Translation of "Yüzüme" in English

0.011 sec.

Examples of using "Yüzüme" in a sentence and their english translations:

Rüzgâr yüzüme vursun

Let the wind hit my face

Yağmur yüzüme yağıyordu.

The rain was falling in my face.

Bob yüzüme baktı.

Bob stared me in the face.

O yüzüme bakamadı.

She couldn't look me straight in the face.

O, yüzüme baktı.

He looked me in the face.

Güneş yüzüme parlıyor.

The sun is shining in my face.

O, yüzüme vurdu.

He hit me in the face.

Yüzüme su çarptım.

I splashed my face with water.

Yüzüme yalan söyledin.

You lied to my face.

O yüzüme güldü.

He laughed in my face.

Tom yüzüme güldü.

Tom laughed in my face.

Rüzgar yüzüme esiyor.

The wind is blowing into my face.

Aynada yüzüme baktım.

I stared at my face in the mirror.

Şans yüzüme güldü.

I got a lucky break.

Haftalardır yüzüme dokunmadım.

I haven't touched my face in weeks.

- Rüzgârın yüzüme vurduğunu hissettim.
- Yüzüme vuran rüzgarı hissettim.

I felt the wind blowing on my face.

- Tom bunu yüzüme söylemişti.
- Tom bunu yüzüme karşı söyledi.

Tom said that to my face.

O telefonu yüzüme kapadı.

He hung up on me.

Kapıyı yüzüme doğru kapadı.

He slammed the door right in my face.

Onlar yüzüme su çarptılar.

They dashed water into my face.

Tom kapıyı yüzüme kapattı.

Tom slammed the door in my face.

Gerçekten yüzüme gözüme bulaştırdım.

I've really messed up.

Lazeri yüzüme doğru tutma.

Don't point the laser at my face!

Tom doğruca yüzüme bakamadı.

Tom couldn't look me straight in the face.

Ben konuşurken yüzüme bak.

Look at me when I speak to you.

O yüzüme bir yumruk attı.

He dealt me a blow in the face.

Tom'un telefonu yüzüme kapattığına inanamıyorum.

I can't believe Tom hung up on me.

Emily asla yüzüme tokat atmaz.

Emily would never slap me in the face.

Üzgünüm, gerçekten elime yüzüme bulaştırdım.

I'm sorry, I really messed up.

Sessizce fısıldayacağına neden yüzüme söylemiyorsun?

Instead of whispering it quietly, why don't you say it to my face!

O benim yüzüme yalan söyledi.

He lied to my face.

Ben gerçekten yüzüme gözüme bulaştırdım.

I really messed up.

Tom yüzüme karşı yalan söyledi.

Tom lied to my face.

Ben bunu elime yüzüme bulaştırırdım.

I'd be terrible at doing that.

O, yüzüme ağır bir darbe indirdi.

He struck me a heavy blow in the face.

Tom telefonu yüzüme kapatmaya devam ediyor.

Tom keeps hanging up on me.

Eğer bir şey diyeceksen yüzüme söyle!

If you have something to say, say it to my face.

Söyleyecek bir şeyin varsa onu yüzüme söyle.

If you have something to say, say it to my face.

Bu yılları asla geri getiremeyeceğim gerçeğini yüzüme çarpmıştı.

it really brought home to me the fact that I will never get these years back.

Hakkımda ne söylersen söyle, yüzüme söyle, arkamdan değil.

Whatever you say about me, say it to my face, not behind my back.

Tom'un olanlar hakkında yüzüme karşı yalan söylediğine inanamıyorum.

- I can't believe Tom lied to my face about what happened.
- I can't believe that Tom lied to my face about what happened.

Elimiz bağlı, yapacak bir şeyimiz yok der gibi yüzüme bakıyorlar

And they would look at me as if their own hands were tied,

Oslo sokaklarında da yüzüme tükürüldü, bu defa da esmer bir adamdı.

I was spit in the face in the streets of Oslo, this time by brown men.

Ondan özür dilemek için Susan'ı aradım fakat o, telefonu yüzüme kapadı.

I called Susan to apologize to her, but she hung up on me.

- Sanırım bu sefer şansım yaver gitti.
- Sanırım bu sefer şans yüzüme güldü.

I guess I just got lucky this time.

- Yüzüme karşı yalan mı söylüyorsun?
- Gözümün içine baka baka yalan mı söylüyorsun?

Are you lying straight to my face?