Translation of "Başkanı" in Japanese

0.007 sec.

Examples of using "Başkanı" in a sentence and their japanese translations:

AFA Başkanı.

就任演説で述べたものです

Komitenin başkanı seçildi.

彼は委員会の議長に選ばれた。

Toplantının başkanı hasta oldu.

会議の議長が病気になった。

O, belediye başkanı seçildi.

- 彼は市長に選出された。
- 彼は市長に選ばれた。

Tekrar belediye başkanı seçildi.

彼は市長に再選された。

Devlet başkanı köleliği kaldırdı.

大統領は奴隷制度を廃止した。

O, komitenin başkanı seçildi.

彼女はその委員会の議長に選ばれた。

- Belediye başkanı genele hitap etti.
- Belediye başkanı halka hitap etti.

市長は大衆を前に演説をした。

- O, nihayet IBM'in başkanı oldu.
- O, sonunda IBM'in başkanı oldu.

彼はついにIBMの社長になった。

Sınıf başkanı olmak çok önemliydi.

クラスの監視係は重要な役割です

Sınıf başkanı olmayı çok istiyordum.

私はすごくクラス監視係になりたくて

Biz onu belediye başkanı seçtik.

我々は彼を市長に選んだ。

Mike toplantının başkanı gibi davrandı.

マイクは会議で議長として振舞った。

Evet, şirket başkanı ile konuştum.

はい、社長さんと話しました。

Onu bir kulübün başkanı yaptılar.

彼らは彼をクラブの会長にした。

Onlar John'ı komite başkanı yaptı.

彼らはジョンを委員長にした。

O, Bay Brown, komitenin başkanı.

彼が、委員会の議長であるブラウン氏です。

Kimin USA'nın başkanı seçileceğini düşünüyorsun?

誰が合衆国の大統領に選ばれると思いますか。

Onlar onu ABD Başkanı seçtiler.

人々は彼をアメリカ合衆国の大統領に選んだ。

Bu devlet başkanı anılarını yazdı.

大統領は自分の回想記を書き留めました。

Belediye Başkanı şimdi müsait değil.

今は市長には会えません。

O, belediye başkanı ile tokalaştı.

彼は市長さんと握手をした。

O, belediye başkanı ile tanışıktır.

彼は市長と知り合いです。

Kulübün başkanı olmaya davet edildi.

彼はクラブの会長になるように要請された。

Belediye başkanı kent işlerini yönetir.

市長は市政を司る。

Devlet başkanı olarak göreve başladı.

彼は大統領に就任した。

O, şehrin belediye başkanı seçildi.

彼はその市の市長に選ばれた。

Biz onu toplantının başkanı seçtik.

私たちは彼をその会の議長に選んだ。

Belediye başkanı isteğimizi kabul etti.

市長は私達の願いを聞き入れてくれた。

Şirketin başkanı bir sonuca vardı.

会長は結論を下した。

Genelkurmay başkanı veya 'büyük jenéral' rolü

が正式に確認されました。

Yeni genelkurmay başkanı olarak Soult'u seçmekti.

として、ソウルトを彼の新しい 参謀長 として選ぶことでした

Şirketin Başkanı Devlet Bakanına rüşvet verdi.

社長は大臣にそでの下を使った。

Onun desteğiyle o, belediye başkanı seçilebilirdi.

もし彼の後押しがあったならば、彼女は市長に選ばれていただろう。

Fransa devlet başkanı, Okinava'yı ziyaret etti.

- フランス大統領は沖縄を訪問した。
- フランスの大統領が沖縄を訪問した。

Amerika Birleşik Devletleri'nin Başkanı şimdi Japonya'da .

米国大統領は今来日中です。

Kendisini belediye başkanı olarak seçtirmeyi başardı.

彼女は市長選挙に成功した。

O her zaman sınıfın başkanı olmuştur.

彼はクラスでずっと一番だ。

O, belediye başkanı olarak görev yaptı.

彼は市長を務めた。

Bay Smith şimdi bu şirketin başkanı.

スミス氏が、今、この会社の社長です。

Belediye başkanı geçit töreninin başında yürüdü.

市長は行列の先頭に立って歩いた。

Belediye başkanı yakında istifa kararını açıklayacak.

市長は近く辞意を表明するだろう。

ABD Başkanı, ulusal bir seçimle seçilir.

合衆国大統領は国民投票によって選ばれる。

Benim belediye başkanı seçilmem şaşırtıcı değildir.

私が市長に選ばれたのは驚くべきことではない。

Kalabalık, başkanı uğurlamak için havaalanında toplandı.

群集が大統領を見送りに空港に群がった。

Clint Eastwood, Carmel belediye başkanı seçildi.

クリント・イーストウッドはカーメルの市長に選ばれた。

Belediye başkanı ona şehrin anahtarını sundu.

市長は彼に市の鍵を贈った。

Belediye başkanı ve eşi misafirler arasındaydı.

招待客の中には市長とその夫人がいた。

O, şirketin başkanı olarak babasının yerine geçti.

彼はその会社の社長として父親の後を継いだ。

Bütün şehir hayrete düştü, belediye başkanı tutuklandı.

町中の人々がびっくりしたことには、市長が逮捕された。

Onu büyük bir çoğunlukla belediye başkanı seçtiler.

彼らは大差をつけて彼を市長に選んだ。

Belediye başkanı büyük bir kitleye hitap etti.

市長は大聴衆を前に演説した。

Yöneticilerden bazısı onun şirketin başkanı olmasından yakındı.

マネージャーの中には彼が社長になったことについてぶつぶついうのがいた。

Rütbesinden sıyrıldı ve İtalya Ordusu Genelkurmay Başkanı olduğu

彼は階級を剥奪され、1795年 にイタリア陸軍参謀総長になる

Belediye başkanı, vergi gelirlerindeki azalmanın araştırılması gerektiğini düşündü.

市長は税収入の落ち込みについて調査すべきだと思った。

Belediye başkanı onun şehre yaptığı hizmetleri kabul etti.

市長は市に対する彼女の貢献に感謝した。

Bay Suzuki, eski bir Başbakan, komitenin başkanı olacak.

元総理大臣の鈴木氏が、委員会の議長になるだろう。

Onun şirketin başkanı olmasından yakınan bazı yöneticiler vardı.

マネージャーの中には彼が社長になったことについてぶつぶついうのがいた。

Seninle tanıştırdığım şirket başkanı, seni tekrar görmek istiyor.

あなたに紹介した会社の社長が、またあなたに会いたいといっています。

Reagan 1981 yılında Amerika Birleşik Devletlerinin başkanı oldu.

レーガンは1981年に合衆国の大統領になった。

- Büyük olasılıkla, devlet başkanı bir dönem daha görev yapacak.
- Büyük olasılıkla, devlet başkanı ikinci bir dönem hizmet edecek.

大統領はほぼ間違いなく2期目を務めるだろうね。

Kâr amacı gütmeyen dini bir kuruluşun yönetim kurulu başkanı,

私はキリスト教の ある大きなNPOのCEOでした

Rochambeau, Lafayette ve Luckner'da Genelkurmay Başkanı olarak görev yaptı.

ロシャンボー、ラファイエット、およびラックナーの参謀長を務めました。

Fransa'nın başbakanı olan Bakanlar Kurulu Başkanı olarak görev yaptı.

3回 務め、事実上フランスの首相となりました。

Belediye başkanı şehir parasını kendi kullanımı için tahsis etti.

その市長は市の金を横領した。

Bay Kennedy, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı olarak göreve başladı.

ケネディー氏は合衆国大統領として就任した。

Ve en yüksek puanı alan kişinin sınıf başkanı olacağını söyledi.

最高点を取った人が クラスの監視係になると

Geçen Cuma seninle tanıştırdığım şirket başkanı seni tekrar görmek istiyor.

私が先週の金曜日あなたに紹介した会社の社長がまたあなたに会いたいといっています。

Emirlerini eyleme dönüştürmekten sorumlu olan personel bölümünü bir Genelkurmay Başkanı yönetti ;

命令を実行に移す 責任があるスタッフセクションを率いました 。

Biz şirket başkanı ile konuşmak istedik, ama o bizimle konuşmayı reddetti.

われわれは会社の社長に話をしたかったが、社長は話す事を断った。

Amerika Birleşik Devletleri'nin 16. başkanı Abraham Lincoln, Kentucky'de bir kulübede doğdu.

合衆国の第16代大統領であるアブラハム・リンカーンは、ケンタッキー州の丸太小屋で生まれた。

Berthier, kıskançlıkları ve kinleri ile de ünlüydü: Ney'in yetenekli genelkurmay başkanı Jomini'ye

ベルティエはまた、彼の嫉妬と恨みで悪名高い 。ネイの才能ある参謀長であるジョミニ

General Brune'de, ardından İsviçre'de Masséna'da oldukça etkili bir genelkurmay başkanı olarak görev yaptı

彼はその後、ブルーン将軍、次に スイスの マセナ で 非常に効果的な参謀長を務めました

Soult, önce genelkurmay başkanı olarak görev yapan Lefebvre'den (gelecekteki Mareşal) çok şey öğrendi

。 ソウルトはルフェーブル(将来の仲間の元帥)から多くのことを学び、最初 は参謀

Genelkurmay başkanı olarak her zamanki rolüne geri dönen Berthier, olağanüstü yeteneklerini bir kez daha kanıtladı

参謀長としての彼の通常の役割に戻って、ベルティエはもう一度彼の並外れた才能を証明し

On sekizinci yüzyılın sonlarında, Amerikalı için bir pasaport genellikle Amerika Birleşik Devletleri Başkanı tarafından imzalanırdı.

18世紀の後半には、アメリカ人のパスポートは通常、合衆国大統領によって署名されていた。

Ikeda birkaç aptalca hata yaptı ve bu yüzden ona bölüm başkanı tarafından ağzının payı verildi.

池田君はばかげた間違いをいくつかやったので、課長に叱責されました。

Napolyon'un genelkurmay başkanı Mareşal Berthier ve hatta belki de İmparatorun kendisi de dahil olmak üzere , onun bir veya iki kazık attığını görmeye hevesliydi .

、多くの人が彼が1つか2つのペグを降ろすのを見た がっていました。

- Partinin lideri ünlü bir bilim adamıdır.
- Partinin başkanı ünlü bir bilimcidir.
- Parti lideri ünlü bir bilim insanıdır.
- Partinin lideri tanınmış bir bilim insanıdır.

一行のリーダーは有名な科学者です。