Translation of "Yaya" in English

0.009 sec.

Examples of using "Yaya" in a sentence and their english translations:

Yaya geldim.

I came on foot.

Oraya yaya gidebilirim.

- I can go there on foot.
- I can go there by foot.

Yaya olarak dolaştı.

I traveled on foot.

Okula yaya giderim.

- I go to school on foot.
- I walk to school.

Yaya mı gideceğiz?

Are we going on foot?

Ben yaya gideceğim.

I will go on foot.

Biz yaya gezdik.

We traveled on foot.

Tom yaya geldi.

Tom arrived on foot.

Genelde yaya giderim.

I usually go on foot.

John ofisine yaya gider.

John goes to his office on foot.

Okula yaya gider misin?

Do you go to school on foot?

Niçin kitapçıya yaya gitmiyoruz?

Why don't we go to the bookstore on foot?

"Nasıl geldin?" "Yaya olarak."

"How did you come?" "By foot."

Birkaç yaya hafif yaralandı.

Several pedestrians were slightly wounded.

İkimiz de yaya gidebiliriz.

We can go both on foot.

Yaya, otuz dakika içinde ulaşacaksın.

On foot, you'll arrive within thirty minutes.

Oraya yaya gitmeyi imkansız buldu.

He found it impossible to go there on foot.

Yaya olarak gitmek istemiyor musunuz?

Don't you want to go on foot?

Üç yaya, kaza kurbanı oldu.

Three pedestrians were victims of an accident.

Yaya geçidinde daha dikkatli olmalısın.

You should be more careful at a crosswalk.

Yayaların yaya geçidinde öncelikleri vardır.

Pedestrians have priority at crosswalks.

Tom yaya geçidinden karşıya geçti.

- Tom walked across the crosswalk.
- Tom crossed the crosswalk.
- Tom walked across the pedestrian crossing.

- Ben patika boyunca yürüdüm.
- Ben yaya kaldırımı boyunca yürüdüm.
- Yaya yolu boyunca yürüdüm.

I walked along the footpath.

En soldaki yaya bir göz atın.

Take a look at the string on the far left.

Yaya gitmeyi otobüsle gitmeye tercih ederim.

I prefer going on foot to going by bus.

Işık kırmızıyken o, yolu yaya geçti.

- He crossed the road on foot at the red light.
- He crossed the road on foot when the light was red.

Yaya olarak ne kadar zaman alır?

How long does it take on foot?

O kırmızı ışıkta yolu yaya geçti.

He crossed the road on foot at the red light.

- Biz yaya gittik.
- Biz yürüyerek gittik.

- We went on foot.
- We walked.

Oraya yaya olarak gitmek mümkün mü?

Is it possible to get there on foot?

O, yaya ya da bisikletle gelecek.

He'll come on foot or by bicycle.

Yaya gitmeyi bisikletle gitmeye tercih ederim.

I prefer going by foot to bicycling.

Daha fazla yaya geçidine ihtiyacımız var.

We need more crosswalks.

İstasyona yaya olarak gitmek bir saatini alır.

It takes you an hour to go to the station on foot.

Onlar yaya olarak bir yere gitmeyi reddettiler.

They refused to go anywhere on foot.

Bir yayanın, caddeyi yaya geçidinde geçmesi gerekir.

A pedestrian needs to cross the street at a crosswalk.

Buradan evinize yaya gitmek ne kadar sürer?

How long does it take to get from here to your house on foot?

- Tom okula yaya gider.
- Tom okula yayan gider.

Tom goes to school on foot.

Yaya olarak Viyana'ya gitmenin ne kadar süreceğini sordu.

"How long does it take to get to Vienna on foot?" he inquired.

- O, okula yaya gider.
- O, okula yürüyerek gider.

- He goes to school on foot.
- She goes to school on foot.

Dün bu yaya geçidinde bir yayaya kamyon çarptı.

Yesterday a pedestrian was run over by a truck at this pedestrian crossing.

Tom yaya geçidi üzerindeyken ona bir araba çarptı.

Tom was struck by a car on the pedestrian crossing.

Otobüs bekleyerek burada kalmaktansa yaya gitmeyi tercih ederim.

I would rather go on foot than stay here waiting for the bus.

- Tom eve yürüyerek gitti.
- Tom eve yaya gitti.

Tom went home on foot.

Şehir merkezi sadece yaya trafiğine değil tümüne kapalı olmalıdır.

The city center should be closed to all but pedestrian traffic.

Tom yaya geçidinden geçmediği için ceza ödemek zorunda kaldı.

Tom had to pay a fine for jaywalking.

- Gördüğüm kadarıyla bu civarda yaya trafiği pek yok.
- Şu ana dek görmüş olduğum kadarıyla bu bölgede çok yaya trafiği yok.

There is not a lot of foot traffic in this area so far as I have seen.

Bazıları yaya olmasına rağmen, zırhlı süvari süvarileri geri püskürtmeyi başardı

Despite half of them being on foot, the armored knights drove off the sipahi cavalry,

- O, okula yaya gider.
- Okula yayan gidiyor.
- Okula yürüyerek gider.

He goes to school on foot.

Yaya yolundaki hızlı bir koşu sırasında currywurst yiyen bir adamla çarpıştım.

During a sprint through the pedestrian precinct, I collided with a man eating a currywurst.

Bir dur işareti bir kavşakta yaya geçidinden önce sürücülerin durmasını bildirir.

- A stop sign tells motorists to stop before a crosswalk at an intersection.
- A stop sign instructs drivers to stop before a crosswalk at an intersection.

Bir dur işareti bir kavşakta yaya geçidinde önce sürücülere durmalarını söyler.

A stop sign tells motorists to stop before a crosswalk at an intersection.

Benim köyümde, bir dere üzerinde küçük, dar bir yaya köprüsü vardır.

In my village, there is a small, narrow footbridge over a brook.

- Ben yürüyerek gittim.
- Yaya olarak gittim.
- Tabanvayla gittim.
- Yürüyerek gittim.
- Yayan gittim.

I went on foot.

Yeşil ışık yandığında, caddeden geçmeden önce yaya geçidindeyken bile tüm yönlere bakman gerekir.

You need to look in all directions before crossing the street, even at a crosswalk when the light is green.

- O kırmızı trafik ışığında caddenin karşısına yürüdü.
- Caddeyi kırmızı ışıkta yaya olarak geçti.

He walked across the street on a red traffic light.

Kırmızı ışıkta ya da yaya geçidi olmayan yerlerde karşıdan karşıya geçmekle ilgili burada bir yasa var mıdır?

Is there a law here about jaywalking?