Translation of "Yarısı" in Japanese

0.021 sec.

Examples of using "Yarısı" in a sentence and their japanese translations:

Gece yarısı uyandığınızda

真夜中に目が覚め

Öğrencilerin yarısı yok.

学生の半数は欠席している。

Öğrencilerin yarısı yoktu.

学生の半数が休んでいた。

Zaten gece yarısı.

もう夜中を過ぎた。

Kavunun yarısı yendi.

メロンが半分食べられた。

Elmanın yarısı çürümüştü.

そのりんごの半分は腐っていた。

Kavunların yarısı yenildi.

半数のメロンが食べられた。

Vakit gece yarısı.

もう真夜中だ。

Elmaların yarısı çürümüş.

- りんごの半分が腐っている。
- りんごの半数が腐っている。

Diğer yarısı ise azalmıştı.

もう半分は活動が 減少していました

Yarısı hemen gülmeye başladı,

クラスの半数は即座に笑い始め

Genç nüfusunun neredeyse yarısı

どんな国でも

Yangında kasabanın yarısı yandı.

火事で町の半分が焼け落ちた。

Kuş, kartalın yarısı kadardı.

その鳥は鷲の半分の大きさだった。

Olay gece yarısı gerçekleşti.

その事件は真夜中に起こった。

Bu elmaların yarısı çürümüş.

このりんごの半数は腐っている。

Sepetteki muzların yarısı çürümüştü.

かごの中のバナナの半分は腐っていた。

Sınıfımın yarısı köpeklerden hoşlanır.

私のクラスの生徒の半分は犬が好きです。

Ofisin yarısı izin aldı.

社員の半分が休暇を1日取った。

Parti gece yarısı bitti.

そのパーティーは真夜中に終わった。

Gece yarısı baskınlarını mükemmel zamanlıyorlar.

‎完璧な手口で ‎夜に奇襲をかける

Meksika'nın Yucatan Yarımadası'nda gece yarısı.

‎真夜中 ‎ここはメキシコの ‎ユカタン半島

Kimyasal enerjinin yaklaşık yarısı elektriğe,

化学エネルギーのおよそ半分は 電気に変わり

Dünyadaki toprakların yarısı bozulmuş sayılıyor.

今現在世界の半分の土壌が 劣化していると考えられています

Dramanın ikinci yarısı biraz sıkıcıydı.

その芝居の後半は少し退屈だった。

Parti gece yarısı sona erdi.

そのパーティーは真夜中に終わった。

Biz gece yarısı Londra'ya vardık.

私たちは真夜中にロンドンに着いた。

Onun mallarının yarısı ucuza satıldı.

彼女の商品の半分は安く売られた。

Sınıfın yarısı kahve içtiklerini söylüyor.

クラスの半数の生徒はコーヒーを飲む。

Hırsızlar gece yarısı kol gezer.

泥棒は真夜中にうろつき回る。

Büyük Set Resifi'ndeki mercanların yarısı ölmüş.

グレート・バリアリーフのサンゴ礁の 半分は死滅してしまいました

Bugün Avustralya'da liseyi bitiren öğrencilerin yarısı

オーストラリアで ハイスクールを終えた学生の半数は

Ve ayı tarafından sadece yarısı sindirilmiş.

半分しか消化されてなかった

Bu uzman addedilenlerin yarısı hatalı çıkacak.

半分の専門家らしき人々は 間違っていることになります

Fotoğraf makineniz yalnızca benimkinin yarısı büyüklüğünde.

君のカメラは私のカメラの半分の大きさしかない。

Oyunun ikinci yarısı çok heyecan vericiydi.

その試合の後半はとてもおもしろかった。

Gece yarısı sonrasına kadar sürekli konuştular.

彼らは真夜中を過ぎるまで語り続けた。

En geç gece yarısı evde olacağım.

- 遅くとも午前0時までには家に帰る。
- 遅くても深夜0時までには家に帰ります。

İtalya'nın nüfûsu, Japonya'nınkinin yaklaşık yarısı kadardır.

イタリアの人口は、日本の人口の約半分だ。

O köprü bunun yarısı kadar uzundur.

あの橋はこの橋の半分の長さである。

Benim köpeğim neredeyse boyunuzun yarısı kadar.

私の犬の大きさはあなたの犬の半分です。

Gece yarısı geldiğinde herkes soğuktan nasibini alıyor.

‎真夜中には ‎誰もが寒さに震える

Avustralya'nın Büyük Set Resifi'nde gecenin bir yarısı.

‎オーストラリアの ‎グレート・バリア・リーフ

Gece yarısı, burnuyla ziyafet bulmak için mükemmel.

‎真夜中に ごちそうを探す

Meksika Japonya'nın yarısı kadar çok insana sahiptir.

メキシコの人口は日本の人口の半分です。

Gece yarısı aperitifi olarak çabuk erişte yedim.

夜食にインスタントラーメンを食べた。

Kocasının kazandığının yarısı kadar çok para kazanır.

彼女は夫の半分のお金をかせぐ。

İş yokluğu yüzünden, personelin yarısı işten çıkartıldı.

仕事がないために職員の半数が解雇された。

Ben kocamı gece yarısı sonrasına kadar bekledim.

私は夜中過ぎまで夫を待った。

Bu, ABD'de eğitime harcanan para toplamının yarısı ediyor.

アメリカ国家が教育にかける予算の 半分にあたる額です

Ve intihar dâhil, hapishanede gerçekleşen ölümlerin neredeyse yarısı

自殺を含めた死亡事件の半数近くは

Bunun sebebi atmosfere salınımına devam ettiğimiz karbonun yarısı,

私たちが大気に排出し続けている 二酸化炭素の半分は

Gece yarısı arama yapılmayacağını bilecek kadar akıllı olmalısın.

真夜中に電話なんかしては駄目じゃないか。

O, gece yarısı dört polis memuru tarafından götürüldü.

彼は四人の警官によって深夜拉致された。

Gece yarısı niçin senin evine gitmek zorundayım anlamıyorum.

私はどうして真夜中にあなたの家に行かなくてはいけないのかわからない。

Keşke onun konuşabildiğinin yarısı kadar iyi İngilizce konuşabilsem.

彼の半分でいいから上手に英語を話せるといいのだが。

Bir orangutan. Gece yarısı ayakta ne işi var, bilinmez.

‎オランウータンだ ‎なぜ夜中に来たのかは謎だ

Soult'un kendi davranışları övülse de, taburun yarısı zayiat verdi.

、大隊の 半分 が死傷者になりましたが、ソウルト自身の行動は賞賛されました。

Biz onun ne olduğunu öğrenmeden önce Hayatın yarısı harcanmaktadır.

人生とは何であるかを知ったとき、すでに生涯の半ばは過ぎている。

Ben onun sahip olduğunun sadece yarısı kadar çok kitaba sahibim.

- 僕には彼の半分の本しかない。
- 私は彼の本の半分しか持っていない。

O zamana kadar, en iyi senaryoda, ömrümün yarısı bile geçmemiş olacak.

順調なら その時点で私は まだ人生を半分も生きていません

Diğer bir yarısı ise gücendirici bir şey söylediği için ona bağırıyor.

あと半数の生徒は アビーが 何か侮辱的な事を言ったと叫び

Gecenin bir yarısı. Düşük ışığa duyarlı kameralar çarpıcı bir görüntü yakalıyor.

‎真夜中に高感度カメラが ‎驚くべき光景をとらえた

Gece yarısı ziyafeti bu genç erkeğin daha dominant orangutanlardan kaçınma yöntemi olabilir.

‎夜中に来たのは‎― ‎強いオスとの鉢合わせを ‎避けるためかもしれない

Bir gece yarısı telefon konuşması bize hem şok hem de hoşnutsuzluk verir.

真夜中の電話には、びっくりさせられたり不愉快な思いをさせられる。

Japon halkının kişi başına düşen pirinç tüketimi yaklaşık elli yıl önce olanın yarısı.

日本人一人当たりの米の消費量は、50年前の約半分になっている。