görmedim!

Nunca vi uma melancia tão gigante!

Futbolun böylesine tehlikeli bir spor olduğunu bilmiyordum.

Eu não sabia que o futebol era um esporte tão perigoso.

Böylesine pahalı bir arabayı almayı göze alamam.

Não tenho condições de comprar um carro tão caro.

Hayatımda hiç böylesine huzurlu bir görüntü görmedim.

Em minha vida toda, nunca vi uma vista tão calma.

Detay için böylesine harika bir gözün var.

Você tem um ótimo olho para detalhes.

Hiç böylesine güzel bir film gördün mü?

Você já viu um fonte tão belo?

Böylesine uzun bir uçuştan sonra muhtemelen yorgunsun.

Provavelmente estás cansado depois de um voo tão longo.

Sen hiç böylesine iyi bir müzik dinledin mi?

Você já ouviu música tão bonita?

Tom ve Mary'nin böylesine hoş bir çift olduğunu düşündüm.

Achava que Tom e Mary fazem um casal bom demais.

Ben böylesine pahalı bir restoranda yemek yemeği göze alamam.

Eu não posso comer num restaurante tão caro.

Şimdiye kadar böylesine güzel bir gün batımı gördün mü?

- Você já viu um poente tão lindo?
- Já viste um pôr-do-sol tão belo?

Böylesine kişisel bir soru sorduğum için lütfen beni affet.

Por favor me perdoe por ter feito uma pergunta tão pessoal.

Böylesine büyük bir aileye bakmak zorunda olacağımı asla düşünmemiştim.

Eu nunca pensei que eu teria que sustentar uma família tão grande.

Tom, böylesine geniş bir kitlenin önünde şarkı söylemek istemeyebilir.

O Tom pode não querer cantar na frente de um público tão grande.

- Ben böyle büyük bir balina görmedim.
- Böylesine büyük bir balina asla görmedim.

- Eu nunca tinha visto uma baleia tão grande.
- Nunca tinha visto uma baleia tão grande.
- Eu nunca havia visto uma baleia tão grande.
- Nunca havia visto uma baleia tão grande.