Translation of "Izledi" in Finnish

0.006 sec.

Examples of using "Izledi" in a sentence and their finnish translations:

Adamlar onu izledi.

Miehet seurasivat häntä.

Tom, Mary'yi izledi.

Tom seurasi Marya sisään.

Onun çalışmasını izledi.

Hän katseli hänen työskentelyään.

- Tom dün televizyon izledi.
- Tom, dün TV izledi.

Tom katsoi eilen TV:tä.

Bir İsveç filmi izledi.

Hän katsoi ruotsalaisen elokuvan.

Biri seni izledi mi?

Seurasiko joku sinua?

Tom, Mary uzaklaşırken izledi.

Tom katsoi Maryn kävelevän pois.

Tom 6 haberlerini izledi.

Tom katsoi kello kuuden uutiset.

Tom gergin biçimde izledi.

Tom katsoi hermostuneena.

Tom çocukların oynamasını izledi.

- Tom katseli lasten leikkimistä.
- Tom katsoi lasten leikkivän.

Köpek benimle birlikte izledi.

Koira seurasi minua.

Tom, Mary'nin çalışmasını izledi.

- Tom katseli Marin työskentelyä.
- Tom katsoi, kun Mari teki töitä.

Oyunu sadece 529 seyirci izledi.

Vaivaiset 529 katsojaa katsoivat ottelun.

Tom beni buraya kadar izledi.

Tom seurasi minua tänne.

Tom bizi buraya kadar izledi.

Tom seurasi meitä tänne.

Tom hole kadar Mary'yi izledi.

- Tom seurasi Maria eteiseen.
- Tom seurasi Maria saliin.

Kuzu Mary'yi okula kadar izledi.

Karitsa seurasi Maria kouluun.

Tom süpermarket civarında Mary'yi izledi.

Tom seurasi Maryä valintamyymälässä.

Ödevini yaptıktan sonra televizyon izledi.

Läksyt tehtyään hän katseli televisiota.

Tom onları dikkatli bir şekilde izledi.

Tom tarkasteli heitä huolellisesti.

O, onun bir resim çekişini izledi.

Hän katsoi hänen piirtävän kuvaa.

Bir köpek yavrusu kuyruğunu sallayarak beni izledi.

Koiranpentu seurasi minua häntäänsä heiluttaen.

İnsanlık yüzyıllar boyunca yıldızlar, güneş ve evreni izledi.

Ihmiskunta on tarkkailut aurinkoa, tähtiä ja maailmankaikkeutta vuosisatojen ajan.

- Depremi çok sayıda hafif şoklar izledi.
- Depremin ardından birkaç hafif şiddetli artçı oldu.

Useat jälkijäristykset seurasivat maanjäristystä.

Şişman beyaz bir kedi, duvarın üstüne oturdu ve onların ikisini uykulu gözlerle izledi.

Lihava valkoinen kissa istui muurin päällä ja katseli heitä kahta raukein silmin.