Translation of "çıkarıyor" in German

0.009 sec.

Examples of using "çıkarıyor" in a sentence and their german translations:

Motor hırıltı çıkarıyor.

Der Motor brummt.

TT: (Pes ses çıkarıyor)

TT (niedriger Ton)

TT: (Tiz ses çıkarıyor)

TT: (hoher Ton)

...güçlü yırtıcıları ortaya çıkarıyor.

...auf Streifzügen durch Mumbais Straßen.

Hoş görüntüler ortaya çıkarıyor

zeigt schöne Bilder

Iyi bir iş çıkarıyor.

aber sie macht ihre Arbeit gut.

Bu beni çileden çıkarıyor.

Das macht mich verrückt.

Tom iyi iş çıkarıyor.

Tom leistet gute Arbeit.

Tom güneşin keyfini çıkarıyor.

Tom sonnt sich.

Şehrin keyfini çıkarıyor musun?

Amüsierst du dich in der Stadt?

Altı aylık oğlum diş çıkarıyor.

Mein sechs Monate alter Sohn zahnt.

Çocuklar çok fazla gürültü çıkarıyor.

Die Kinder machen zu viel Lärm.

Geçmişin sırlarını arkeoloji ortaya çıkarıyor.

Die Archäologie deckt die Geheimnisse der Vergangenheit auf.

Hafta sonunun tadını çıkarıyor musun?

- Genießt du das Wochenende?
- Genießen Sie das Wochenende?
- Genießt ihr das Wochenende?

Bu çocuk şimdi diş çıkarıyor.

Das Kind zahnt gerade.

Kamyon şoförlüğü yaparak ekmeğini çıkarıyor.

Er ist LKW-Fahrer von Beruf.

TT: (Tiz ve pes sesler çıkarıyor)

TT (Hohe und niedrige Töne)

Morötesi ışık gizli avcıları ortaya çıkarıyor.

UV-Licht macht versteckte Jäger sichtbar.

Gece, hayvanların önüne olağanüstü zorluklar çıkarıyor.

bietet die Nacht enorme Herausforderungen für Tiere.

...gece, hayvanların önüne olağanüstü zorluklar çıkarıyor.

...bringt die Nacht für Tiere Herausforderungen...

Gece kameraları gizli dünyalarını ortaya çıkarıyor.

Nachtkameras enthüllen ihre geheime Welt.

Nasıl bunu benim karşıma çıkarıyor diye

Wie kann ich mich dem stellen?

Fakat alçalan güneş fokun silüetini ortaya çıkarıyor.

Die tief stehende Sonne zeigt die Silhouette der Seebären.

Benim çalar saatim çok gürültülü ses çıkarıyor.

Das Ticken meines Weckers ist zu laut.

Beynin aksine, mide boş olduğunda ses çıkarıyor.

Im Gegensatz zum Gehirn meldet sich der Magen, wenn er leer ist.

Maymunların algılamadığı kızılötesi ışık tünedikleri yerleri ortaya çıkarıyor.

Für die Affen unsichtbares Infrarotlicht zeigt sie auf ihren Hochsitzen.

Bu kişiyi tanıyor olabilir misiniz diye karşınıza çıkarıyor

Sie könnten diese Person kennen

- Hayatını kazanmak için çok çalışır.
- Ekmeğini taştan çıkarıyor.

Er arbeitet hart, um seinen Lebensunterhalt zu verdienen.

O, insanlara her zaman bir sürü sorun çıkarıyor.

Er macht den Leuten immer einen Haufen Ärger.

Gece kameralarımız, yeni davranış denilebilecek bir şeyi ortaya çıkarıyor.

Unsere Nachtkameras offenbaren eine womöglich neue Verhaltensweise:

Tom gerçekliğin değişmiş algısından acı çekmiyor. O onun tadını çıkarıyor.

Tom leidet nicht unter einer gestörten Wahrnehmung der Realität. Er genießt sie.

Anne puma ile dört küçük yavrusu gece gelmeden sıcağın tadını çıkarıyor.

Ein Pumaweibchen und seine vier Jungen nutzen die Wärme vor Nachtanbruch.

Belli bir algoraitma düzeni içerisinde düzenli bir şekilde bizim karşımıza çıkarıyor.

es taucht regelmäßig in einer bestimmten Algoraitma-Reihenfolge auf.

Isıya duyarlı kamera daha yükseklerde, karanlıkta saklanan bir başka avcıyı ortaya çıkarıyor.

Weiter oben zeigt eine Wärmebildkamera einen weiteren Jäger, der sich in der Dunkelheit verbirgt.

Ama düşük ışıkta çalışan kameralar farklı bir yaklaşımı olan bir türü ortaya çıkarıyor.

Aber lichtempfindliche Kameras zeigen eine Spezies, die anders vorgeht.

Tom polisin elinden kaçma konusunda oldukça iyi bir iş çıkarıyor, ama sonunda yakalanacak.

Bisher hat sich Tom der Polizei recht gut entziehen können; letztlich wird man ihn aber doch schnappen.