Translation of "öldüğü" in Portuguese

0.004 sec.

Examples of using "öldüğü" in a sentence and their portuguese translations:

Onun öldüğü söyleniyor.

Diz-se que ele morreu.

Onun burada öldüğü söyleniliyor.

Diz-se que ele morreu aqui.

Dedemin öldüğü yıl doğdum.

Nasci no ano em que meu avô morreu.

Tom'un sahnede öldüğü açıklandı.

Tom foi declarado como morto no local.

Dedemin öldüğü yıl doğmuşum.

Nasci no ano que vovô morreu.

Beş Mayıs, Napolyon'un öldüğü gündür.

Cinco de maio é o dia da morte de Napoleão.

Tom dedesinin öldüğü gün doğdu.

Tom nasceu no mesmo dia em que o avô faleceu.

Tom öldüğü geceyi hatırlıyor musun?

Você se lembra da noite em que Tom morreu?

Baban öldüğü için çok üzgünüm.

Lamento muito o seu pai ter morrido.

Öldüğü güne kadar espri anlayışını sürdürdü.

Ele conservou seu senso de humor até o dia em que morreu.

Bunun onun öldüğü yer olduğuna inanılıyor.

Acredita-se que esse foi o lugar onde ele morreu.

O açlıktan öldüğü için suç işlemek zorunda kaldı.

Ele teve que cometer crimes pois estava passando fome.

Sevdiği kadın öldüğü için bir zaman makinesi icat ediyor

Inventar uma máquina do tempo porque a mulher que ela ama está morta

John öldüğü zaman hiç kimsenin onun için ağlamasını istemediğini söylüyor.

João diz que quando morrer não quer que ninguém chore por ele.

Fransa'ya gitmenizden birkaç ay sonra babası öldüğü için ABD'ye taşındı.

Ela se mudou para os EUA porque o pai dela morreu alguns meses depois que você foi para a França.

- Baban öldüğünde sen kaç yaşındaydın?
- Baban öldüğü zaman kaç yaşındaydın?
- Baban öldüğünde kaç yaşındaydın?

Quantos anos você tinha quando o seu pai faleceu?

- Hiçbir yerin ortasında değiliz.
- Kimsenin yaşamadığı, şehirden uzakta bir yerdeyiz.
- Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdeyiz.
- Dağ başındayız.
- Kör itin öldüğü yerdeyiz.

Estamos no meio do nada.