Translation of "Engel" in Japanese

0.006 sec.

Examples of using "Engel" in a sentence and their japanese translations:

"Hadisene, karşımdaki engel.

「障害さん かかってきなさい

Gözyaşlarıma engel olamadım.

- 涙を抑えることができなかった。
- 込み上げてくる涙を抑えることができなかった。

Belki de bir engel.

これも障壁かもしれません

Birçok engel olsa da

プロジェリアによって もたらされたものが多いですが

Bu buzla temasıma engel oluyor

これで氷は避けられる

Teknolojik medeniyetin gelişimi üçüncü engel.

技術面での文明の発展が 3つ目の障壁です

Sokucu denizşakayıkları engel teşkil ediyor.

‎イソギンチャクが ‎行く手を阻む

Kızının dışarı çıkmasına engel olamadı.

彼女は娘が外出するのを止める事が出来なかった。

Kimse oraya gitmeme engel olamaz.

私はそこに行く。誰も私を止められない。

- Ağlamama engel olamadım.
- Gözyaşlarımı tutamadım.

私は泣かずにいられなかった。

- Onu durdurmayın.
- Ona engel olma.

彼をとめるな。

Gelişiminde başlıca engel olduğunu fark ettim.

神経可塑性のパターンに 個人差が大きいということです

İlerlememize engel olan şeyler eninde sonunda kaldırıldı.

われわれの前進を妨げる障害がやっと取り除かれた。

Teknik bilgisinin olmayışı terfi etmesine engel oldu.

彼の専門的知識の欠陥が昇進を妨げた。

, İngiltere ile yolsuzluğa ve yasadışı ticarete engel oldu.

、汚職と英国との違法取引を取り締まりました。

Onların yanında olmamıza engel olan hiçbir şey yok.

互いのために寄り添うことは そう大した負担にはなりません

Yağmur, çocukların okul bahçesinde beyzbol oynamalarına engel oldu.

雨のため、少年たちはグランドで野球ができなかった。

Sadece bunu siz ve gerçekliğin arasındaki bir engel yapmayın.

ただ それがあなたと現実の間の 障害にならないようにしてください

Ki bu da daha çok risk almalarına engel oldu.

更にリスクを冒す行動が 抑制されます

Gerçekten ileri bir medeniyetin gelişimi için ortaya engel koyuyor.

障壁を作り出しているからです

Yumurtalarını bıraktıktan sonra onları yakalayarak... ...çoğalmalarına pek engel olmazlar.

‎卵を放った後に ‎捕獲することで‎― ‎数が減らないように配慮する

Omuza kadar boyları iki metre olduğundan... ...pek engel tanımazlar.

‎肩まで2メートルもある ‎侵入は簡単だ

İklim bozukluğu ile baş etmenin önündeki en büyük engel

気候変動対策の一番大きな障害は

O ortamla aranda hiçbir engel bulunmaması çok yardımcı oluyor.

‎できるだけ ‎じかに触れたほうがいい

Yüksek tarifeler uluslararası ticaret için bir engel haline gelmiştir.

高い関税が国際貿易の障害となっている。

Yeni bir aile içinse gece farklı bir engel teşkil ediyor.

‎幼子を抱えた家族には ‎夜は別の試練を課す

- Fırtına beni ayrılmaktan alıkoydu.
- Fırtına benim yola çıkmama engel oldu.

嵐のため出発できなかった。

Ancak savaşta ne onların hatlarını kıramadı ne de deniz yoluyla kaçmalarına engel oldu.

しかし、戦闘では、彼は彼らの境界線を破ることも、海からの脱出を防ぐこともできませんでした。