Translation of "Gideceğine" in English

Tom'un partisine gideceğine inanamıyorum.

I can't believe you're going to Tom's party.

Onun erken gideceğine eminim.

I'm sure she'll leave early.

Tom'un hoşuna gideceğine eminim.

- I'm sure Tom would love it.
- I'm sure Tom will like it.

Tom'un üniversiteye gideceğine seviniyorum.

I'm glad Tom is going to college.

Nereye gideceğine karar vermek zor.

It is difficult to decide where to go.

Tom nereye gideceğine karar veremedi.

Tom couldn't decide where to go.

Tom nereye gideceğine karar veremiyor.

Tom can't decide where to go.

Tom doğruca eve gideceğine söz verdi.

Tom promised he'd go straight home.

Tom zaten kiminle gideceğine karar verdi.

Tom has already decided who to go with.

Tom nereye gideceğine zaten karar verdi.

Tom has already decided where to go.

Oraya kimin gideceğine henüz karar verilmedi.

- Who will go there is not yet decided.
- Who'll go there isn't yet decided.
- Who'll go there hasn't been decided.

Tom hangi yoldan gideceğine emin değildi.

Tom was unsure which way to go.

Nereye gideceğine önceden karar verdin mi?

Have you already decided where you're going to go?

Zaten nereye gideceğine karar verdin mi?

Have you already decided where to go?

Üniversiteye nereye gideceğine önceden karar verdin mi?

Have you already decided where you're going to go to college?

Saat kaçta gideceğine önceden karar verdin mi?

Have you already decided what time you're going to leave?

Bir şeylerin daha iyiye gideceğine ikna oldum.

I am convinced that things will change for the better.

Tatil için nereye gideceğine karar verdin mi?

Have you made up your mind where to go for the holidays?

Boston'a ne zaman gideceğine karar verdin mi?

Have you decided when you're going to go to Boston?

Trenle mi yoksa uçakla mı gideceğine karar vermelisin.

You must decide whether you will go by train or by plane.

Tom önümüzdeki yaz nereye gideceğine karar verdi mi?

Has Tom decided where he'll go next summer?

Geçen yıl Floransa'da bir hafta geçirdim. Hoşuna gideceğine eminim.

I spent a week in Florence last year. I'm sure you'll like it.

Tom Mary'ye onunla Boston'a gideceğine söz vermemiş olmayı diledi.

- Tom wished he hadn't promised Mary he'd go to Boston with her.
- Tom wished he hadn't promised Mary that he'd go to Boston with her.
- Tom wished that he hadn't promised Mary he'd go to Boston with her.

İşlerin bu kadar kötüye gideceğine dair hiçbir fikrim yoktu.

I had no idea things had gotten this bad.

Tom, işe mi gireceğine yoksa üniversiteye mi gideceğine karar veremiyor.

Tom can't make up his mind whether to get a job or to go to college.

Erken sabah karşılama masasında ilk kimin gideceğine karar vermek için kura çektik.

We drew lots to decide who would go first at the early morning reception desk.

- Tom henüz bölüm tercihi yapmadı.
- Tom hangi bölüme gideceğine henüz karar vermedi.

- Tom hasn't yet decided on a major.
- Tom hasn't decided on a major yet.

- Gelecek yaz nereye gideceğine karar verdin mi?
- Önümüzdeki yaz nereye gideceğinize karar verdiniz mi?

Have you decided where you're going next summer?