Translation of "Şüphe" in Japanese

0.006 sec.

Examples of using "Şüphe" in a sentence and their japanese translations:

Şüphe yoktur.

絶対確実だ。

Ondan şüphe edilemez.

彼は明らかに潔白である。

Bazen zekandan şüphe ediyorum.

ときどき君の知性を疑ってしまうよ。

Mutlu olduklarına şüphe yok.

彼らは幸せにちがいない。

Sözümü tutacağımdan şüphe ediyor.

彼は私が約束を守るか疑っている。

Onun davranışı şüphe üzerinedir.

彼の行動には疑う余地がない(ほど立派だ)。

Onun öldürüldüğünden şüphe yok.

彼が殺されたことは疑いの余地は無い。

Hikayenin doğruluğundan şüphe etti.

彼は彼女の話が本当かどうか疑った。

Onun dürüstlüğü şüphe götürmez.

彼が正直であることは疑いもない。

Onun dürüstlüğünden şüphe edilemez.

彼が正直なのは疑いのないことだ。

Biz başkalarından şüphe ettikçe, onlar bizden daha çok şüphe edecektir.

われわれが他人を疑えば疑うほど、他人もわれわれを疑うであろう。

Her zaman sözümden şüphe ediyorsun.

君はいつも私の言う事を疑っている。

Dürüstlüğünden bir an şüphe etmem.

- 君の正直なのを決して疑いはしない。
- 君が誠実なのは疑う余地もないよ。

Elbette o yeterince şüphe uyandırdı.

案の定、彼は疑念を抱いていた。

O konuda hiç şüphe yok.

その点はまちがいっこない。

Avukat onun masumiyetinden şüphe etti.

- 弁護士は彼の無実に疑問を持った。
- 弁護士は彼の無罪に疑問を持った。

Onun bencil olduğuna şüphe yok.

彼は利己的に違いない。

Onun dürüst olduğuna şüphe yok.

彼が正直であることに疑いはない。

Sözümü tutup tutmayacağımdan şüphe ediyor.

彼は私が約束を守るか疑っている。

Şüphe yok ki evren sonsuz.

宇宙が無限であるということに疑いの余地はない。

Onun hikayesinin gerçekliğinden şüphe ediyorum.

私は彼の話が本当ではないと思う。

Hiç şüphe yok: evren sonsuzdur.

宇宙が無限であるということに疑いの余地はない。

Ben onun hikayesinden şüphe duyuyorum.

私は彼の話を疑っている。

Onun yeteneği hakkında şüphe yok.

彼が才能ある事は疑い無い。

Mimari muhteşemdir, buna hiç şüphe yok.

建築は本当に素晴らしいものです それは間違いありません

Artık... şüphe kalmadı. Karanlık, fırsat yaratır.

‎だが それは間違いだった ‎闇は味方になるが‎―

Mahkemesinin sonucu hiçbir zaman şüphe uyandırmadı.

疑う余地がありませんでした。

Yangının nedeni hakkında çok şüphe yoktur.

火事の原因はだいたいわかっている。

Bunun gerçek olup olmadığından şüphe ediyorum.

- わたしはそれの真意を疑う。
- それが真実かどうか疑問に思う。

Söylediklerim hakkında hala şüphe içinde misin?

ぼくのことばをまだ疑っているんですか。

Onun hakkında şüphe yok gibi görünüyor.

それについては疑いはないようだ。

Ondan şüphe etmek hiç aklıma gelmedi.

彼を疑うなんて私には思いもよらなかった。

Onun masum olduğuna hiç şüphe yok.

- 彼は無罪にちがいない。
- 彼が無実であることは間違いない。

Onun dürüst olup olmadığından şüphe ediyorum.

彼は正直かどうか疑っている。

Onun işi yapma yeteneğinden şüphe ediyorum.

彼にはその仕事をする力はないと思う。

Onun zamanında gelip gelmeyeceğinden şüphe ediyorum.

彼が時間どおりに来るかどうかは私は怪しいと思う。

Onun ifadesinin doğruluğundan şüphe etmeye başladım.

私は彼の陳述の正確さを疑い始めた。

İnsanların barışı savaşa tercih ettiklerinden şüphe yok.

人々が戦争より平和を好むのは明らかだ。

Her şeyden şüphe duyarım, kendi şüphelerimden bile.

私は何でも疑う。自分自身の疑念すら疑う。

Onun sözlerini şüphe ile karşılaşan iyi olur.

彼の話は割り引いて聞いた方がいい。

- Şüpheye yer yok.
- Şüphe için yer yok.

- 疑問の余地がない。
- 疑う余地はない。
- 疑いの余地はない。

Hatta iklim biliminin kendisinden şüphe etmek bile isteyebilirim.

気候科学そのものを 疑うことだってできます

Bir kadının kendinden şüphe etme eğilimini çok iyi anlıyorum.

女性が 自分の意見に自信がない 傾向にある理由が分かりました

Ve bu tamamen duyulmamış ve şüphe uyandırmayan markaların amacı,

大量の偽造品が入った コンテナ便の輸送に

Gerçek bilim bize şüphe etmeyi ve cahillikten kaçınmayı öğretir.

真の科学は我々に疑うことを、そして無知を断つことを教える。

Onun bu yaz İngiltere'yi ziyaret edeceğinden hiç şüphe yok.

彼女はこの夏イギリスを訪問するにちがいない。

- Hiç şüphesiz sınavı geçebileceksin.
- Sınavı geçebileceğinden hiç şüphe yok.

あなたはたぶん試験に合格することができるでしょう。

Onun yetenekli bir sanatçı olduğundan şüphe etmeye yer yok.

彼が才能のある芸術家であるということには疑いの余地がない。

Onun başarıya ulaşıp ulaşmayacağına gelince çok az şüphe var.

彼が成功するかどうかについてはほとんど疑いはない。

Bu da tüm Amerikan yargı sisteminin güvenilirliği hakkında şüphe uyandırıyor.

アメリカの司法制度全体の 正当性が疑われる事態です

DB: Tahmin edeceğin üzere buna karşı büyük bir şüphe var

デイビッド:そうですね 想像通り 懐疑的な考えもありますが

Hiç şüphe yok ki İngilizce dünyada en çok konuşulan dildir.

英語が世界中で一番広く話されているということは否定できない。

Tom'un güzel şekilde Fransızcayı nasıl konuşacağına eğilimli olduğundan şüphe ediyorum.

トムはいつまでたってもまともにフランス語喋れるようにはならないんじゃないかな。

- Artık şüphe için herhangi bir yer yok.
- Artık şüpheye yer yok.

もはや疑いの余地はない。

Güzel koku göz önüne alındığında, öğle yemeğinin hazır olduğundan şüphe yok.

とても良い匂いがしているので、昼ご飯ができているに違いないよ。

Kendini savunmak başka birini savunmaktan daha zordur. Şüphe edenler avukatlarına bakabilirler.

他人を弁護するよりも自己を弁護するのは困難である。疑うものは弁護士を見よ。

- Başka bir deyişle, sağduyudan şüphe etmelisin.
- Diğer bir deyişle, sağduyudan şüphelenmelisin.

つまり常識を疑えということだ。

- Bugün okula gelip gelmeyeceğinden şüphe ediyorum.
- Onun bugün okula geleceğini pek sanmıyorum.

彼は今日学校にくるかどうか疑問だ。

Birinin beş dilden daha fazlasını akıcı olarak konuştuğunu iddia ettiğini duyduğumda şüphe ederim.

私は、5つ以上の言語を流暢に話せるという主張には、疑いを持ちます。