Translation of "Yanı" in Polish

0.007 sec.

Examples of using "Yanı" in a sentence and their polish translations:

Ve aile yanı bakımı desteklemek.

i wspieranie rodzinnych form opieki.

Onun özel bir yanı var.

Jest w niej coś wyjątkowego.

Tom yatak yanı lambasını kapattı.

Tom zgasił swoją nocną lampkę.

Tom’un yanı başında oturabilir miyim?

Mogę usiąść obok Toma?

Sekreter güzel olmasının yanı sıra İngilizcede iyidir.

Sekretarka nie dość, że zna angielski to jest piękna.

İngilizcenin yanı sıra Tay dili de konuşabiliyor.

On mówi po tajsku równie dobrze jak po angielsku.

Ama alevlere bakmanın büyüleyici bir yanı da vardır.

Jest coś magicznego w patrzeniu na płomienie.

Kulak ve kollarındaki yaraların yanı sıra topallayarak yürüyor,

Oprócz blizn na uszach i ramionach, kuleje na jedną nogę,

Bunun zor olan yanı, aşağıdayken yönümüzü belirlemek olacak.

Będzie nam trudno utrzymać kierunek na dole.

Zaman yalanın yanı sıra gerçeği de ortaya koyar.

Czas wyjawia prawdę oraz kłamstwo.

Bu sayede de dengeli bir dönüş ekseni eğikliğinin yanı sıra,

co pozwoliło Ziemi uzyskać zarówno stabilne nachylenie osi,

Ben bir Cumhuriyetçiyim, ama bunun kusurlu yanı ne, biliyor musunuz?

Jestem republikaninem, ale wiesz, w czym jest problem?

- Onların pek çok ortak yanı var.
- Birçok ortak noktaları var.

Mają wiele wspólnego.

Ne kadar derin olduğunu bile göremiyorum. Bu tür tünellerin tehlikeli yanı budur.

Nie widzę, jak głęboko tu jest. To niebezpieczne w takich tunelach.

Bunu yapmanın iyi yanı, yüksekte kalmayı sağlaması. Böylece yön belirlemek daha kolay olur.

Dobrą rzeczą jest to, że zostaniemy wysoko. Łatwiej będzie utrzymać kierunek.

Halatla inmek iyi olur, hemen oraya ineriz. Kötü yanı, halatı bağlayacak pek bir şeyin olmaması.

Zjazd byłby dobry, bo dotrzemy prosto na miejsce. Jednak nie ma tu nic odpowiedniego, by się przywiązać.

- Bay Nakajima İngilizceye ek olarak Almancayı akıcı biçimde konuşabiliyor.
- Bay Nakajima, İngilizcenin yanı sıra, akıcı Almanca konuşabilir.

Poza angielskim pan Nakajima mówi płynnie po niemiecku.

Mary iyi Esperanto bilgisine sahip olmanın yanı sıra bir Portekizce anadil konuşuru ve İngilizce ve İspanyolcada akıcıdır.

Językiem ojczystym Mary jest portugalski, mówi też płynnie po angielsku i hiszpańsku, a w dodatku dobrze zna esperanto.