Translation of "Biçimde" in Hungarian

0.006 sec.

Examples of using "Biçimde" in a sentence and their hungarian translations:

Sessiz biçimde konuş.

Halkan beszélj!

Dramatik bir biçimde değişti.

a "Napfényes tanterem" nevű megoldás.

Tom garip biçimde davranıyor.

Tomi furcsán viselkedik.

Olumlu biçimde düşünmeyi öğrenin.

Tanulj meg pozitívan gondolkodni.

Tom ağır biçimde yaralandı.

Tom súlyosan megsérült.

Tom gergin biçimde üfledi.

Tom idegesen fújtatott.

Tom makul biçimde meraklı.

- Tomi érthető módon kíváncsi.
- Érthető, hogy kíváncsi Tomi.

Tom çarpıcı biçimde yakışıklı.

Tomi igencsak jóképű.

Akılalmaz bir biçimde sıkılmıştım.

- Mérhetetlenül unatkoztam.
- Baromira untam magam.

Bu açık biçimde yanlıştır.

Ez teljesen rossz.

Ev ölümcül biçimde sessizdi.

Síri csend honolt a házban.

Iklimin etkilerini belirgin biçimde düşürebilir.

csökkentené jelentősen a klímahatásokat.

Sürekli bir biçimde pozitif olmalısınız.

következetesen pozitívnak kell lennünk.

Ona iğneleyici bir biçimde takılmaya,

mások kigúnyolása, becsmérlése,

Trafik kazasında ciddi biçimde yaralandı.

Súlyosan megsérült a közlekedési balesetben.

Tom gergin biçimde doktora baktı.

Tomi idegesen figyelte az orvost.

Mary gergin biçimde boğazını temizledi.

Mária idegesen köszörülte a torkát.

Bunu hep o biçimde yapıyoruz.

Mindig is így csináltuk.

Tom açık bir biçimde eşcinseldir.

Tomi felvállalja a homoszexualitását.

Tom mükemmel biçimde İtalyanca konuşur.

Tom perfekt beszél olaszul.

- Tom bizi sıcak bir biçimde selamladı.
- Tom bizi sıcak bir biçimde karşıladı.

Tom melegen üdvözölt minket.

Gezegen tuhaf bir biçimde diskle bağlantılıydı.

A bolygó furcsán kötődött a koronghoz.

Bunun bir parçası olacak biçimde tasarlayın.

Tervezzünk úgy, hogy a tárgy szétszedhető legyen.

Yazar cinayet davasını inandırıcı biçimde açıkladı.

A szerző igen életszerűen írta la a gyilkosságot.

O histerik bir biçimde gülmeye başladı.

Hisztérikusan felnevetett.

O biçimde konuşan insanlardan nefret ederim.

Utálom az olyanokat, akik ilyeneket mondanak.

O akıcı bir biçimde Çince konuşur.

Folyékonyan beszél kínaiul.

Tom çok iyi biçimde Fransızca konuşmaz.

Tomi nem nagyon jól beszél franciául.

Düşünceni daha açık bir biçimde açıkla!

Magyarázd el pontosabban az ötletedet!

Herkes alaycı bir biçimde ona güldü.

Mindenki gúnyosan nevetett rajta.

Tom tuhaf bir biçimde davranmaya başladı.

Tomi elkezdett furcsán viselkedni.

Tom'un hayatı sert bir biçimde değişti.

Tom élete drasztikusan megváltozott.

Ben onu oldukça farklı biçimde görüyorum.

Egészen másként látom.

Bilim sayesinde evreni oldukça iyi biçimde kavrayabiliyoruz.

A tudomány segít jobban megérteni a világot.

Sence Tom onu o biçimde mi yapardı?

Gondolod, hogy Tom úgy csinálta volna?

Nasıl tıpkı eski biçimde yaşamaya devam ederdik ki?

akkor hogy nem hagyunk fel az eddigiekkel?

Bu şey farklı bir biçimde iki-likten bahsetti.

amely másként mesél a kettősségről.

Tom Mary'nin cenazesinde çok ikna edici biçimde konuştu.

Tom nagyon ékesszólóan beszélt Mary temetésén.

Elinizden geldiği kadar kendinizi açık biçimde ifade edin.

- Mondd el érthetően, amennyire tudod.
- Olyan világosan fejezd ki magad, ahogy csak tudod.

Tom gözlerini sık biçimde kapattı ve acıya dayandı.

Tom összeszorította a szemeit és elviselte a fájdalmat.

Cümleyi birbiriyle zıt iki farklı biçimde çevirmek mümkün.

Ennek a mondatnak két értelmezése van, melyből az első szöges ellentéte a másiknak.

Onlar bombayı başarılı bir biçimde etkisiz hale getirdiler.

A bombát sikeresen hatástalanították.

Harika ya da korkunç bir biçimde çarpan bir yıldırımdır.

ami valami csodálatosat vagy szörnyűt hoz az életünkbe.

Patronunun bürosuna girmeden önce derin bir biçimde nefes aldı.

- Vett egy mély lélegzetet, mielőtt belépett főnöke irodájába.
- Mély levegőt vett, mielőtt belépett a főnöke irodájába.

Kızın akıcı biçimde dört dil konuşma yeteneği beni etkiledi.

A lány képessége, hogy négy nyelven beszél folyékonyan, lenyűgözött.

Servetin adil bir biçimde dağıldığı bir toplum hayal ediyorum.

Olyan társadalomról álmodozok, ahol a javakat igazságosan osztják szét.

Cümle doğru ama onu farklı bir biçimde ifade edebilirdim.

Rendben van a mondat, bár én máshogy fogalmaznám.

- Tom ve Mary sıkıca sarıldılar.
- Tom ve Mary sıkı biçimde sarıldılar.

Tom és Mari szorosan ölelkeztek.

O, geçerli Fransızca konuşuyor ama o anlaşılır biçimde Almancada daha akıcı.

Elfogadhatóan beszél franciául, de nyilvánvalóan folyékonyabban beszél németül.

- Lütfen oturun.
- Lütfen oturmuş biçimde kalın.
- Lütfen oturmaya devam edin.
- Lütfen ayağa kalkmayın.

- Kérlek, maradj a helyeden!
- Kérlek, maradj ülve!
- Maradj ülve, kérlek!
- Legyenek szívesek ülve maradni!
- Legyenek szívesek, maradjanak ülve!
- Kérem önöket, hogy maradjanak ülve.
- Maradjon ülve, legyen szíves!
- Kérem, hogy maradjon ülve.
- Kérem önt, maradjon ülve.
- Kérem szépen, maradjanak ülve!
- Kérlek szépen, maradj még a helyeden!
- Maradjatok még ülve, legyetek szívesek!
- Szíveskedjetek még a helyeteken maradni!
- Szíveskedjenek még ülve maradni!
- Maradjatok még ülve, kérlek.

Gökyüzü açık ve rüzgar ferahlatıcı biçimde serin. Dışarıda geçirmek için harika bir gün.

Tiszta az ég és a szél is kellemesen hűvös. Ez tökéletes arra, hogy kinn töltsük a napot a szabadban.

O durumu bu kadar mantıklı bir biçimde ortaya koyarken benim ne demem gerekiyor?

Mit mondhatnék, ha ő olyan logikusan elmagyarázta?

- Onlar onu haksız yere suçladılar.
- Onlar onu haksızca suçladılar.
- Onlar onu adaletsiz bir biçimde suçladılar.

Igazságtalanul vádolták meg őt.