Translation of "Tür" in Korean

0.006 sec.

Examples of using "Tür" in a sentence and their korean translations:

Sorgulamaya başlamış bir tür.

의문을 던지는 종인 인류의 시대가 도래했습니다.

Iki bin tür şeftali,

2000종류의 복숭아가,

Tür ismi bayağı ahtapot.

‎이 암컷은 왜문어였어요

Ve bu tür yetiştiricilik ise

이런 종류의 식량 생산은

Bu tür siyah topların yanında

많은 것들을 날려버릴 수 있는 외에도

Onları aşan tek tür biziz,

장벽들을 해소한 유일한 존재이죠.

Bu bir tür dönüm noktasıydı.

그것은 일종의 변곡점이었어요

Yeni bir tür robot göstermek istiyorum.

우리 행성을 더 잘 이해할 수 있도록 설계된 로봇이죠.

Okyanusun derinliklerinde keşfedilmemiş sayısız tür var

심해에는 아직 발견되지 않은, 수많은 생물종들이 있습니다.

Her tür mikrobu, virüsü ve bakteriyi

사실 모든 종류의 미생물과

Bu tür insanların düşünce yapısı karmaşıktır.

바로 고정형 사고방식의 사람들이죠.

Bu tür lezzetler hiç bana göre olmamıştır.

전 이런 맛을 즐기는 사람은 아니에요

Söylemeye çalıştığım şey iki tür zihniyet vardır.

제가 여기서 설명하고자 하는 것은 두 가지의 사고방식입니다.

Bu tür önemli soruları sormalı ve cevaplandırmalıyız.

우리는 이런 중요한 질문들을 묻고 답을 찾아가야 합니다.

Yani burada bir tür dalga etkisi var.

파급 효과를 말합니다.

Peki bu tür yerleşim yerlerinden ne öğrenebiliriz?

이런 종류의 거주 방식을 통해 우리는 무엇을 배울 수 있을까요?

Kendi kaderine karar verebilen tek tür biziz.

우리 자신의 운명을 스스로 개척하는 유일한 존재이기도 하고요.

Onu avlayan bir sürü yırtıcı tür var.

‎그런데 문어를 노리는 천적은 ‎종류가 어마어마해요

Bir tür kafamda ışıklar söndü gibi oldu.

그때 마치 머리에 전구가 켜진 듯이

Ama bu tür şeyleri yapmak daha pahalı olurdu.

이런 것들을 하는 게 훨씬 더 돈이 많이 들었을 수는 있겠네요.

Bu tür yosunlarda bir sürü besleyici madde vardır.

그리고 이런 해초엔 영양분이 많죠

Kadınların yarısından fazlası aynı tür cinsel problemi yaşıyorsa

절반이 넘는 여성들이 성적 문제로 고민한다면

Bu tür çok ölçekli, çok boyutlu bir keşif

이렇게 대규모로 이루어지는, 다차원적 탐험을 위해

Şimdi, hatırladığım kadarıyla, büyüdüğüm zaman ne tür bir

제가 기억하기로는

Bunun ne tür bir parçacık olduğunu bilmek istiyoruz.

우리는 이 입자가 무엇인지 알고 싶었습니다.

Bu iki tür zihniyete de sahip olabileceğimizi biliyorum:

저는 우리가 성장형과 고정형 사고방식

Bu tür büyükçe taşların altına da bakmaya devam edeceğiz.

이렇게 좀 더 큰 돌을 계속 뒤집어 보겠습니다

Ne tür bir dokunuşun kötü hissettirdiğini daha iyi bilebilirsiniz

어떤 종류의 감촉은 싫은지 더 잘 알게 되고

Japonya'da ucu ucuna hayatta kalabilen başka bir tür var.

‎일본에서는 ‎또 다른 종이 생존 가능한 ‎극한의 환경에서 살아갑니다

Bu tür bir toprak yönetimi köklü bir fikir değildir.

이런 종류의 토지 관리 아이디어는 획기적인게 아닙니다.

Ve zamanının %80'ini bir tür iletişim içinde geçirir.

80%의 시간을 어떠한 방법으로든 대화를 하면서 보내구요.

Bu tür bir hesap izlenebilirlik giderek daha acil hale gelecektir.

이러한 책임은 점차적으로 시급한 문제로 대두되고 있습니다.

Yalnızca bu tür bir iddiayla kendimi okyanus biliminin içinde buldum.

저는 이러한 도전 때문에 해양학에 끌렸습니다.

Farkına varmadığım şey ise, benim trollerin beni bir tür aşıladığı,

하지만 저도 모르는 새에 트롤들은 저를 훈련했고,

Bu tür insanlar, ya yetenekli ya da yeteneksiz doğduklarını düşünürler.

이걸 가진 사람들은 이미 잘나거나 못났다고 생각하고

Bu tür inişlerde halatı sivri kayalıklardan koruyacak bir şey yapmak istersiniz.

그래서 이런 경우엔 날카로운 바위로부터 로프를 보호해줄 무언가가 필요합니다

Ne kadar derin olduğunu bile göremiyorum. Bu tür tünellerin tehlikeli yanı budur.

얼마나 깊은지 보이지도 않아요 이런 갱도는 이래서 위험합니다

Bu tür bir şey işe yarayabilir. Güzel ve üzeri kapalı doğal bir sığınak.

자, 이런 건 쓸 만합니다 자연적인 돌출부 아래는 좋은 피난처가 됩니다