Translation of "Çılgın" in German

0.017 sec.

Examples of using "Çılgın" in a sentence and their german translations:

Çılgın!

Verrückt!

Çılgın olma.

- Sei nicht verrückt.
- Seid nicht verrückt.
- Seien Sie nicht verrückt.

Tom çılgın.

- Tom ist wütend.
- Tom ist verrückt.

Hayat çılgın.

Das Leben ist verrückt.

Sen çılgın olmalısın!

Bei dir piept’s wohl!

Bu gerçekten çılgın.

Das ist wirklich verrückt.

Hepimiz çılgın doğarız.

Wir sind alle irre geboren.

Tom çılgın değil.

Tom ist nicht verrückt.

Tom gerçekten çılgın.

Tom ist wirklich wütend.

Bu kız çılgın.

Dieses Mädchen ist verrückt.

Odada çılgın gibi koşuşturma.

Renn nicht wie wild im Raum herum.

Daha çılgın, daha iyi.

Je verrückter, desto besser.

Bu çılgın bir dünya.

Das ist eine verrückte Welt.

Annem çılgın bir kadındır.

Meine Mutter ist eine Verrückte.

- Annem deli.
- Annem çılgın.

Meine Mutter ist verrückt.

Tom'un çılgın olduğunu biliyorum.

Ich weiß, dass Tom verrückt ist.

- Bu çılgın fikri nasıl buldun?
- Bu çılgın fikri nasıl ileri sürdün.
- Bu çılgın fikir nereden aklına geldi?

Wie bist du auf diese verrückte Idee gekommen?

Ve çılgın bir kovalamaca başladı.

Diese verrückte Jagd begann.

İlkin, onun çılgın olduğunu düşündüm.

Anfangs hielt ich sie für verrückt.

Tom ve Mary'nin çılgın olduğunu düşündüm.

Ich dachte, Tom und Maria wären verrückt geworden.

- Ben deli değilim!
- Ben çılgın değilim.

Ich bin nicht verrückt.

Herkes Tom'un biraz çılgın olduğunu düşünüyor.

Alle halten Tom für etwas verrückt.

Ama oldukça çılgın bir yer, değil mi?

Ziemlich verrückt, oder?

Bu İngiliz araştırması, aslında çılgın bir hikaye.

Diese Britische Studie hat eine verrückte Geschichte.

Böyle bir şey yaptığı için çılgın olmalı.

Er muss verrückt sein, um so etwas zu machen.

- Bence Tom deli.
- Tom'un çılgın olduğunu düşünüyorum.

Ich halte Tom für einen Wahnsinnigen.

Bizim gibi çılgın insanlar kalbi ile düşünür.

Verrückte Menschen wie wir denken mit dem Herzen.

Sen böylesine çılgın bir sürücüsün; beni deli ediyorsun.

Du bist so ein verrückter Fahrer; du machst mich wahnsinnig.

En çılgın hayallerimde bile benimle çıkacağını asla düşünmedim.

Ich hätte in meinen kühnsten Träumen nicht gedacht, dass du mal mit mir ausgehst.

- Dünya delice bir yer.
- Dünya çılgın bir yer.

Die Welt ist ein Irrenhaus.

Kalan %97, steroid almış bir tür çılgın enerji tavşanı gibi

Die restlichen 97 % laufen weiterhin gegen die Wand,

Bir çılgınla benim aramdaki tek fark benim bir çılgın olmamamdır.

Der einzige Unterschied zwischen mir und einem Verrückten ist der, dass ich nicht verrückt bin.

Rousseau çılgın ama etkiliydi; Hume aklı başında ama hiç takipçisi yoktu.

Rousseau war verrückt aber einflussreich, Hume war vernünftig aber hatte keine Nachfolger.

Bu çılgın dünyada aklı başında olmayı istemek bile başlı başına bir çılgınlıktır.

In einer irrsinnigen Welt vernünftig sein zu wollen, ist wiederum ein Irrsinn für sich.

En çılgın bilim kurgularımızdan bile çok daha fazlası. Her şeyin başladığı o günü hatırlıyorum.

Es ist viel extremer als unsere verrückteste Science-Fiction. Ich erinnere mich an den Tag, an dem alles begann.