Translation of "Verdiği" in Japanese

0.009 sec.

Examples of using "Verdiği" in a sentence and their japanese translations:

Selin verdiği hasar önemsizdi.

洪水の被害はごくわずかだった。

Annemin evlendiğimde bana verdiği budur.

これは私が結婚した時に母がくれたものです。

Babamın bana verdiği saati kaybettim.

父がくれた時計をなくした。

- Doktorun sana verdiği ilacı içmeyi unutma.
- Doktorun size verdiği ilacı içmeyi unutmayın.

医者にもらった薬を飲むのを忘れないで。

O ona verdiği sözü kesinlikle tutacaktır.

彼女はきっと彼との約束を守るだろう。

Patronumun verdiği referans her şeyi halletti.

課長からもらった推薦状が物を言った。

Bana ödünç verdiği ceketi geri aldı.

彼女は私に貸したコートを取り返した。

Onların verdiği akşam yemeği kötü pişirilmişti.

彼らが出した食事はまずかった。

Bill sık sık verdiği sözleri tutmaz.

ビルは約束を守らないことが多い。

Tom'un sana verdiği harita bu mu?

それってトムがくれた地図?

Babamın bana verdiği bu saatten memnunum.

私は父がくれたこの時計が気に入っている。

Onun okulda Fransızca dersi verdiği doğrudur.

彼女が学校でフランス語を教えているのは本当だ。

Bu giysilerin bana verdiği silüeti seviyorum.

この服のシルエットが気に入ってるの。

Tom'un bana verdiği havluyla kendimi kuruttum.

トムが取ってくれたタオルで体を拭いたよ。

Neden devlet okullarının verdiği umudu iyileştirmeyi denemiyoruz

公教育への期待を蘇らせて

Hikâyenizi taşıyan yeri kaybetmenin verdiği ızdırabı bilirsiniz.

自分の生活を保持していた場所を失う 苦しみが分かるでしょう

Bay Smith, söz verdiği hâlde henüz dönmedi.

スミス氏は約束したのにまだ現れない。

Öğrenciler öğretmenin onlara verdiği tüm bilgiyi öğrendi.

生徒たちは教師の与える知識をすべて吸収した。

Tom bile Mary'nin ona verdiği rapora bakmadı.

トムはメアリーから受け取った報告書を見ることさえもしなかった。

Benim için yapmaya söz verdiği şeyi yaptı.

彼は私にすると約束したことをした。

Jane bana Wendy'nin verdiği aynı hediyeyi verdi.

- ジェーンは私にウェンディがくれたのと同じプレゼントをくれました。
- ジェーンはウェンディと同じプレゼントをくれた。

Bu onun hepsinden çok değer verdiği çömlektir.

これは彼が最も大切にしているつぼだ。

Arkadaşının ona ödünç verdiği tüm parayı harcadı.

彼は友人が貸してくれたお金を全部使ってしまった。

Bunu doğanın verdiği güzel bir döşek gibi yapacağız.

天然のマットレスを作るんだ

İlerleme, bik fikrin yön verdiği insan çabalarının sonucu,

進歩は思想によって導かれた 人間の努力の結果です

Aşkın verdiği acı herhangi bir zevkten daha tatlıdır.

恋の苦悩は他のあらゆる喜びよりも遥かに甘美である。

Onun bana verdiği resmi nereye asacağımı merak ediyorum.

彼がくれた絵をどこに掛けたらいいかしら。

Bana bir kitap verdiği için ona teşekkür ettim.

私は彼に本を借りた礼を言った。

Benim ana dilim, annemin verdiği en güzel hediyedir.

私の母語は私の母からの最も美しい贈り物です。

Annesine kavuşmanın verdiği rahatlama... ...ve çok ihtiyaç duyduğu sütü.

‎待ちわびた母親のぬくもりだ ‎それに母乳も

Fransız Devrimi'ne verdiği ses desteği onu derin bir belaya

フランス革命への彼の声の支持は彼を深刻な

Dr. Bonnie Bassler'ın verdiği bir seminere katıldım ve o

ボニー・バスラー博士のセミナーに 出席しました

Bize 2. Dünya Savaşı'nın 1939 yılında patlak verdiği öğretildi.

我々は第二次大戦が1939年に起こったと教えられた。

Gelmek için söz verdiği halde Bay Smith henüz dönmedi.

スミスさんは彼が約束した時間を過ぎてもまだ現れなかった。

Tomoko'nun bana ödünç verdiği çizgi roman hiç ilginç değildi.

- 智子が貸してくれた漫画の本は少しも面白くなかった。
- 智子が貸してくれた漫画はちっとも面白くなかった。

Kız kardeşimin bana doğum günüm için verdiği saati kaybettim.

私は、妹が私の誕生日にくれた時計をなくした。

Profesörün bize verdiği problemi çözmeye çalıştık fakat karışık görünüyordu.

私たちは教授の示した問題を解こうと試みたが、とても面倒な問いに思えた。

Tom kapıyı açmak için Mary'nin ona verdiği anahtarı kullandı.

トムはメアリーにもらった鍵でドアを開けた。

Bebeği geri verdiği zaman ebeveyinlik ile ilgili sorular sormaya başladı.

赤ちゃんを返すと子育てについて 質問を始めました

Onun gitmesine ya da karar verdiği gibi kalmasına izin verelim.

行くのかとどまるのか彼の決めるままにさせよう。

- Grup, hükümete verdiği desteği geri çekti.
- Grup, hükümete desteğini geri çekti.

その団体は政府への支持をとりやめた。

Jeff Kim'in ona bir doğum günü hediyesi için verdiği kravatı giydi.

ジェフはキムが誕生プレゼントにあげたネクタイをつけていた。

Ben erkek kardeşime hâlâ bana geçen hafta ödünç verdiği on doları borçluyum.

- 先週弟が貸してくれた10ドル、借りたままだ。
- 先週弟に借りた10ドル、まだ返してないや。

Japonya ve Amerika Birleşik Devletleri arasındaki bir savaşın patlak verdiği Aralık 1941'de henüz doğmamıştım.

- 1941年の12月に日本とアメリカの間で戦争が勃発した時、私は生まれていなかった。
- 1941年の12月に日米間の戦争が勃発したとき、わたしはまだ生まれていなかった。

On yıl sonra, Fransızların Kurtuluş Savaşı'nda sömürgecilere verdiği desteğin bir parçası olarak, General Rochambeau'ya Amerika'da eşlik etti

10年後、彼 は独立戦争における入植者 へのフランスの支援の一環として、ロシャンボー将軍をアメリカに連れて行きました