Translation of "Diğer" in Polish

0.011 sec.

Examples of using "Diğer" in a sentence and their polish translations:

Diğer bir deyişle

Innymi słowy

Diğer çocuklar gülümsedi.

Inni chłopcy się uśmiechnęli.

Diğer sebep nedir?

Co jest innym powodem?

Cehennem, diğer insanlardır!

Piekło to inni.

Diğer yarısı ise azalmıştı.

a druga połowa - obniżoną.

Bir diğer uçan araç.

Kolejny latający statek.

Tom'a diğer elini ver.

Daj mi drugą rękę.

Diğer dilleri öğrenmeyi severim.

Uwielbiam uczyć się języków obcych.

Diğer odada konuşabilir miyiz?

Możemy rozmawiać w innym pokoju?

Diğer şeyler daha önemlidir,

Liczy się coś innego,

Diğer annelerle hevesle konuşacağım.

Chętnie porozmawiam z innymi mamami.

İnsanlar diğer insanları hoş karşılamak

Dzięki któremu ludzie wychodzą poza schemat,

Diğer tahlillerde bir sorun yoktu,

Reszta badań była w porządku,

Diğer yandan kontrol grubu hastaları

Pacjenci z normalną opieką

Diğer taraftan gidelim! Nereye gitti?

Idę na drugą stronę! Gdzie poszła?

Hayatta, görünüşleri ve diğer insanların

dopóki nie znajdą większego celu w życiu

Diğer yandan Amerika'da, Concord, Massachusetts'te

Tymczasem w Ameryce, w Concord w stanie Massachusetts,

Diğer tutuklularla bir arada kalırdık.

osadzano razem ze zwykłymi więźniami.

Ve yaklaşık 135 diğer şeyi.

i jakieś 135 innych rzeczy.

Kantabai ve diğer kadınlara, kadınlarımız

Powiedziałam Kantabai i innym kobietom,

İnatçıydı ama diğer yandan güvenilirdi.

On był zbyt uparty, ale z drugiej strony był wiarygodny.

Otelde diğer beş misafir var.

W hotelu jest jeszcze pięcioro gości.

Diğer insanları daha çok dinlemelisin.

Ona powinna częściej słuchać innych ludzi.

Diğer odadaki insanlar Fransızca konuşuyorlar.

W drugim pokoju mówią po francusku.

Senin diğer arabana ne oldu?

Co stało się z twoim drugim samochodem.

Onlar sokağın diğer tarafında yaşıyorlar.

Oni żyją na drugiej stronie ulicy.

Diğer kişilerin hakkımda düşündüklerini umursamam.

Nie dbam o to, co inni ludzie o mnie myślą.

Diğer gezegenlerde okyanus var mı?

Czy na innych planetach są oceany?

Diğer bir deyişle, farklı şeyler görmedim,

Innymi słowy: nie odkryłam nic nowego,

Hayatımın diğer alanlarını kontrolüm dışında görüyordum.

bo inne aspekty życia wymknęły mi się całkowicie.

Ve diğer üç haftada öğrencileri ödüllendiriyoruz.

a w kolejne trzy tygodnie nagradzamy uczniów.

Tek umudu diğer erkeklerin yanına sokulmak.

Jego jedyną nadzieją jest stłoczenie z innymi samcami.

Diğer etki de hapiste geçirdiğimiz yıllardı.

Ponadto ukształtowały nas lata spędzone za kratkami.

Dünyanın diğer yanından bize bakan insan

Osoba patrząca na nas po drugiej stronie świata,

Araba kullanırken diğer arabalara dikkat etmelisin.

Trzeba uważać na inne samochody, kiedy się prowadzi.

Diğer takım elbiseye gücün nasıl yetebilir?

Jak możesz sobie pozwolić na jeszcze jeden strój?

Sanırım diğer adamın kim olduğunu biliyorum.

Zdaje mi się, że wiem, kim jest ten drugi człowiek.

Tom gruptaki diğer herkes kadar çalışkan.

Tom jest tak pracowity jak wszyscy inni w grupie.

Elbiselerimi değiştirirken diğer tarafa bakar mısın?

Mógłbyś patrzeć w inną stronę, podczas gdy ja się przebiorę?

Diğer şeyler arasında hava durumunu konuştuk.

Rozmawialiśmy między innymi o pogodzie.

Diğer insanların işlerine karışmaya hakkın yoktur.

Nie masz prawa mieszać się do spraw innych ludzi.

Daha çok, diğer insanlar için ve

powinniśmy skupić się bardziej

Diğer tüm fikirler, daha büyük kusurlara sahiplerdi.

Pozostałe teorie miały jeszcze większe wady.

Gürültünün bir diğer çok önemli sağlık etkisi,

Kolejnym ważnym skutkiem hałasu

Ama hayatın kesinlikle diğer insanlar tarafından zenginleşti.

ale moje życie na pewno było wzbogacone ludźmi.

Futbol takımımız kasabadaki diğer takımların tümünü yendi.

Nasza drużyna piłkarska pokonała wszystkie inne drużyny w mieście.

Saçını kestirdiğinde diğer çocuklar onunla alay ettiler.

Inni chłopcy dokuczali mu, gdy ściął włosy.

Dünya suyu olmasından dolayı diğer gezegenlerden farklıdır.

Ziemia różni się tym od innych planet, że jest na niej woda.

Onun kesinlikle diğer insanların duygularına saygısı yok.

On ani trochę nie szanuje uczuć innych ludzi.

Ayın diğer tarafında gizli bir üs var.

Po drugiej stronie księżyca znajduje się sekretna baza.

Ve bu diğer büyük farka yol açar.

A to prowadzi do kolejnej dużej różnicy.

Onlar da sadece diğer bağışıklığı olmayanlara bulaştırabilir.

Które mogą rozprzestrzeniać go tylko na osoby, które nie są odporne.

Tom ve diğer üç mürettebat kazada yaralandı.

Tom i trzej inni członkowie załogi zostali zranieni w wypadku.

Diğer takımın gerçekten bazı iyi oyuncuları var.

Drugi zespół ma bardzo dobrych graczy.

Tom, diğer gezegenlerde yaşamın var olduğuna inanmaktadır.

Tom wierzy, że istnieje życie na innych planetach.

İngilizce kelimelerin yüzde sekseni diğer dillerden geliyor.

Osiemdziesiąt procent angielskich słów pochodzi z innych języków.

Noel arifesi genellikle diğer günlerden daha sessizdir.

Wigilia Bożego Narodzenia jest zwykle spokojniejsza od innych dni.

Cevabın diğer bir kısmı da gazeteciliğin doğasından geliyor,

Druga część wynika z natury dziennikarstwa,

Diğer tüm kollarını yuvasına bağlı tutuyor, vantuzlarını ayırmıyordu.

Pozostałe ramiona trzymała przyczepione do legowiska, z przyssawkami w gotowości.

Bir taraftan o iyi biri, diğer yandan tembel.

Z jednej strony jest miły, ale z drugiej leniwy.

Oynayan diğer çocukları seyreder ama asla kendisi katılmaz.

Przygląda się, jak się bawią inne dzieci, ale nigdy się nie przyłącza.

O sınıfındaki herhangi bir diğer öğrenciden daha yaşlıdır.

Jest najstarszy w klasie.

Tom sınıfındaki diğer çocukların herhangi birinden daha uzun.

Tomek jest wyższy od wszystkich innych dzieci w klasie.

Bunun yerine diğer insanlar için ne yapabileceğimize bakmalıyız.

Zamiast tego zastanówmy się, co możemy zrobić dla innych.

Ama bu vahşi kediden sonra diğer finalistimiz kim olacak?

lecz kto oprócz okrutnego kota znajdzie się w ostatecznym składzie?

Diğer insanlarla bağlantı kurabilmem ve belki onları daha az

czy mogę znaleźć wspólny język z innymi

Muhtemelen yılanlar ve diğer şeyler için iyi bir yerdir.

Prawdopodobnie dobre miejsce dla węży i tym podobnych.

Diğer hiçbir gezegen cismi, aynı genetik ilişkiye sahip değil.

Żadne inne obiekty planetarne nie mają takiej genetycznej więzi.

Diğer gezegenler hakkında kendi gezegenimizden daha fazla şey biliyoruz

Wiemy więcej o innych planetach niż o naszej własnej,

Bu büyük bir değişiklik. Diğer aileler için de öyle.

Tego nie było. W innych rodzinach jest podobnie.

Diğer taraftan, bizim bulduğumuz ilaç kokteyli metastazı hedef alırken

My natomiast opracowaliśmy kombinację leków,

O, bir taraftan raporumu methetti diğer taraftan onu eleştirdi.

Z jednej strony wychwalał moje sprawozdanie a z drugiej strony je krytykował.

Diğer insanların duygusu ne olursa olsun, o düşündüğünü söyler.

On mówi co myśli, nie licząc się z uczuciami innych.

Tom, Mary ve diğer üç arkadaşı ile daireyi paylaştı.

Tom dzielił mieszkanie z Mary i trzema innymi przyjaciółmi.

Diğer yolun aktivasyonu ise olumsuz duygular ve kaçınmalara yol açıyor.

a druga napędza negatywne emocje i unikanie.

Diğer gruba göre yüzde 60 daha az aortic hastalık geliştirdi,

zapadły na 60% mniej chorób aortalnych niż króliki z drugiej grupy,

Diğer seçenekse kendi halatımı kullanmak. Onu bağlayıp yamaçtan aşağı inebilirim.

Inną opcją jest użycie mojej własnej liny do zsunięcia się ze skały.

Pochi ve Moko köpek kulübesinde, ve diğer köpekler bahçede oynamaktadır.

Pochi i Moko są w budzie, a inne psy bawią się w ogrodzie.

Elbiselerimi değiştirirken sadece bir dakika için diğer tarafa bakar mısın?

Mógłbyś przez momencik patrzeć w inną stronę, gdy ja będę się przebierać?

Tom ayağa kalktı ve sonra diğer herkes de ayağa kalktı.

Tom wstał, a za nim wszyscy inni.

Dünya ile diğer gezegenler arasındaki fark Dünya'da suyun var olmasıdır.

Różnica pomiędzy Ziemią a innymi planetami jest taka, że na Ziemi jest woda.

Şu anda tamamen yok olmuş. Aramaya dağın diğer tarafında devam edelim.

Zupełnie zniknęło. Szukajcie po drugiej stronie góry.

Yağmur ormanlarında diğer kara parçalarına oranla daha fazla yeni türe rastlanmaktadır.

W dżunglach odkrywamy więcej gatunków niż gdziekolwiek indziej na lądzie.

- Mary diğer kızlar gibi değil.
- Mary öteki kızlar gibi değildir.
- Meryem öbür kızlar gibi değil.
- Mary diğer kızlara benzemiyor.
- Mary başka kızlar gibi değildir.

Mary nie jest jak inne dziewczyny.

Bu onu diğer yoldaşlardan ayırıyordu. O yüzden bir sözcü olarak öne çıktı.

To go wyróżniało spośród towarzyszy. Stopniowo uczyniło z niego mówcę,

Bu kuşağın ve diğer kuşakların ömründe kaç yıl daha kalmış olursa olsun.

niezależnie od tego, ile lat ma przed sobą to pokolenie i wszystkie kolejne.

Nedeni aslen bu. Aslında bu diğer ülkeler için model olmalı. (hakkaten ya)

Powodem, ich sukcesu. W rzeczywistości, powinna on być wzorem dla innych krajów.

Diğer ülkelerde başkan gerçekten güçlü bir kişi oluyor ancak İsviçre'de bu güç

W każdym innym kraju, prezydent jest naprawdę potężnym człowiekiem. Ale w Szwajcarii, nie

Diğer türler sadece yanıp söner. Bunlar ise bir dakikaya kadar hiç durmadan parlayabilirler.

Kiedy inni tylko błyskają, oni potrafią świecić nieprzerwanie przez minutę.

Benim robot, yemekler hazırlayacak,temizlik yapacak, bulaşıkları yıkayacak ve diğer ev işlerini yapacak.

Mój robot będzie przygotowywał posiłki, sprzątał, zmywał naczynia i wykonywał inne domowe czynności.

Içeride Gubbi ve diğer vahşi yaşam görevlileri büyük ağlar gererek kaçağı tuzağa düşürmeyi umuyor.

w środku Gubbi i funkcjonariusze rozkładali sieci, licząc, że złapią ściganego.

Ama sorun şu ki geri dönmesi gerekiyor. Diğer tarafta, köpek balığı kokusunu tekrar aldı.

Ale problem w tym, że musi tam wrócić. Z drugiej strony rekin znów wyczuwa jej zapach.

Okuldaki diğer tüm çocukların zengin ebeveynleri vardı, ve o sudan çıkmış bir balık gibi hissetmeye başlıyordu.

Wszystkie inne dzieci w szkole miały bogatych rodziców, więc czuł się jak ryba wyjęta z wody.

Finlerin yaklaşık yüzde 4,9'u Finlandiya-İsveçlileridir. Diğer bir deyişle, ana dili olarak İsveççe olan insanlar.

Około 4.9 procent Finów to fińscy Szwedzi. Innymi słowy ludzie używającymi języka szwedzkiego jako ojczystego.

Ormanın diğer hayvanları düğün dansını izlemeye geldi ve onlar da bütün gece ay ışığı altında dans ettiler.

Inne leśne zwierzęta przyszły oglądać weselne tańce, a wkrótce i one ruszyły w tan w księżycową noc.

Diğer insanlar tarafından nefret edilmekten korktuğunu söylüyorsun fakat bizzat senin de hoşlanmadığın bazı insanlar vardır, değil mi? Rakamsal olarak konuşursak, senin hoşlanmadığın ve senden hoşlanmayan eşit sayıda insan vardır. Birisiyle ilgili nefretinden vazgeçsen, başka biri de senden nefret etmekten vazgeçecektir demiyorum; bu sadece sen birinden nefret edersen, o zaman başka biri de senden nefret eder gerçeğini değiştiremezsin anlamına gelir. Sadece vazgeçip ve o gerçeği kabul edersen hayat çok daha kolay olacaktır.

Mówisz, że boisz się bycia nielubianym przez innych ludzi, ale ty sam masz pewną liczbę ludzi, których nie lubisz, prawda? Z arytmetycznego punktu widzenia istnieje równa liczba osób, których nie lubisz, którzy z kolei ciebie nie lubią. Nie mówię, że jeśli przestaniesz kogoś nie lubić, to ktoś inny także przestanie nie lubić ciebie; chodzi o to, że nie da się zmienić faktu, że jeśli kogoś nie lubisz, to ktoś inny także ciebie nie lubi. Będziesz ci znacznie łatwiej żyć, jeśli po prostu się poddasz i pogodzisz się z tą prawdą.