Translation of "Yüzüstü" in English

0.003 sec.

Examples of using "Yüzüstü" in a sentence and their english translations:

Yüzüstü uzanın.

Lie on your stomach.

Yüzüstü uzandım.

I lay on my face.

Tom'u yüzüstü bıraktım.

I've let Tom down.

Onu yüzüstü bıraktın.

You let him down.

Onları yüzüstü bıraktım.

- I've let them down.
- I let them down.

Onu yüzüstü bıraktım.

I've let her down.

- Tom yüzüstü yatıyor.
- Tom yüzükoyun yatıyor.
- Tom yüzüstü uzanmış.

Tom is lying on his stomach.

Tom bizi yüzüstü bıraktı.

Tom left us high and dry.

Mike kardeşini yüzüstü bıraktı.

Mike left his brother in the lurch.

Tom yüzüstü yere düştü.

Tom fell flat on the floor.

- Sami yüzükoyun yatıyordu.
- Sami yüzüstü yatıyordu.

Sami was lying face down.

Tom bana beni asla yüzüstü bırakmayacağını söyledi.

- Tom told me that he'd never let me down.
- Tom told me he'd never let me down.

- Lütfen karnınızın üstüne yatın.
- Lütfen yüzüstü uzanın.

Please lie on your stomach.

En iyi arkadaşlarımdan biri beni yüzüstü bıraktı.

One of my best friends has failed me.

Çok kez, hip-hop kendi insanlarını yüzüstü bıraktı.

In many cases, hip-hop has failed its community,

- O beni yüzüstü bıraktı.
- O beni ispiyon etti.

She ratted me out.

Tom'un başı dertteydi ve biz onu yüzüstü bıraktık.

Tom was in trouble and we let him down.

- Beni yüzüstü bırakacak mısın?
- Beni ihbar edecek misin?

Are you going to rat me out?

- Tom beni yüzüstü bıraktı.
- Tom beni ispiyon etti.

Tom ratted me out.

- Tom yüzüstü yere kapaklandı.
- Tom yüzünün üzerine düştü.
- Tom yüzüstü yere yapıştı.
- Tom yüzükoyun yere kapaklandı.
- Tom yeri öptü.

- Tom fell flat on his face.
- Tom landed face-first.
- Tom slammed into the ground face-first.

Bana en çok ihtiyacı olduğu zaman Tom'u yüzüstü bıraktım.

I let Tom down when he needed me most.

- O beni zor durumda bıraktı.
- O beni yüzüstü bıraktı.

He left me in the lurch.

- Seni yüzüstü bırakmayacağım.
- Seni terk etmeyeceğim.
- Ben seni terk etmeyeceğim.

I won't forsake you.

- Seni yüzüstü bırakmayacağım.
- Yüzünü kara çıkarmayacağım.
- Seni hayal kırıklığına uğratmayacağım.

- I won't disappoint you.
- I won't let you down.

- Tom yüzüstü yere kapaklandı.
- Tom yüzünün üzerine düştü.
- Tom yüzüstü yere yapıştı.
- Tom yüzükoyun yere kapaklandı.
- Tom yeri öptü.
- Tom eline yüzüne bulaştırdı.

Tom fell flat on his face.

Takeshi ödevimde bana yardım etmeye söz verdi, ancak son dakikada beni yüzüstü bıraktı.

Takeshi promised to help me with my homework, but at the last minute he let me down.

- Tom yüzünün üzerine düştü.
- Tom yüzüstü yere yapıştı.
- Tom yüzükoyun yere kapaklandı.
- Tom yeri öptü.

Tom landed face-first.

- O bizi ispiyon etti.
- O bizi gammazladı.
- O bizi ele verdi.
- O bizi sattı.
- O bizi yüzüstü bıraktı.

He ratted us out.