Translation of "Parçasını" in French

0.002 sec.

Examples of using "Parçasını" in a sentence and their french translations:

Başarımızın bir parçasını şansa borçluyuz.

Nous devons une part de notre succès à la chance.

Bu kek parçasını senin için saklıyordum.

- J'ai gardé cette part de gâteau pour toi.
- Je réservais ce morceau de gâteau pour toi.

Tom pastanın ilk parçasını Mary'ye verdi.

Tom a donné la première part de gâteau à Mary.

Tom, bunun herhangi bir parçasını istemiyor.

Tom ne va pas du tout y être mêlé.

Bir link bir zincirin iki parçasını birleştirir.

Un maillon rejoint deux parties d'une chaîne.

Bu müzik parçasını daha önce hiç çalmadım.

Je n'ai jamais joué ce morceau de musique auparavant.

Onun dünya görüşünü gerçekleştirmesine yardımcı olmak için bu kar amacı gütmeyen organizasyonun bir parçasını aldı.

Il prit part à cette organisation à but non lucratif pour contribuer à ce que sa vision du monde devienne réalité.

Tom, Mary'nin son pasta parçasını yemesi için kışkırtıldığını söyledi fakat o onu onun için bıraktı.

Tom a dit que Mary fut tentée de manger la dernière part de gâteau mais qu'elle la lui a laissé.

Clyde Tombaugh'ın işi bir seferde gece gökyüzünün küçük bir parçasını fotoğraflamaktı . Daha sonra bir gezegen olabilecek bir ışığın tanımlanamayan hareket eden noktasını tespit etmek amacıyla fotoğrafları dikkatlice incelemek ve karşılaştırmak zorunda kaldı.

Le travail de Clyde Tombaugh consistait à photographier à chaque fois un petit bout du ciel étoilé. Il devait ensuite examiner et comparer soigneusement les photos afin de repérer un point lumineux mobile non identifié qui pourrait être une planète.