Translation of "Yanı" in Hungarian

0.004 sec.

Examples of using "Yanı" in a sentence and their hungarian translations:

Ve aile yanı bakımı desteklemek.

és támogatjuk a családon belüli gondozásukat.

Onun özel bir yanı var.

Van benne valami különleges.

Orada, asistanlarımızı görünmez yapmanın yanı sıra

ahol nemcsak asszisztenseket tüntetünk el,

Yönlendirmenin işleri basitleştiren bir yanı var.

arra irányítja a figyelmünket, ami tényleg számít.

İngilizcenin yanı sıra, Almanca da konuşur.

Az angolon kívül, németül is beszél.

İngilizcenin yanı sıra Tay dili de konuşabiliyor.

Thai nyelven valamint angolul is beszél.

O, İngilizcenin yanı sıra matematik de öğretir.

Ő tanítja mind a számtant, mind pedig az angolt is.

Öğretmenimiz İngilizcenin yanı sıra Fransızca da konuşur.

A tanárunk franciául és angolul is beszél.

Chobani’nin en önemli yanı benim için şu oldu:

Számomra a Chobaniban az a legjobb,

Sigara içmesinin yanı sıra babam içki de kullanır.

- Apám nem csupán dohányzik, hanem iszik is.
- Apám nem csak cigizik, de iszik is.

Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun?

Tudod, mi a legszebb abban, hogy veled vagyok?

Bunun en güzel yanı size oyuncaklarla oynama fırsatı sunması.

Az benne a legjobb, hogy játszásra ösztönöz.

Diğer sera gazlarının yanı sıra, atmosfere karbondioksit salınımı yapılır,

és más üvegházhatású gázok, metán és dinitrogén-oxid,

Bir cerrah olmanın yanı sıra, o ünlü bir yazardı.

Sebészi hivatása mellett híres író is volt.

Bu sayede de dengeli bir dönüş ekseni eğikliğinin yanı sıra,

ami a Földnek állandó tengelydőlést

Ben bir Cumhuriyetçiyim, ama bunun kusurlu yanı ne, biliyor musunuz?

Republikánus vagyok, de tudja, mi az, hogy disszidálni?

Sincaplar böcekler ve mantarların yanı sıra tohumlar ve fındıklar da yer.

A mókusok magokat és dióféléket, valamint rovarokat és gombákat esznek.

- İngilizcenin yanı sıra matematik de öğretir.
- O, İngilizce öğrettiği gibi matematik de öğretiyor.

Ő tanítja mind a számtant, mind pedig az angolt is.

- O, ona hem yiyecek hem de para verdi.
- O, ona yiyeceğin yanı sıra para da verdi.

Adott neki pénzt, valamint ételt is.

- Yalnızca İngilizce değil, Fransızca da konuşabiliyor.
- O hem İngilizce hem de Fransızca konuşabilir.
- Sadece İngilizce değil, Fransızca da konuşabilir.
- İngilizcenin yanı sıra Fransızca da konuşabilir.

Nemcsak angolul beszél, de franciául is.

- Bilişimsel dil bilimi eğitimi yapmak için çeşitli dilleri bilmek gerekli, ancak, insan bilgisayarların kullanımı da bilmelidir.
- Hesaplamalı dilbiliminde birçok dil bilmenin yanı sıra iyi bir bilgisayar kullanım bilgisi gereklidir.

A számítógépes nyelvészet tanulmányozásához több nyelvet kell tudni, de a számítógépek használatához is jól kell érteni.