Translation of "Yaşarlar" in Italian

0.015 sec.

Examples of using "Yaşarlar" in a sentence and their italian translations:

- Su aygırları Afrika'da yaşarlar.
- Hipopotamlar Afrika'da yaşarlar.

Gli ippopotami vivono in Africa.

Onlar ayrı yaşarlar.

- Vivono separati.
- Vivono separate.
- Abitano separati.
- Abitano separate.

Elfler ormanda yaşarlar.

- Gli elfi vivono nella foresta.
- Gli elfi abitano nella foresta.

Onlar Helsinki, Finlandiya'da yaşarlar.

- Vivono a Helsinki, in Finlandia.
- Loro vivono a Helsinki, in Finlandia.
- Abitano a Helsinki, in Finlandia.
- Loro abitano a Helsinki, in Finlandia.

Kelebekler üç gün yaşarlar.

Le farfalle vivono per tre giorni.

Vahşi hayvanlar ormanda yaşarlar.

Gli animali selvatici vivono nella giungla.

Onlar sahile yakın yaşarlar.

- Vivono vicino alla spiaggia.
- Loro vivono vicino alla spiaggia.

Suaygırları su altında yaşarlar.

Gli ippopotami vivono in acqua.

Dev pandalar sadece Çin'de yaşarlar.

- Il panda gigante vive solo in Cina.
- Il panda gigante vive soltanto in Cina.
- Il panda gigante vive solamente in Cina.
- I panda giganti vivono solo in Cina.
- I panda giganti vivono soltanto in Cina.
- I panda giganti vivono solamente in Cina.

Filler Asya ve Afrika'da yaşarlar.

Gli elefanti vivono in Asia e in Africa.

Japonlar doğayla uyum içinde yaşarlar.

I giapponesi vivono in armonia con la natura.

Arkadaşlarım benimle aynı evde yaşarlar.

- I miei amici vivono nella mia stessa casa.
- I miei amici abitano nella mia stessa casa.
- Le mie amiche vivono nella mia stessa casa.
- Le mie amiche abitano nella mia stessa casa.

Ama aslında tarantulalar yerin altında yaşarlar.

ma in realtà le tarantole si annidano sottoterra.

- Genel olarak, kadınlar erkeklerden daha uzun yaşarlar.
- Genel olarak konuşulursa, kadınlar erkeklerden daha uzun yaşarlar.

- In generale, le donne vivono più a lungo degli uomini.
- Generalmente, le donne vivono più a lungo degli uomini.

Bu köyün insanları doğayla uyum içinde yaşarlar.

- Le persone di questo villaggio vivono in armonia con la natura.
- La gente di questo villaggio vive in armonia con la natura.

Kim gençken çalışmaya başlarsa, yaşlandıklarında cömertçe yaşarlar.

Chi comincia a lavorare in gioventù arriva a vivere generosamente quando è più anziano.

Bir topluluk hâlinde ağaçlarda ve avcılardan uzakta yaşarlar.

è vivere in comunità sui rami, lontano dai predatori.

Sürüler hâlinde avlanır ve yaşarlar. Çok tehlikeli rakiplerdir.

Cacciano in branco, vivono in branco, e sono avversari temibili.

Kadınlar genellikle erkeklerin yaşadığından 10 yıl daha uzun yaşarlar.

Le donne di solito vivono dieci anni più a lungo degli uomini.

- Penguenler Kuzey Kutbu'nda mı yaşar?
- Penguenler Kuzey Kutbu'nda mı yaşarlar?

I pinguini vivono al Polo Nord?

- Birçok ünlü sanatçılar New York'ta yaşarlar.
- Birçok ünlü sanatçı New York'ta yaşıyor.

Molti artisti famosi vivono a New York.

Derin su balıkları asla ışığı görmezler ve bütün hayatlarını yukarıdan gelen artıklarla yaşarlar.

I pesci abissali non vedono mai la luce e vivono tutta la loro vita di quello che cade dall'alto.

- Karılar genellikle kocalardan daha uzun yaşarlar.
- Kadınlar genellikle kocalarından daha uzun yaşar.
- Kadınların ömrü genellikle eşlerinden uzun olur.

- Solitamente le mogli sopravvivono ai mariti.
- Di solito le mogli sopravvivono ai mariti.