Translation of "Sürekli" in Korean

0.005 sec.

Examples of using "Sürekli" in a sentence and their korean translations:

Sürekli kusuyorum.

많이도 토했네요

Sürekli yiyecek,

항상 먹을거리를 생각하고

Aklınızla sürekli oynuyorlar,

언제나 여러분들을 속입니다.

Sürekli kafamda beliriyordu:

답이 없는 질문이었죠.

Sürekli uzayan dişler.

‎계속 자라는 이빨이죠

Ve sürekli kendime soruyordum:

그리고 제 스스로에게 계속 물었죠.

Sürekli kilo vermeye çalıştım.

저는 지속적으로 살을 빼려고 노력했어요.

Seni sürekli uyaran sinyaller yok

여러분은 지속적인 자극에 시달리지 않아도 되며

Ve bizler bunu sürekli duyuyoruz.

그리고 우리는 이를 지속적으로 듣고 있습니다.

Sürekli bir biçimde pozitif olmalısınız.

지속적으로 긍정적이어야 합니다.

Ve sürekli düşme tehlikesi altındayız.

우리를 무너뜨릴 끊임없는 위험에 놓여있죠.

Sabit bakışlar, sürekli olarak bana bakılması,

저를 계속해서 빤히 쳐다보고 있는 눈길

Ve sürekli hırlamasını ve ısırışını duyuyordum.

녀석이 으르렁대며 저를 물어뜯는 소리가 들렸어요

Öğretmenimin bana sürekli söylediği bir şey var

자, 제 선생님이 제게 말씀하신 것은

Ve suçluluk duygusu içinde kendime sürekli hatırlattım,

그리고 큰 죄책감을 느끼며

Bu sırada CEO’ların kazançları sürekli olarak artıyor.

그런데도 CEO는 항상 더 많이 벌어요.

Kolugoların kocaman gözleri vardır. Sürekli tehlike kollarlar.

‎날여우원숭이는 커다란 눈으로 ‎항상 위험을 살핍니다

Bu hissiyat arka planda sürekli varlığını devam ettirebilir

불만족은 특정 상황에서 계속 남아있을 수도 있고

Ama sonradan sohbette sürekli uzun çizgiler yollamaya başladı

하지만 그는 갑자기 대화창에 가로줄을 남발하기 시작했습니다.

Elli yıl boyunca, ülke sürekli bir karışıklık halindeydi.

50년 동안 터키는 끊임없이 대격변에 있었습니다

Sürekli sabırsızlıkla beklediğim bir şeyin olması için çabalarım.

저는 항상 기대할 수 있는 뭔가를 갖기 위해 노력합니다

Vücudumuzun bilgeliği. Tükürük sürekli sahip olduğumuz sıradan bir şey

우리 몸의 지혜죠 늘 지니고 있는 것이지만

Bir panelde bir transhümanistleydim, sürekli tekillik hakkında konuşup durdu.

같이 자문단에 있던 한 분이 인공지능의 '특이점'에 대해 말했죠,

Gördüğünüz gibi bu, ilerleyen ve sürekli değişen bir hastalık.

백반증은 여전히 진행 중이고 시시각각 변화중이에요.

Bu toplantılar boyunca özel bir tema sürekli mevzu bahis oldu.

이 만남들에선 계속 같은 주제가 떠올랐죠.

Sürekli tartışma yaratan bu grubun asıl derdi ilerleme fikrinin kendisi.

진보의 개념은 시끄러운 토론수업에서나 다룹니다

Kendinizi adayacak ve kendinizden emin bir şekilde sürekli ileri gideceksiniz.

전력을 다하고 언제나 긍정적으로 전진하기

Biz de bu yeni bakterilerle savaşmak için sürekli yeni ilaç geliştirmek

그래서 이들 새로운 박테리아를 무찌르기 위해

Ve bu da bu şirketlere sürekli inovasyon yapmaları için en büyük teşvik

또한 기업들이 기술 혁신의 최첨단을 달리게 해 준 하나의 정책이라고도 볼 수 있지

İkincisi de, sürekli ilerlemeye devam etmek. Canınız istemese bile emin bir şekilde ileriye gitmelisiniz.

두 번째는 언제나 계속 앞으로 나아가는 겁니다 긍정적으로 전진하는 거죠 그러고 싶지 않을 때라도요