Translation of "Konuşabiliyor" in English

0.006 sec.

Examples of using "Konuşabiliyor" in a sentence and their english translations:

Tom konuşabiliyor.

Tom can talk.

- Almanca konuşabiliyor musun?
- Almanca konuşabiliyor musunuz?

Can you speak German?

O, güçlükle konuşabiliyor.

She can hardly speak.

İngilizce konuşabiliyor musun?

Do you speak English?

O Fransızca konuşabiliyor.

He can speak French.

O Japonca konuşabiliyor.

- He is able to speak Japanese.
- He's able to speak Japanese.

Almanca konuşabiliyor musun?

Can you speak German?

Uygurca konuşabiliyor musun?

Can you speak Uyghur?

Japonca konuşabiliyor musun?

Do you speak Japanese?

İspanyolca konuşabiliyor musun?

Do you speak Spanish?

Arnavutça konuşabiliyor musunuz?

Do you speak Albanian?

Letonca konuşabiliyor musunuz?

Do you speak Latvian?

O İspanyolca konuşabiliyor.

She can speak Spanish.

Hiç İngilizce konuşabiliyor musun?

Can you speak English at all?

Benim dilimi konuşabiliyor musun?

Can you speak my language?

Portekizce de konuşabiliyor musun?

Can you also speak Portuguese?

O, on dili konuşabiliyor.

She is able to speak ten languages.

Affedersiniz. İngilizce konuşabiliyor musunuz?

Excuse me. Can you speak English?

Bill biraz Japonca konuşabiliyor.

Bill can speak a little Japanese.

Tom üç dil konuşabiliyor.

Tom is able to speak three languages.

Tom, Brezilya Portekizcesi konuşabiliyor.

Tom can speak Brazilian Portuguese.

Elbette, Tom Fransızca konuşabiliyor.

Of course, Tom can speak French.

Na'vi dilini konuşabiliyor musun?

Can you speak the Na'vi language?

Tom bile Fransızca konuşabiliyor.

Even Tom can speak French.

Tom da Fransızca konuşabiliyor.

Tom is able to speak French, too.

Tom şimdi Fransızca konuşabiliyor.

Tom is able to speak French now.

Tom hangi dilleri konuşabiliyor?

What languages can Tom speak?

Karınız Fransızca konuşabiliyor mu?

Can your wife speak French?

- Tom konuşabilir.
- Tom konuşabiliyor.

Tom can talk.

Nicole çok iyi Japonca konuşabiliyor.

Nicole can speak Japanese very well.

İspanyolca dışında İngilizce de konuşabiliyor.

He can speak Spanish, not to mention English.

Burada biri Mandarin konuşabiliyor mu?

Can anyone here speak Mandarin?

Nasıl o kadar hızlı konuşabiliyor?

How can she speak that fast?

Başka bir dil konuşabiliyor musun?

Can you speak another language?

Sen de Fransızca konuşabiliyor musun?

Can you speak French, too?

Tom gibi Fransızca konuşabiliyor musun?

Can you speak French like Tom?

Tom gerçekten Fransızca konuşabiliyor mu?

Can Tom really speak French?

Burada bazı insanlar Fransızca konuşabiliyor.

Some people here can speak French.

Buradaki herkes Fransızca konuşabiliyor mu?

Can anyone else here speak French?

Annen de Fransızca konuşabiliyor mu?

Can your mother speak French, too?

Ebeveynlerinden biri Fransızca konuşabiliyor mu?

Can either of your parents speak French?

- İngilizceden başka bir dil konuşabiliyor musun?
- İngilizceden başka bir dil konuşabiliyor musunuz?

- Can you speak a language other than English?
- Do you speak any other language besides English?

- Konuşabiliyor musun? Bunu sana kim yaptı?
- Konuşabiliyor musunuz? Bunu size kim yaptı?

Can you talk? Who did this to you?

- Mary Japonca konuşabiliyor.
- Mary Japonca konuşabilir.

Mary can speak Japanese.

Tom öyle sersemledi ki zorlukla konuşabiliyor.

Tom is so stunned he can hardly speak.

- O, Fransızca konuşabilir.
- O Fransızca konuşabiliyor.

She can speak French.

Kızı işe alacağım çünkü Fransızca konuşabiliyor.

I will employ the girl, because she can speak French.

Tom Fransızca konuşabiliyor ve ben de.

Tom can speak French and so can I.

Bu iş için Fransızca konuşabiliyor olmalısınız.

You must be able to speak French for this job.

Arnold Schwarzenegger hala Almanca konuşabiliyor mu?

Is Arnold Schwarzenegger still able to speak German?

Bu çocukların ikisi de Fransızca konuşabiliyor.

Both of those boys can speak French.

Tom Fransızca konuşabiliyor, ama Mary konuşamıyor.

Tom can speak French, but Mary can't.

Arkadaşlarından herhangi biri Fransızca konuşabiliyor mu?

Can any of your friends speak French?

Google Çeviri, Türk aksanıyla Rusça konuşabiliyor.

Google translator can speak Russian with a Turkish accent.

- Japonya'da büyümüş olmasına rağmen mükemmel İngilizce konuşabiliyor.
- Japonya'da büyümüş olmasına karşın mükemmel İngilizce konuşabiliyor.

Although she grew up in Japan, she can speak perfect English.

Onun sekreteri üç dili iyi biçimde konuşabiliyor.

His secretary can speak three languages well.

İnsanoğlunun hayvanlardan farkı düşünebiliyor ve konuşabiliyor olmasıdır.

Human beings differ from animals in that they can think and speak.

İngilizcenin yanı sıra Tay dili de konuşabiliyor.

He can speak Thai as well as English.

Tom Fransızcayı niçin çok iyi şekilde konuşabiliyor?

Why can Tom speak French so well?

Tom Fransızcayı oldukça iyi konuşabiliyor gibi görünüyor.

Tom seems to be able to speak French fairly well.

Arkadaşlarımdan biri oldukça iyi derecede Fransızca konuşabiliyor.

One of my friends can speak French fairly well.

- Tom Fransızca konuşabiliyor mu?
- Tom Fransızca konuşabilir mi?

Can Tom speak French?

Tom Mary ile konuşabiliyor gibi görünen tek kişidir.

Tom is the only one who seems to be able to talk to Mary.

Hem Tom hem de Mary Fransızca konuşabiliyor mu?

- Can both Tom and Mary speak French?
- Can Tom and Mary both speak French?

Tom'un sınıf arkadaşlarından bazıları oldukça iyi Fransızca konuşabiliyor.

Some of Tom's classmates can speak French fairly well.

Sen ve Tom ikiniz de Fransızca konuşabiliyor musun?

Can you and Tom both speak French?

Peki, şimdi akıcı bir şekilde Fransızca konuşabiliyor musun?

So, can you speak French fluently now?

Bence çoğu Kanadalı en azından birazcık Fransızca konuşabiliyor.

I think most Canadians can speak at least a little French.

- İngilizce konuşabiliyor musun?
- İngilizce konuşabilir misin?
- İngilizce konuşur musun?

Can you speak English?

- Japonca konuşabiliyor musun?
- Japonca biliyor musun?
- Japonca biliyor musunuz?

Can you speak Japanese?

Tom, on iki yaşında bir çocuk, dört dil konuşabiliyor.

Tom, a 12-year-old boy, can speak four languages.

Mary, on bir yaşında bir kız, üç dil konuşabiliyor.

Mary, an 11-year-old girl, can speak three languages.

"Fransızca konuşabiliyor musun?" "Hayır, ama İngilizce ve Almanca konuşabiliyorum."

"Can you speak French?" "No, but I can speak English and German."

Tom; Mary Fransızca konuşabiliyor mu, konuşamıyor mu, emin değil.

Tom isn't sure if Mary can speak French.

- Hostes şöyle böyle Fransızca konuşabilir.
- Hostes çat pat Fransızca konuşabiliyor.

The stewardess can speak French after a fashion.

- O, on dili konuşabiliyor.
- O, on dil konuşma yeteneğine sahiptir.

She is able to speak ten languages.

Tom Fransızca çalışmak zorunda değil. Zaten onu oldukça iyi konuşabiliyor.

Tom doesn't have to study French. He can already speak it quite well.

- O beş dil konuşabilir.
- O, beş dil konuşabilir.
- Beş dil konuşabiliyor.

- He is able to speak five languages.
- He can speak five languages.

- Fransızca konuşabiliyor olmak çalışanlarımız için çok önemlidir.
- Çalışanlarımızın Fransızca konuşabilmeleri çok önemli.

It's very important for our employees to be able to speak French.

- Bay Nakajima İngilizceye ek olarak Almancayı akıcı biçimde konuşabiliyor.
- Bay Nakajima, İngilizcenin yanı sıra, akıcı Almanca konuşabilir.

- In addition to English, Mr. Nakajima can speak German fluently.
- Mr Nakajima can, as well as English, speak fluent German.

O bir Amerikalı, ama o Japonya'da doğmuş ve büyümüş olduğu için, oldukça akıcı bir şekilde Japonca konuşabiliyor.

He is an American, but as he was born and brought up in Japan, he can speak Japanese quite fluently.

- Yalnızca İngilizce değil, Fransızca da konuşabiliyor.
- O hem İngilizce hem de Fransızca konuşabilir.
- Sadece İngilizce değil, Fransızca da konuşabilir.
- İngilizcenin yanı sıra Fransızca da konuşabilir.

She can speak not only English but also French.