Translation of "Etmeyi" in Finnish

0.007 sec.

Examples of using "Etmeyi" in a sentence and their finnish translations:

Şikayet etmeyi kes.

- Lopeta valittaminen!
- Lakkaa valittamasta!

Benimle alay etmeyi bırak.

- Lopeta härnäämiseni!
- Lopeta minun ärsyttämiseni!
- Lopeta minun kiusaamiseni!

O seyahat etmeyi severdi.

Hän rakasti matkustamista.

Tom yardım etmeyi severdi.

Tomi olisi halunnut auttaa.

Hareket etmeyi sürdürmek zorundayım.

Minun täytyy pysyä liikkeessä.

Onlar dans etmeyi seviyorlar.

He pitävät tanssimisesta.

Dans etmeyi sever misin?

- Pidätkö tanssimisesta?
- Tykkäätkö tanssia?

Dans etmeyi sever misiniz?

- Pidätkö tanssimisesta?
- Tykkäätkö tanssia?

Kendine işkence etmeyi bırak.

Lopeta itsesi kiduttaminen.

Yalnız seyahat etmeyi seviyorum.

Minusta on ihanaa matkustaa yksin.

Cesur pes etmeyi reddetti.

Urheasti hän kieltäytyi antamasta periksi.

Babanı rahatsız etmeyi kes.

Lakkaa häiritsemästä isääsi.

Tom yolculuk etmeyi seviyor.

Tomi rakastaa matkustelua.

Tom seyahat etmeyi seviyor.

Tomi rakastaa matkustelua.

- Birçok insan seyahat etmeyi sever.
- Çoğu insan seyahat etmeyi sever.

- Monet ihmiset tykkäävät matkustaa.
- Monet ihmiset pitävät matkustamisesta.

- Şikayet etmeyi kes!
- Mızmızlanmayı kes!

- Lopeta valittaminen!
- Lakkaa valittamasta!
- Lakatkaa valittamasta!
- Lopettakaa valittaminen!

O, postayı kabul etmeyi reddetti.

Hän kieltäytyi vastaanottamasta toimea.

Kitabı kütüphaneye iade etmeyi unutma.

Älä unohda palauttaa kirjaa kirjastoon.

Cep telefonunu şarj etmeyi unutma.

Älä unohda ladata kännykkääsi.

Tom'a yardım etmeyi planlıyor musunuz?

Aiotko auttaa Tomia?

Tom sadakayı kabul etmeyi reddetti.

Tomi ei suostunut ottaa vastaan hyväntekeväisyyttä.

Babam uçakla seyahat etmeyi seviyor.

Isäni tykkää matkustaa lentokoneella.

Sadece sana yardım etmeyi diliyorum.

Haluan vain auttaa sinua.

Her şeyi yok etmeyi istiyorum.

- Aion tuhota kaiken.
- Minä aion tuhota kaiken.

Seyahat etmeyi sevdiğini biliyorum, Tom.

- Tiedät, että tykkäät matkustaa, Tom.
- Tiedän, että pidät matkustamisesta, Tom.

Ben gerçekten seyahat etmeyi seviyorum.

Mä tykkään matkustamisesta tosi paljon.

Bana küfür etmeyi öğreten Tom'du.

Tom oli se joka opetti minut kiroilemaan.

Tom onu itiraf etmeyi reddetti.

Tom kieltäytyi myöntämästä sitä.

Tom başlangıçta yardım etmeyi reddetti.

Aluksi Tomi ei suostunut auttamaan.

Onlara yardım etmeyi düşünüyor musunuz?

Ajattelitko auttaa heitä?

Tom Mary'ye yardım etmeyi önerdi.

Tom tarjoutui auttamaan Marya.

Neden Tom'a yardım etmeyi kabul ettin?

Miksi suostuit auttamaan Tomia?

Bir içki daha sipariş etmeyi düşünüyorum.

Harkitsen toisen juoman tilaamista.

- Dedikodu yapmayı kes.
- Gıybet etmeyi bırakın.

Lopeta juoruilu.

Tom tek başına seyahat etmeyi sever.

- Tom pitää yksin matkustamisesta.
- Tom tykkää matkustaa yksin.
- Tom matkustaa mielellään yksin.

Başkan Roosevelt yardım etmeyi kabul etti.

Presidentti Roosevelt suostui avustamaan.

Büyükannem tren ile seyahat etmeyi sever.

Minun isoäitini tykkää matkustaa junalla.

Babam hava yoluyla seyahat etmeyi sever.

Isäni tykkää matkustaa lentokoneella.

Büyük gruplar halinde seyahat etmeyi sevmiyorum.

En pidä ryhmämatkailusta.

Zeki doktor başbakanın hastalığını tedavi etmeyi başardı.

- Ovela tohtori sai parannettua pääministerin sairauden.
- Fiksu tohtori sai parannettua pääministerin sairauden.
- Ovela lääkäri sai parannettua pääministerin sairauden.
- Fiksu lääkäri sai parannettua pääministerin sairauden.

Kendisini yeni çevresine adapte etmeyi zor buldu.

Hänestä tuntui vaikealta sopeutua hänen uuteen ympäristöönsä.

Demek istediğimi kelimelerle ifade etmeyi zor buluyorum.

Minun on vaikeaa ilmaista ajatuksiani sanoin.

O dans etmeyi ve ata binmeyi sever.

Hän nauttii tanssimisesta ja ratsastamisesta.

Tom neden Mary'ye yardım etmeyi kabul etti?

Miksi Tomi suostui auttamaan Maria?

Tom yardım etmeyi planlamıyordu ama Mary planlıyordu.

Tom ei suunnitellut auttaa mutta Mary kyllä.

Tom'un Mary ile flört etmeyi durdurduğunu düşünüyordum.

Luulin, että Tom oli lopettanut seurustelun Marin kanssa.

- Onu mutlu etmeyi denedim.
- Onu keyiflendirmeye çalıştım.

Yritin piristää häntä.

Yuvasına dönmesi için fiziksel olarak yardım etmeyi düşündüm.

Ajattelin auttaa sitä pääsemään pesään.

Hiç benim gibi biriyle flört etmeyi düşünür müsün?

Voisitko ikinä harkita seurustelevasi jonkun minunlaiseni kanssa?

Seni rahatsız etmeyi sevmiyorum ama kapıyı kapatır mısın?

Anteeksi kun vaivaan, mutta voisitko sulkea oven?

Tom Mary'ye bakıcıya ödeme yapmasına yardım etmeyi önerdi.

- Tom tarjoutui auttamaan Marya lapsenkaitsijan palkkiossa.
- Tom tarjoutui auttamaan Maria maksamaan lapsenvahdille.

Tom Mary'nin mutfağı temizlemesine yardım etmeyi kabul etti.

Tom sopi auttavansa Marya siivoamaan keittiön.

- Kapa çeneni!
- Sus!
- Şikayet etmeyi bırak.
- Sızlanmayı bırak!

- Suu kiinni!
- Turpa kiinni!

- Nasıl dans edileceğini biliyor musun?
- Dans etmeyi biliyor musunuz?

- Osaatko tanssia?
- Tiedätkö miten tanssitaan?

Tom'un yarın bize yardım etmeyi planlayıp planlamadığını biliyor musun?

Tiedätkö aikooko Tom auttaa meitä huomenna vai ei?

Tom'un ödevlerimde bana yardım etmeyi düşünüp düşünmeyeceğini merak ediyorum.

Pohdiskelen, että voisikohan Tom ikinä harkita auttavansa minua kotiläksyissäni.

Tom Mary'ye köpek yavrusunu bulması için yardım etmeyi önerdi.

Tom tarjoutui auttamaan Marya löytämään hänen kadonneen pentunsa.

Tom öyle ya da böyle Mary'ye yardım etmeyi sürdürmemi istiyor.

Tom haluaa minun jatkavan Marin auttamista kaikilla mahdollisilla tavoin.

O sadece bana yardım etmeyi reddetmedi fakat aynı zamanda beni azarladı.

Hän ei vain kieltäytynyt auttamasta minua, vaan myös läksytti minua.

Tom bana Boston'a bir sonraki gidişinde Mary'yi ziyaret etmeyi planladığını söyledi.

Tom kertoi minulle, että hän suunnitteli käyvänsä Marin luona kylässä ensi kerran kun hän menisi Bostoniin.

- Arabamı tek başıma tamir etmeyi başardım.
- Arabamı tek başıma tamir edebildim.

Onnistuin korjaamaan autoni itse.

Dışarı çıkmadan önce gazın kapatıldığından emin olmak için kontrol etmeyi unutma.

Muista tarkistaa, että kaasuhana on suljettu, ennenkuin lähdet ulos.

Tom Mary'nin kendisiyle birlikte birkaç sanat müzesini ziyaret etmeyi düşüneceğini umuyordu.

Tom toivoi, että Mari harkitsisi käyvänsä muutamissa taidemuseiossa Tomin kanssa.

En azından hastanedeki panzehir için ihtiyacımız olan zehrin bir kısmını elde etmeyi başardık.

Saimme ainakin kerättyä myrkkyä, jota tarvitaan vastamyrkkyä varten sairaalassa.

Tanrı altın bir tahtta bulutların içinde yalnız oturan sınırlı bir kişi değildir. Tanrı her şeyin içinde yaşayan saf Bilinçtir. Bu gerçeği anlamak için, herkesi eşit kabul etmeyi ve sevmeyi öğrenin.

Jumala ei ole pilvissä kultavaltaistuimella nököttävä rajallinen yksilö. Jumala on kaikessa vaikuttava puhdas Tietoisuus. Ymmärrä tämä, ja siksi hyväksy sekä rakasta jokaista tasavertaisesti.