Translation of "Zincir" in English

0.009 sec.

Examples of using "Zincir" in a sentence and their english translations:

zincir attı bekleyin zincir attı

wait threw the chain threw the chain

Bir zincir oluşturuyorsunuz-

you form a chain -

Zincir en zayıf halkasından kopar.

- A chain fails at its weakest link.
- A chain is only as strong as its weakest link.

George köpeğine bir zincir taktı.

George put a chain on the dog.

Bir zincir birçok bağlantıdan oluşur.

A chain is made up of many links.

- Zincir en zayıf halkasından daha güçlü değildir.
- Zincir en zayıf halkası kadar güçlüdür.

The chain is no stronger than its weakest link.

- Bir zincir ancak en zayıf halkası kadar kuvvetlidir.
- Zincir en zayıf halkası kadar sağlamdır.

- The strength of the chain is in the weakest link.
- A chain fails at its weakest link.
- A chain is only as strong as its weakest link.

15 kilometre ileride, soğuk zincir güzergâhının kuzeydoğusunda.

is still more than ten miles away, due northeast on this cold chain route.

O yeni zincir mağazası beni işsiz bırakabilir.

That new chain store could put me out of business.

Tom boynunun etrafına gümüş bir zincir taktı.

Tom wore a silver chain around his neck.

Bir zincir en zayıf halkasından daha güçlü değildir..

A chain is no stronger than its weakest link.

Bir zincir ancak en zayıf halkası kadar kuvvetlidir.

A chain is only as strong as its weakest link.

Bakın, bu halat soğuk zincir güzergâhının bir parçası olmalı.

Look, this line is obviously part of this cold chain route.

İyi haber şu ki soğuk zincir güzergâhına yeniden girdik

[Bear] Good news, we've rejoined the cold chain route,

O yarığa halatla inmek bizi soğuk zincir güzergâhından çıkarıp

[Bear] Rappelling into that gorge has taken us off the cold chain route

İyi haber şu ki soğuk zincir güzergâhına yeniden ulaştık.

Good news, we've rejoined the cold chain route,

Bu da TRAPPIST-1'in rezonant bir zincir olması.

And that's that TRAPPIST-1 is a resonant chain.

Tom Mary'ye gümüş bir zincir üzerinde bir anahtar verdi.

Tom gave Mary a key on a silver chain.

Bütünüyle sipariş edilmiş bir takıma çoğunlukla bir " zincir" denilir.

A totally ordered set is often called a "chain".

Bir zincir testerem yok ama testeresi olan birini tanyorum.

- I don't have a chain saw, but I know someone who does.
- I don't have a chain saw, but I know somebody who does.

Soğuk zincir güzergâhının sonuna yaklaşıyoruz. Embarra Köyü sadece birkaç kilometre uzaklıkta.

We're getting near the end of this cold chain route. And the Embarra village is only a few miles away.

- Halkanın biri kopuksa, tüm zincir kopuktur.
- Tesbih bir yerinden koparsa tüm taneleri dökülür.

One link broken, the whole chain is broken.