Translation of "Ticaret" in English

0.008 sec.

Examples of using "Ticaret" in a sentence and their english translations:

Ticaret yapalım.

Let's make a trade.

Benimle ticaret yap.

Deal me in.

Türkiye'de ticaret yapıyor.

He does business in Turkey.

O ticaret yapmaktadır.

He is in business.

Ticaret amacıyla Boston'dayım.

I'm in Boston on business.

Ticaret ortakları, ticaret politikasını açıklığa kavuşturmak için Japonya'ya dayanıyor.

Trading partners are leaning on Japan to clarify its trade policy.

Japonlarla ticaret kolay değil.

Trading with Japan is not easy.

Ticaret olmadan para kazanamadılar.

They could make no money without trade.

Osaka, Japonya'daki ticaret merkezidir.

Osaka is the center of commerce in Japan.

- O her zaman ticaret yapıyor.
- O, her zaman ticaret yapıyor.

He's always trading.

Çin, Dünya Ticaret Örgütü'ne katıldı.

China joined the World Trade Organization.

Sevgili izleyiciler, eğer ticaret savaşı

Listen, my dear viewers, if you thought

ticaret antlaşması imzalamak istediklerinde oldu.

tried to sign a trade deal with the United States.

Ticaret hukukuna şirket hukuku denebilir.

Commercial Code can be called an enterprise method.

Ticaret şehirlerin gelişmesine neden oldu.

Commerce led to the development of cities.

Şirket serbest ticaret anlamına gelir.

The company stands for free trade.

Bir ticaret şirketinde istihdam edildi.

She is employed in a trading company.

Ticaret yapacak bir şeyim var.

I have something to trade.

Ticaret milletlerin gelişmesine yardım eder.

Trade helps nations develop.

Ben bir ticaret lisesine gittim.

I went to a commercial high school.

O aday serbest ticaret yanlısı.

That candidate stands for free trade.

Onların çoğu düşmanla ticaret yaptı.

Many of them had traded with the enemy.

Elektronik ticaret hızla yayılmaya başladı.

Electronic commerce began to spread rapidly.

Inanılmaz bir e-ticaret ekonomisine sahip.

that no other country has come close to matching.

Bu arada, ticaret anlaşmaları moda oldu.

Meanwhile, trade deals are in fashion.

çokça ticaret anlaşması imzalamaya ihtiyacı var.

lots of trade deals.

Erkek kardeşi bir ticaret şirketinde çalışır.

His brother works for a trading company.

Japonya Amerika ile çok ticaret yapar.

- Japan does a lot of trade with the United States.
- Japan does a lot of trade with the USA.

Japonya Kanada ile çok ticaret yapar.

Japan does a lot of trade with Canada.

Japonya dünyadaki birçok ülkeyle ticaret yapar.

Japan trades with lots of countries in the world.

Japonya ABD ile çok ticaret yapar.

Japan does a lot of trade with the United States.

İki ulusun güçlü ticaret bağlantısı var.

The two nations have strong trade ties.

Ben onun ticaret anlaşmazlığını görüşeceğini düşünüyorum.

I think that she will discuss trade friction.

Japonya İngiltere ile çok ticaret yapar.

Japan does a lot of trade with Britain.

O iyi bir ticaret gibi görünüyordu.

It seemed like a good trade.

Tom ticaret okuluna gitmek istediğini söyledi.

- Tom said he wanted to go to business school.
- Tom said that he wanted to go to business school.

Korsanlar silahsız ticaret gemilerini av yaptı.

Pirates made unarmed merchant ships prey.

O bir adil ticaret dükkanında çalışır.

She works in a Fair Trade Shop.

Ben bir ticaret firması için çalışıyorum.

I'm working for a trading firm.

İki ülke arasındaki ticaret karmaşık olabilir.

Trade between two countries can be complex.

İki ülke arasındaki ticaret sürekli gelişiyor.

Trade between the two countries has been steadily growing.

Japonya birçok yabancı ülkeyle ticaret yapar.

Japan trades with many foreign countries.

Cezayir, Türkiye'yle büyük miktarda ticaret yapıyor.

Algeria trades a great deal with Turkey.

- Tokyo ile birlikte, Osaka bir ticaret merkezidir.
- Tokyo'nun yanı sıra Osaka bir ticaret merkezidir.

Along with Tokyo, Osaka is a center of commerce.

- Amerika Birleşik Devletleri'nin ticaret açığı büyüktür.
- Amerika Birleşik Devletlerinin büyük bir ticaret açığı var.

The United States has a large trade deficit.

Amerika'ya erken ticaret, ticaret rüzgarlarına, yani Dünya'yı ekvator yakınında çevreleyen hakim doğu rüzgarlarına dayanıyordu.

Early commerce to the Americas relied on the trade winds—the prevailing easterly winds that circle the Earth near the equator.

Elektronik ticaret ve endüstriyel zekaya dayalı bir

general, which are things that the world is currently addicted to and is experiencing a boom similar to the

Ve Amerika da onlarla ticaret yapmak istemedi.

And America didn’t want to trade with them either.

Çeşitlendirmeler sayesinde, Emirlik turizm, ticaret ve lojistikte

Because of this diversification the Emirates is becoming a world leader in tourism, trade,

Ermenistan 2003'te Dünya Ticaret Örgütü'ne katıldı.

Armenia joined the World Trade Organization in 2003.

Tom bir ticaret şirketinde bir iş aldı.

Tom took a job with a trading company.

Başkan Jefferson Avrupa ile ticaret yasağını emretti.

President Jefferson ordered a ban on trade with Europe.

Başkan Jefferson uzun sürecek ticaret yasağı istemiyordu.

President Jefferson did not want the trade ban to last long.

Tom Boston'da bir ticaret şirketi için çalışıyor.

Tom works for a trading company in Boston.

Ticaret açıkları iyi mi yoksa kötü mü?

Are trade deficits good or bad?

Çin, 2001'de Dünya Ticaret Örgütü'ne katıldı.

China joined the World Trade Organization in 2001.

Ve ülkenin en büyük e-ticaret platformu Taobao,

and the country's largest e-commerce platform, Taobao,

Karlı ticaret yollarını ve zengin üretimlerini korumaya çalıştılar.

wanting to protect their lucrative trade routes and rich coastal outposts.

Vahalarda tarım, balıkçılık ve ticaret tarihlerinde ve incilerde

from the Gulf lands. To announce with him the change that will happen in it. Once upon

Sizce Uruguay bu serbest ticaret antlaşmalarını imzalamalı mı?

Do you think Uruguay should sign those free trade deals?

Olduğunu ve turizm ve küresel ticaret merkezleri olan

to international visitors) and that it surpasses epicenters of tourism and global trade such

Hatta, onun bu ticaret şavaşlarının başı olduğunu düşünüyorsanız...

In fact, if you think he’s the creator of trade wars…

Biz bu gıda ticaret savaşının sonunu görecek miyiz?

Are we about to see the end of the food trade wars?

AB ve Meksika yeni serbest ticaret anlaşması yaptı

EU and Mexico agree new free trade pact

Bunu uluslarası ticaret için mükemmel olan eklediğinizde neden

Add to this the perfect situation for international trade routes and you can easily understand

Cibuti, Çin destekli serbest ticaret bölgesinin temelini attı.

Djibouti breaks ground on massive Chinese-backed free trade zone

Tahmin edebileceğiniz gibi, en iyi ticaret ortamı değildi.

As you can imagine, this is not the best business climate.

Bir oğlum var, o bir ticaret şirketinde çalışır.

I have a son, who works for a trading company.

- Tom ticaret yapmak istiyor.
- Tom iş yapmak istiyor.

Tom wants to trade.

Yasa dışı ticaret üzerine sert önlemler almak zorundayız.

We have to crack down on illegal trading.

Başbakan iki ülke arasında bir ticaret anlaşması imzaladı.

The Prime Minister signed a trade agreement between the two countries.

Amaç sende olana ihtiyacı olanlarla ticaret yapmak değil.

The goal is not to do business with everybody who needs what you have.

Tom'un şirketi, Federal Ticaret Komisyonu tarafından soruşturma altındadır.

Tom's company is under investigation by the Federal Trade Commission.

Kanada, Avrupa Birliği ile bir ticaret anlaşması imzaladı.

Canada has signed a trade agreement with the European Union.

Birçok küçük işletme sahipleri bir ticaret odasına aittir.

Many small business owners belong to a chamber of commerce.

Eğer ki arabalar, uçaklar ve ticaret gibi şeyler olmasaydı

if there weren't things like cars, planes and commerce

ÖAP'nin radikal kesimi "serbest ticaret" kavramına pek ılımlı değiller.

radical wing of the OPEN FRONT seems to be allergic to the word “free trade”.

İki ülke arasında ticaret anlaşması olmamasına rağmen, ortak tarihleri

Even though there is no trade agreement between the two countries, they have much history

Ticaret, yönetmelikler ile ilgili beş politika maaşlar ve refah.

Five policies concerning trade, regulations, salaries and welfare.

Sistemi kuracak, transit ticaret merkezi kurulacak ve döviz takas

unified customs system with China, establish a transit trade centre and set up a currency

Yeni bir ticaret bölgesi için planlar henüz çalışma aşamasında.

Plans for a new trade zone are still on the drawing board.

Ülke, dış ticaret açığını telafi etmek için çok çabalıyor.

The country is trying hard to make up for her trade deficit.

Çok taraflı ticaret müzakereleri ithalat kotaları üzerinde şapa oturdu.

Multilateral trade negotiations ran aground over import quotas.

Teröristler 2001 yılında New York'ta Dünya Ticaret Merkezi'ne saldırdı.

Terrorists attacked the World Trade Center in New York City in 2001.

Yüksek tarifeler uluslararası ticaret için bir engel haline gelmiştir.

High tariffs have become a barrier to international trade.

Yurtiçi ve yurtdışı ticaret gelirlerini artırmak için yollar inşa ettirdi

He undertakes road construction to enhance domestic and international trade revenue.

Yunan ticaret şehri ve bölgedeki İberyalı kabileler Romalıları hoş karşıladı.

The Greek trading cities and the Iberian tribes in the region welcomed the Romans.

Amazon, sevgili izleyici, dünyanın en büyük elektronik ticaret şirketi ama

Amazon is, dear viewer, the biggest e-commerce company in the world, but… oh, there is

Aynı durum diğer endüstrilerde de oluyor. Fransa'daki ticaret dengesini sunan

The same happens with other industries. Take a look at this chart that represents the trade

O ülkenin ticaret fazlası var. O, ithalatından çok ihracat yapıyor.

That country has a trade surplus. It exports more than it imports.

Çin'in Dünya Ticaret Örgütü'ne katıldığı gerçeği daha büyük bir şeyin belirtisiydi.

The fact that CHina had joined the World Trade Organization was a symptom of something bigger.

İhracaatlar güçlüyken, ithalatlar istikrarlı kalırken ülkenin ticaret dengesi geçen yıl gelişti.

The nation's trade balance improved last year as exports were strong, while imports remained steady.

Japonya ve ABD arasındaki mevcut ticaret uyuşmazlığına neyin neden olduğunu düşünüyorsunuz?

What do you think has caused the present trade friction between Japan and the U.S.?

Dubai'nin bize gösterdiği bir şey varsa, o da rekabet edebilirlik ve ticaret

If anything, Dubai shows us that competitiveness and trade tend to have better results in terms

Ve şimdi adam düşünür... ama bu yardımların ticaret savaşıyla ne alakası var?

And now you might wonder… but what do subsidies have to do with trade wars?

Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri arasındaki serbest ticaret anlaşması şu anda müzakere aşamasında.

A free-trade agreement between Europe and the United States is currently under negotiation.

Bu durum NATO'nun, hatta Dünya Ticaret Örgütü'nün bile varlığını sorgulamaya açık hale getirdi.

That calls NATO and even the World Trade Organization into question.

Uluslararası bir ticaret yasağı, o ülkenin ekonomisi için bardağı taşıran son damla olabilir.

An international trade ban could be the last straw for that country's economy.