Translation of "Yağıyordu" in English

Kar yağıyordu.

It was snowing.

Yağmur yağıyordu.

It was raining.

Yağmur yüzüme yağıyordu.

The rain was falling in my face.

Uyandığımda, kar yağıyordu.

- I awoke to find it snowing.
- When I awoke, it was snowing.
- When I woke up, it was snowing.

Sessizce yağmur yağıyordu.

It was raining quietly.

Uyandığımda kar yağıyordu.

It was snowing when I woke up.

Biraz kar yağıyordu.

A little snow was falling.

Dün yağmur yağıyordu.

It was raining yesterday.

İnce yağmur yağıyordu.

- A fine rain was falling.
- A gentle rain was falling.

Hâlâ yağmur yağıyordu.

It was still raining.

Ormanda yağmur yağıyordu.

It was raining in the forest.

Geldiklerinde yağmur yağıyordu.

It was raining when they arrived.

Osaka'da şiddetli yağmur yağıyordu.

It was raining heavily in Osaka.

- Kar yağışıydı.
- Kar yağıyordu.

It was snowing.

Hafif bir yağmur yağıyordu.

A light rain was falling.

Dün gece yağmur yağıyordu.

It was raining last night.

Bütün gece kar yağıyordu.

It's been snowing all night.

Ara sıra kar yağıyordu.

It has been snowing on and off.

Otobüse bindiğimde yağmur yağıyordu.

It was raining when I took the bus.

Ben vardığımda, yağmur yağıyordu.

When I arrived, it was raining.

Boston'da çok yağmur yağıyordu.

It was raining hard in Boston.

Üstüne üstlük yağmur yağıyordu.

On top of that, it was raining.

Biz vardığımızda yağmur yağıyordu.

It was raining when we arrived.

O gün yağmur yağıyordu.

It was raining that day.

O gün kar yağıyordu.

It was snowing that day.

Şafakta hâlâ yağmur yağıyordu.

At daybreak it was still raining.

Şikago çevresinde yağmur yağıyordu.

It was raining around Chicago.

Perdeyi açtığımda kar yağıyordu.

When I opened the curtains, it was snowing.

Ben istasyona ulaştığımda, kar yağıyordu.

It was snowing when I reached the station.

Evde kaldılar, çünkü yağmur yağıyordu.

They stayed at home, because it rained.

Yağmur iyi ve şiddetli yağıyordu.

It was raining good and hard.

Bu sabah kalktığımda, yağmur yağıyordu.

When I got up this morning, it was raining.

New York'ta sert yağmur yağıyordu.

It was raining hard in New York.

Sabah saatlerinde şiddetli yağmur yağıyordu.

It was pouring rain all morning long.

Dün öğleden sonra yağmur yağıyordu.

It was raining yesterday afternoon.

Pazartesi günü Boston'da yağmur yağıyordu.

It was raining in Boston on Monday.

Dışarıda bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyordu.

It was raining cats and dogs outside.

Yağmur yağıyordu ve oyun iptal edildi.

It was raining and the game was called off.

Yağmur yağıyordu fakat o dışarı gitti.

It was raining, but he went out.

Gece boyunca ara sıra yağmur yağıyordu.

It was raining on and off all through the night.

Bir taksi çağırdım çünkü yağmur yağıyordu.

I called a cab, because it was raining.

Bu sabah otobüse bindiğimde yağmur yağıyordu.

This morning it was raining when I took the bus.

Yağmur yağıyordu, bu yüzden evde kaldım.

It was raining, so I stayed home.

Bugün yağmur yağıyordu. Yarın nasıl olacak?

It was raining today. What'll it be like tomorrow?

Hiçbir şey yapamadım çünkü yağmur yağıyordu.

I wasn't able to do anything because it was raining.

Tom'un vurulduğu gün Boston'da yağmur yağıyordu.

It was raining in Boston on the day Tom was shot.

Ara vermeden bütün gün boyunca yağmur yağıyordu.

It was raining all day long without intermission.

Bütün gece boyunca zaman zaman yağmur yağıyordu.

It was raining on and off all night long.

Biz çıktığımızda yağmur yağıyordu; biz vardığımızda güneşliydi.

It was raining when we left; it was sunny when we arrived.

Fırtınalı bir gündü ve kar hızlı yağıyordu.

It was a stormy day, and the snow was falling fast.

Kar yağıyordu ama dışarısı çok soğuk değildi.

It was snowing, but it wasn't very cold outside.

Düne kadar bir hafta boyunca yağmur yağıyordu.

It had been raining for week until yesterday.

Tom, Mary'nin evine geldiğinde yağmur sert yağıyordu.

It was raining hard when Tom arrived at Mary's house.

Bu sabah kalktığımda ağır biçimde yağmur yağıyordu.

It was raining heavily when I got up this morning.

O kadar çok yağmur yağıyordu ki içerde oynadık.

It was raining hard, so we played indoors.

Xueyou, Lin Öğretmen'i görmeye geldiğinde dışarıda yağmur yağıyordu.

When Xueyou came to see Teacher Lin, it was raining outside.

Biz ayrıldığımızda yağmur yağıyordu, fakat vardığımızda hava güneşliydi.

It was raining when we left, but by the time we arrived, it was sunny.

Şiddetli yağmur yağıyordu fakat o arabayla gezmekte ısrar etti.

It was raining hard, but she insisted on going for a drive.

O kadar şiddetli yağmur yağıyordu ki gidişimizi ertelemek zorunda kaldık.

It was raining so hard that we had to put off our departure.

Tom, Mary'yi arıyordu ama sert yağmur yağıyordu ve onu görmedi.

Tom was looking for Mary, but it was raining hard and he didn't see her.

- Dün gece Boston'da kar yağdı.
- Dün gece Boston'da kar yağıyordu.

It snowed in Boston last night.

O kadar çok yağmur yağıyordu ki evde kalmaya karar verdik.

It was raining so hard that we decided to stay home.

Hava o gün soğuktu, ve bunun yanı sıra, yağmur yağıyordu.

The weather was cold that day, and besides, it was raining.

Yağmur yağıyordu. Ancak onlar yine de okul gezilerine devam ettiler.

It was raining. However, they still went on their school trip.

Uyandığımda yağmur yağıyordu ama öğleden sonra gökyüzü açılmıştı ve güneş parlıyordu.

It was raining when I woke up, but by afternoon the sky had cleared up and the sun was shining.

Tom bir şemsiye taşıyor çünkü evini terk ettiği zaman yağmur yağıyordu.

Tom is carrying an umbrella because it was raining when he left his house.

- Onlar dün tenis oynamadılar, çünkü yağmur yağdı.
- Onlar dün tenis oynamadılar çünkü yağmur yağıyordu.

Yesterday they didn't play tennis, because it rained.

O kadar çok yağmur yağıyordu ki onu başka bir gün ziyaret etmeye karar verdik.

It rained so hard that we decided to visit him on another day.