Translation of "Birbirlerine" in Japanese

0.005 sec.

Examples of using "Birbirlerine" in a sentence and their japanese translations:

Kızlar birbirlerine bakıyorlar.

女の子はお互いに向き合っている。

İkizler birbirlerine benziyorlar.

その双子は実に良く似ている。

Onlar birbirlerine akrabalar.

彼らは互いに親類関係にある。

Onlar birbirlerine hayrandır.

彼らは互いに賞賛し合っている。

Onlar birbirlerine baktılar.

- 彼らは互いに顔を見合わせた。
- 彼らはお互いをながめた。
- 彼らはおたがいに顔を見あわせた。

Birbirlerine sıkıca sarıldılar.

彼らは固く抱き合った。

Birbirlerine âşık olacaklar.

彼らはお互いに恋をするようになるでしょう。

Onlar birbirlerine gülümsediler.

彼らはお互いに微笑んだ。

Birbirlerine hediyeler verirler.

彼らはお互いに贈り物をする。

Onlar birbirlerine sarıldı.

彼らは互いに抱きしめ合いました。

Onlar birbirlerine gülümsedi.

- 彼らはお互いに微笑みかけた。
- 彼らは互いに微笑みあった。
- 彼らは微笑みを交わした。

Küçük aileler birbirlerine yaklaşır.

‎他の家族も集まってきた

Kız kardeşler birbirlerine benziyorlar.

その姉妹は似ています。

Birbirlerine dostluk bağıyla bağlılar.

友情が彼らを結びつけた。

Arkadaş birbirlerine yardımcı olmalıdır.

- 友人は助け合わなければいけない。
- 友達なら助け合わなきゃ。

Onlar birbirlerine yardım ettiler.

彼らはお互いに助け合いました。

Son sesleriyle birbirlerine küfrediyorlardı.

彼らは声の限りに罵りあった。

Birbirlerine âşık gibi görünüyorlar.

- あの二人はどうもできているらしい。
- あの二人はどうもお互いに好きみたいだ。

. Paris'te tanıştıklarında birbirlerine ısındılar; Napolyon

は、彼の「調停者法」をスイスに課す という繊細な 任務を

Bütün kızlar birbirlerine yardım ettiler.

女の子達はみんなお互いに助け合った。

Üç komşu birbirlerine yardımcı oldular.

3人の隣人はお互いに助け合った。

Onların birbirlerine âşık olduğunu biliyorum.

- 彼らが互いに愛し合っているのを僕は知っている。
- 彼らが愛し合っているのを僕は知っている。
- 彼らがお互いに愛し合っているのを僕は知っている。

Aile üyeleri birbirlerine karşı rekabet etmemelidir.

家族の中ではお互いに競争すべきではない。

Adam ve karısı birbirlerine yardım etti.

その男と妻は互いに助け合った。

Onlar kısa sürede birbirlerine oldukça alıştılar.

- 彼らはお互いにすぐなじんだ。
- 彼らはお互いすぐになじんだ。

Erkekler ve kadınlar birbirlerine saygı duymalıdır.

男女はお互いに尊敬しあわなければならない。

Onlar bir zamanlar birbirlerine yardım etmişlerdi.

彼らはかつてはお互いに助け合っていました。

Tom ve Mary birbirlerine bağırmaya başladılar.

トムとメアリーは怒鳴り合い始めた。

Tom ve Mary birbirlerine bakıp güldüler.

トムとメアリーは顔を見合わせて笑った。

Üç erkek kardeş birbirlerine yardım etmeliler.

三人の兄弟はお互いに助け合わねばならない。

Sebep ve sonuç birbirlerine tepki yaparlar.

原因と結果はお互い作用し合う。

Bu iki erkek kardeş birbirlerine benzerler.

この二人の兄弟は互いに似ている。

- Kocalar ve karılar yaşadıkları sürece birbirlerine yardım etmeli.
- Eşler yaşadıkları sürece birbirlerine yardım etmeli.

夫婦は生涯助け合うべきです。

Ahtapotlar kavgaya başlamak için birbirlerine doğru yaklaştıklarında,

タコ同士が近づいて 戦いを始めるときは

Tom ve Mary sürekli birbirlerine hakaret eder.

トムとメアリーはいつも悪口を言い合っている。

Okul festivalini başarılı yapmak için birbirlerine yardımcı oldular.

学園祭を成功させるために彼らは互いに助け合った。

Onlar birbirlerine karşı üstünlük sağlamak için çok uğraştılar.

彼らは互いに出し抜こうと懸命だった。

O öldükten sonra oğullarının birbirlerine yardım etmelerini söyledi.

彼は息子達に、自分の死後もお互いに助け合うようにといった。

Geleneksel olarak bir nisanda insanlar birbirlerine şakalar yaparlar.

伝統的に、人々は4月1日にいたずらをする。

Tom ve Mary ilk görüşte birbirlerine âşık oldular.

トムとメアリーは一目惚れ同士なんだ。

Tom ile Mary çırılçıplak bir şekilde birbirlerine sarılıyorlar.

トムとメアリーは生まれたままの姿で抱き合っている。

Genç çift çok kısa sürede birbirlerine âşık oldu.

若い二人はすぐに愛し合うようになった。

Arkadaşlar birbirlerine yardım ederler. Sadece neyin yanlış olduğunu bana bildirin.

困っているときはお互い様だろ。何があったか言ってみろよ。

Meşe ağacının gölgesinde, Tom ve Mary bütün gün boyunca birbirlerine haiku okudu.

トムとメアリーは昼の間じゅう樫の木陰で俳句を詠み交わしていた。

İki erkek kardeş birbirlerine o kadar çok benziyorlar ki onları birbirlerinden zorlukla ayırt edebiliyorum.

そのふたりの兄弟は互いによく似ているので、私にはその区別がなかなかできない。

Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.

すべての人間は、生まれながらにして自由であり、かつ、尊厳と権利とについて平等である。人間は、理性と良心とを授けられており、互いに同胞の精神をもって行動しなければならない。

- Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler.
- Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve kardeşlik ruhu içinde birbirlerine karşı hareket etmelidirler.

すべての人間は、生まれながらにして自由であり、かつ、尊厳と権利とについて平等である。人間は、理性と良心とを授けられており、互いに同胞の精神をもって行動しなければならない。

Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler.

すべての人間は、生まれながらにして自由であり、かつ、尊厳と権利とについて平等である。人間は、理性と良心とを授けられており、互いに同胞の精神をもって行動しなければならない。