Translation of "Düşmanı" in Italian

0.009 sec.

Examples of using "Düşmanı" in a sentence and their italian translations:

Biz düşmanı yendik.

- Abbiamo sconfitto il nemico.
- Noi abbiamo sconfitto il nemico.
- Sconfiggemmo il nemico.
- Noi sconfiggemmo il nemico.

Düşmanımın düşmanı dostumdur.

I nemici dei miei nemici sono miei amici.

Düşmanı hafife aldık.

- Abbiamo sottovalutato il nemico.
- Sottovalutammo il nemico.

Hiç düşmanı yok.

- Non ha alcun nemico.
- Lui non ha alcun nemico.
- Non ha nemici.
- Lui non ha nemici.

Tom yabancı düşmanı.

- Tom è xenofobo.
- Tom è xenofobico.

Mahremiyet, güvenliğin düşmanı değil.

La privacy non è il nemico della sicurezza.

Onlar düşmanı pusuya düşürdü.

Loro hanno teso un'imboscata al nemico.

O bir eşcinsel düşmanı.

- È un omofobo.
- Lui è omofobo.
- Lui è un omofobo.
- È omofobo.

Ben kimsenin düşmanı değilim.

- Sono il nemico di nessuno.
- Io sono il nemico di nessuno.
- Sono la nemica di nessuno.
- Io sono la nemica di nessuno.

Tom'un çok düşmanı var.

Tom ha molti nemici.

Tom'un birçok düşmanı var.

Tom ha molti nemici.

Tom'un hiç düşmanı yok.

- Tom non ha nemici.
- Tom non ha alcun nemico.

Tom'un hiç düşmanı olmadı.

Tom non ha mai avuto un nemico.

En sevdiğiniz sualtı düşmanı nedir?

- Qual è il tuo nemico subacqueo preferito?
- Qual è il suo nemico subacqueo preferito?
- Qual è il vostro nemico subacqueo preferito?

Onun hiç düşmanı var mıydı?

Aveva dei nemici?

Düşmanı yenmek için birleşmemiz gerekir.

- Abbiamo bisogno di unire le forze per sconfiggere il nemico.
- Noi abbiamo bisogno di unire le forze per sconfiggere il nemico.

Tom, kendisinin en kötü düşmanı.

Tom è il suo stesso peggior nemico.

Tom'un çok fazla düşmanı var.

Tom ha troppi nemici.

Tom onun düşmanı olduğumu düşünüyor.

Tom pensa che io sia suo nemico.

Bence kendine güvenmek ikna etmenin düşmanı.

Per me, la sicurezza in sé stessi è nemica della persuasione.

Tom'un herhangi bir düşmanı var mıydı?

Tom aveva dei nemici?

Politik dünyada pek çok düşmanı var.

- Ha molti nemici nel mondo della politica.
- Lui ha molti nemici nel mondo della politica.

Tom, onun kendi en büyük düşmanı.

Tom è il suo più grande nemico.

çünkü düşmanı dosttan ayırmanın tek yolu buydu.

perché era l'unico modo per capire chi era amico e chi no.

Onlar düşmanı şaşkına çevirecek bir plan kurdular.

Escogitarono un piano per sorprendere il nemico.

Onun politik dünyada bir sürü düşmanı var.

- Ha molti nemici nel mondo della politica.
- Lei ha molti nemici nel mondo della politica.

Soult, düşmanı kafasını karıştıran bir yandan saldırı başlattı.

Soult lanciò un attacco di fianco che gettò il nemico in confusione.

Bu otçul, herhangi bir düşmanı boynuzlayarak ve çiğneyerek öldürebilen

questo erbivoro diventa uno degli animali più pericolosi al mondo

Ortak düşmanı yenmek için birlikte dövüşmek zorunda olduklarını biliyorlardı.

Sapevano di dover combattere insieme per sconfiggere il nemico comune.

- Tom düşmanı olduğumu düşünüyor.
- Tom ona düşman olduğumu sanıyor.

- Tom pensa che io sia suo nemico.
- Tom pensa che io sia sua nemica.

Roma'nın yeminli düşmanı olan Hannibal'in harekete geçmesi çok uzun sürmedi.

Un nemico giurato di Roma, non ci volle molto prima che Annibale agisse.

Tom'un bana dediği gibi Esperanto'nun iki düşmanı var, bilgisizlik ve ön yargı.

Come mi ha detto Tom, l'esperanto ha due nemici, l'ignoranza e il pregiudizio.