Translation of "Yapışmış" in English

0.003 sec.

Examples of using "Yapışmış" in a sentence and their english translations:

Kitabın iki sayfası birbirine yapışmış.

Two pages of the book stuck together.

Ayakkabımın arkasına yapışmış sakız var.

There's gum stuck to the back of my shoe.

Boğazımda yapışmış bir balık kılçığı var.

I got a fish bone stuck in my throat.

Kaldırıma yapışmış birçok eski sakız var.

There is a lot of old chewing gum stuck to the sidewalk.

Ona yapmamasını söylememe rağmen o düşüncesine yapışmış.

He stuck to his opinion though I told him not to.

Tek kanıt, iç çamaşırına yapışmış sperm iziydi.

The only evidence was the traces of semen stuck to the underwear.

Tek kanıt iç çamaşıra yapışmış meni kalıntılarıydı.

The only proof was the remains of the semen which had stuck to the underwear.

Bu sabah uyandığınızda göz kapaklarınız birbirine yapışmış mıydı?

Were your eyelids stuck together when you woke up this morning?

Benim hoverkraft yılanbalıklarıyla dolu ve klavyeme yapışmış bir parça sakız var.

My hovercraft is full of eels, and there's a bit of chewing gum stuck to my keyboard.

- İğne ipliğe dönmüşsün.
- Bir deri bir kemik kalmışsın.
- Karnın sırtına yapışmış.
- Kemiklerin sayılıyor.
- Kaburgaların çıkmış.
- İskelet gibi olmuşsun.

You've become too skinny.