Translation of "Kıza" in Japanese

0.004 sec.

Examples of using "Kıza" in a sentence and their japanese translations:

Şu kıza bak!

あそこにいる女性を見てごらんよ。

O, kıza gülümsedi.

彼は女の子に微笑みかけた。

Oradaki kıza bak.

あそこにいる女性を見てごらんよ。

Bu kıza kendini tanıtmalıydın.

君はその娘さんに自己紹介すべきだった。

Peter kıza âşık oldu.

ピーターはその子を恋するようになった。

O, çaktırmadan kıza baktı.

彼はその少女を盗み見た。

Biz iki kıza sahibiz.

- 私達には娘が二人います。
- 私どもには娘が2人います。

Uzun saçlı kıza bak.

髪の毛が長い少女をごらんなさい。

Güzel kıza dönüp baktı.

彼は後ろを振り返ってその美しい娘を見た。

- Alçak gönüllülük genç bir kıza yakışıyor.
- İffet genç bir kıza yakışıyor.

若い娘には慎みが似つかわしい。

Vahşi bir köpek kıza saldırdı.

どう猛な犬が女の子に飛びかかった。

Keşke kıza daha nazik davransaydım.

その少女をもっと親切に扱っておけばよかった。

İlk görüşte kıza âşık oldu.

- 彼は一目でその少女と恋に落ちた。
- 彼は、その子に一目惚れだったんだよ。

O kıza deli gibi âşık.

彼はあの娘に完全に参っている。

Ben hiçbir kıza âşık olmadım.

私は女の子に惚れたことがない。

Joe bu kıza çılgınca âşık.

ジョーはその女の子にすっかり参っている。

Şimdi şarkı söyleyen kıza bak.

今歌を歌っている少女をみなさい。

Mary küçük kıza çok bağlı.

メアリーはその少女がとても好きだ。

Joe kıza deli divane oluyor.

ジョーはその女の子にすっかり参っている。

O güzel küçük kıza bakın.

- あのかわいい少女をごらんなさい。
- あのちっちゃくてかわいい女の子を見てよ。
- あの可愛らしい女の子を見て。

Tesadüfen güzel bir kıza rastladım.

私はたまたま美しい少女と出会った。

- Ben asla bir kıza âşık olmadım.
- Ben bir kıza hiç âşık olmadım.

私は女の子に惚れたことがない。

Kıza büyükannesinin anısına Elizabeth adı verildi.

女の子はおばあさんの名を取ってエリザベスと名付けられた。

Yatak odanı paylaştığın kıza ne oldu?

君が寝室を共用していた女の子はどうなったのだろう。

Herkes yeni kıza karşı cana yakındı.

誰も新入りの女の子に親切だった。

John ile konuşan kıza Susan denir.

ジョンと話しているあの娘はスーザンという名前だ。

Onunla saatlerce oturdum ve kıza yardım ettim,

彼女と何時間も座って 彼女を手伝い

Kazada ebeveynlerini kaybetmiş kıza başsağlığı bile dileyemedim.

その事故で両親を亡くした少女に同情されずにはいられなかった。

Orada duran uzun boylu güzel kıza bak.

あそこに立っている背の高くて可愛い女の子を見てごらん。

Tom ve John aynı kıza âşık oldular.

トムとジョンは同じ女の子を好きになった。

Lütfen mavi elbise giymiş şu kıza bak.

あの青い服を着た女の子を見なさい。

Keşke o zaman kıza daha kibar davransaydım.

- あの時あの少女をもっと親切に扱ってやればよかったのに。
- あの時、あの女の子をもっと優しく扱ってあげればよかった。

- Ebeveynlerinin görüşü onun kazancını aptal bir kıza harcadığı idi!
- Ebeveynlerinin görüşü onun kazandıklarını aptal bir kıza harcamasıydı.

愚かな女の子に、彼が収入を浪費しているというのが両親の意見でした。

Acısını çekmekte olan bu kıza yardım etmek yerine...

明らかに 生きることに苦しむ この女の子を助けるどころか

Onlar Hindistanlı bir kıza ve İtalyalı bir oğlana bakıyorlardı.

彼らはインドから来た少女と、イタリアから来た少年の世話をしていた。

Jane yeni kıza hoş görünmek için tarzının dışına çıktı.

ジェーンは新しく入った女の子に親切にいろいろしてやった。

- O bana vurdu, ona değil.
- O bana vurdu, kıza değil.

彼がなぐったのは私であって彼女ではない。

Ben, utangaç genç adama güzel kıza aşkını ilan etmesini tavsiye ettim.

私はその内気な青年にその美しい少女への愛を告白するように勧めた。

Bir yabancı kıza babasının evde mi ya da ofisinde mi olup olmadığını sordu.

お父さんはご在宅かね、それとも会社かね、と見知らぬ人がその少女に尋ねた。