Translation of "Yastık" in English

Yastık savaşı yapalım.

Let's have a pillow fight.

Pembe yastık temiz.

The pink pillow is clean.

Yastık alabilir miyim?

Can I get a pillow?

Yastık temiz değil.

The pillow isn't clean.

Bu yastık rahatsız.

This pillow is uncomfortable.

Yastık rahatsız edici.

The pillow is uncomfortable.

Genelde yastık kullanmam.

I don't usually use a pillow.

Yastık ister misin?

Would you like a pillow?

Yastık satıyor musunuz?

Do you sell any pillows?

Bir yastık alabilir miyim?

Can I get a pillow?

Sadece bir yastık var.

- There is only one pillow.
- There's only one pillow.

Temiz yastık kılıfları nerede?

Where are the clean pillowcases?

Ona bir yastık attı.

She threw a pillow at him.

Ben bir yastık değilim.

I am not a pillow.

Bu yastık çok topaklı.

This pillow is too lumpy.

Bu yastık çok rahatsız.

This pillow is very uncomfortable.

İşte kullanabileceğiniz bir yastık.

- Here's a pillow you can use.
- Here's a pillow that you can use.

Orada tek yastık var.

- There is only one pillow.
- There's only one pillow.

- Tom kutuyu yastık olarak kullandı.
- Tom yastık niyetine kutuyu kullandı.

Tom used the box for a pillow.

Tom Mary'ye bir yastık attı ve yastık doğrudan onun yüzüne çarptı.

Tom threw a pillow at Mary and the pillow hit her squarely in the face.

O, iki yastık ile uyur.

She sleeps with two pillows.

Lütfen bana bir yastık getirin.

Please get me a pillow.

Bir yastık satın almayı unuttum.

I forgot to buy one pillow.

Onlar bir yastık kavgası yaptılar.

They had a pillow fight.

Sana bir yastık getireyim mi?

Can I get you a pillow?

Bana da bir yastık gerekir.

I also need a pillow.

Tom yastıktan yastık kılıfını çıkardı.

Tom took the pillowcase off the pillow.

Benim yastık gözyaşlarıyla sırılsıklam oldu.

My pillow was drenched with tears.

Dan, Linda'yı yastık kılıfıyla boğdu.

Dan strangled Linda with a pillow case.

Tom bana bir yastık attı.

Tom threw a pillow at me.

Mary bana bir yastık attı.

Mary threw a pillow at me.

Tom, Mary'ye bir yastık attı.

Tom threw a pillow at Mary.

Bu yastık kadife ile kaplıdır.

This pillow is covered with velvet.

Bu akıllı yastık horladığınızda titreşir.

This smart pillow vibrates when you snore.

Yastık, toz akarları ile dolu.

The pillow is full of dust mites.

- Yastıksız uyuyamam.
- Yastık olmadan uyuyamam.

I can't sleep without a pillow.

Sami yataktan bir yastık aldı.

Sami took a pillow off the bed.

Sana yastık getirmemi ister misin?

Do you want me to get you a pillow?

Orada sadece bir yastık var.

There is only one pillow there.

Tom ve Mary yastık savaşı yaptılar.

Tom and Mary had a pillow fight.

Tom bir yastık kale inşa etti.

Tom built a pillow fort.

Bir yastık ve battaniye alabilir miyim?

Could I have a pillow and blanket?

En yumuşak yastık temiz bir vicdandır.

The softest pillow is a clear conscience.

Bu yastık benim için çok yumuşak.

This pillow is too soft for me.

Lütfen başka bir yastık getirir misin?

Would you please bring up another pillow?

O kuş tüyü yastık pahalı görünüyor.

That down pillow looks expensive.

Onun başını desteklemek için birkaç yastık getirdi.

He fetched a few cushions to prop up her head.

BLütfen bana bir yastık ve battaniye verin.

Please give me a pillow and a blanket.

Tom, Mary'nin başının altına bir yastık koydu.

Tom put a pillow under Mary's head.

Onun göğsünden daha iyi hiç yastık yok.

There's no better pillow than his chest.

Tom güldü ve bana bir yastık attı.

Tom laughed and threw a pillow at me.

Mary güldü ve bana bir yastık attı.

Mary laughed and threw a pillow at me.

Tom, bir battaniye ve bir yastık istedi.

Tom asked for a blanket and a pillow.

Tom köpük yastık üzerine uyku tulumu serdi.

Tom unrolled his sleeping bag on his foam pad.

Tom ve ben bir yastık savaşı yaptık.

Tom and I had a pillow fight.

- Tom uyuduğu zaman sırtını dayamak için bir yastık kullanır.
- Tom uyurken beline destek olması için yastık kullanıyor.

Tom uses a pillow to support his back when he sleeps.

Bir yastık ve bir battaniye alabilir miyim, lütfen?

May I have a pillow and a blanket, please?

Bana bir yastık ve battaniye getirebilir misiniz, lütfen?

Could you bring me a pillow and blanket, please?

Tom bir yastık aldı ve onu Mary'ye fırlattı.

Tom picked up a pillow and threw it at Mary.

Tom bir yastık olmadan uyumayı denemeye karar verdi.

Tom decided to try sleeping without a pillow.

- Tom bir yastık olmadan uyuyamıyor.
- Tom yastıksız uyuyamaz.

Tom can't sleep without a pillow.

Tom uyku tulumunun altına bir köpük yastık koydu.

Tom put a foam pad under his sleeping bag.

- Tom bir yastık olmadan uyudu.
- Tom yastıksız uyudu.

Tom slept without a pillow.

Sami, silahının sesini susturmak için bir yastık kullandı.

Sami used a pillow to muffle the sound of his gun.

- Yatarken kaç yastık kullanıyorsunuz?
- Uyurken kaç yastıkla yatıyorsunuz?

How many pillows do you use when sleeping?

- Tom sırt çantasını bir yastık olarak kullanarak ağacın altında uyudu.
- Tom ağacın altında sırt çantasını yastık yapıp uyudu.

Tom slept under the tree, using his knapsack for a pillow.

Sabah altıda, bir yastık dünyadaki en büyük cazibeye sahiptir.

A pillow at six o'clock in the morning has got the biggest gravity in the world.

Ben bir yastık yapacağım ve onu köknar iğneleri ile dolduracağım.

I'm going to make a cushion and fill it with fir needles.

Gerçekleşen bir hayata öncülük etmek gerçekten basit bir soruya geliyor: Geceleri ışıkları kapattığınızda ve kafanız yastık üzerindeyken, ne duyuyorsunuz? Ruh şarkın mı, Şeytan mı gülüyor?

Leading a fulfilling life really comes down to a simple question: When you turn off the lights at night and your head is on the pillow, what do you hear? Your soul singing or Satan laughing?