Translation of "Açıklığa" in English

0.010 sec.

Examples of using "Açıklığa" in a sentence and their english translations:

Mevzu açıklığa kavuştu.

The matter has been cleared up.

Onu açıklığa kavuşturdun.

You made that clear.

Bunu açıklığa kavuşturayım.

Let me make this clear.

Önceliklerini açıklığa kavuştur.

Get your priorities straight.

Bunu açıklığa kavuşturmadın.

You didn't make it clear.

O zaten açıklığa kavuşturulmuştur.

It's already cleared up.

Şu konuyu açıklığa kavuşturayım.

Let me get this straight.

Sadece açıklığa kavuşturma istedim.

I just wanted clarification.

Onu açıklığa kavuşturduğumu düşündüm.

- I thought I made that clear.
- I thought that I made that clear.

Her şeyi açıklığa kavuşturacağız.

We'll straighten everything out.

Tom onu açıklığa kavuşturmadı.

Tom didn't make it clear.

Bu mesele açıklığa kavuşturulmalıdır.

This matter must be clarified.

Ben tekrar gelmeyeceğimi açıklığa kavuşturacağım.

I will make it clear that I won't come again.

Bu insanlar açıklığa değer verir.

Those people appreciate clarity.

Fikrimi değiştirmediğimi açıklığa kavuşturmak istiyorum.

I want to make it clear that I have not changed my mind.

Bunu sadece açıklığa kavuşturmak istiyordum.

I just wanted to make that clear.

Onu açıklığa kavuşturmak istiyor musun?

Do you want to clarify that?

Açıklığa kavuşturmak istediğim birkaç şeyim var.

I have a few things I want to make clear.

Ben bir şeyi açıklığa kavuşturmak istiyorum.

I want to make one thing clear.

Tom Mary'yi görmek istemediğini açıklığa kavuşturdu.

Tom made it clear that he didn't want to see Mary.

Bunu açıklığa kavuşturduğun için teşekkür ederim.

Thank you for clearing that up.

Tom geç kalmamam gerektiğini açıklığa kavuşturdu.

Tom made it clear that I shouldn't be late.

Tom onu yapmamam gerektiğini açıklığa kavuşturdu.

Tom made it clear that I shouldn't do that.

Tom burada olmak istemediğini açıklığa kavuşturdu.

Tom made it clear that he didn't want to be here.

Tom bizimle gitmek istemediğini açıklığa kavuşturdu.

Tom made it very clear that he didn't want to go with us.

O yüzmeye gitmek istediğini açıklığa kavuşturdu.

She made it clear that she wanted to go for a swim.

Tom Mary'yi çok sevmediğini açıklığa kavuşturdu.

Tom made it clear that he didn't like Mary very much.

Tom yapmamızı istemediği şeyi açıklığa kavuşturdu.

Tom made it clear what he didn't want us to do.

Umarım onu sizin için açıklığa kavuşturmuşumdur.

- I hope I made it clear for you.
- I hope that I made it clear for you.

Ayrıca açıklığa kavuşturayım, siz de bunu yaşıyorsanız

And so just to clarify, if this is you,

Bakın, orman bizi bu büyük açıklığa getirdi.

So look, the jungle's spilled out into this huge clearing.

Hangisinin doğru hangisinin yanlış olduğunu açıklığa kavuşturalım.

Let's make clear which is right and which is wrong.

Tom konserden önce yemek istemediğini açıklığa kavuşturdu.

Tom made it clear that he didn't want to eat before the concert.

Tom bize yardım etmek istemediğini açıklığa kavuşturdu.

Tom made it clear that he didn't want to help us.

Tom ne demek istediğini açıklığa kavuşturmaya çalıştı.

Tom attempted to clarify what he meant.

Bu konuyu açıklığa kavuşturmak için yardımınıza minnettarım.

I appreciate your help in clarifying this.

O, mükemmel bir koca olduğunu açıklığa kavuşturuyor.

He's making it clear that he's an ideal husband.

Şu konuyu açıklığa kavuşturayım. Sen benim babam mısın?

Let me get this straight. You're my father?

Açıklığa kavuşturmak için, tam olarak ne yapmamı istiyorsun?

Just to be clear, what exactly do you want me to do?

Tom, Mary'den ne ifade ettiğini açıklığa kavuşturmasını istedi.

Tom asked Mary to clarify what she meant.

Tom Mary ile yapacak bir şey istemediğini açıklığa kavuşturdu.

Tom made it clear that he didn't want anything to do with Mary.

Ticaret ortakları, ticaret politikasını açıklığa kavuşturmak için Japonya'ya dayanıyor.

Trading partners are leaning on Japan to clarify its trade policy.

Durumu açıklığa kavuşturmak istiyorum. Tom benim erkek arkadaşım değildir.

I want to make things clear. Tom is NOT my boyfriend.

Tom Mary'nin işi tek başına yapmasını istediğini açıklığa kavuşturdu.

Tom made it plain that he wanted Mary to do the work by herself.

O profesyonel bir futbol oyuncusu olmak niyetinde olmadığını açıklığa kavuşturdu.

He made it clear that he had no intention of becoming a professional football player.

- Sen dün onu açıklığa kavuşturdun.
- Sen dün ona açıklık getirdin.

You made that clear yesterday.

- Her şeyin açıklığa kavuşmasını istiyorum.
- Her şeyin ortaya çıkmasını istiyorum.

I want everything out in the open.

Tom mümkün olduğu kadar kısa sürede parasını geri istediğini açıklığa kavuşturdu.

Tom made it very clear that he wanted his money back as soon as possible.

Tatoeba'daki her cümle tamamen açıklığa kavuşana dek yorumlanmalı ve cümlenin çevirisi tartışılmalıdır.

Every Tatoeba sentence should be commented and its translation discussed, unless it's completely obvious.

Tom'la konuyu ne kadar kısa sürede açıklığa kavuşturursan o kadar iyi olur.

The sooner you clear the matter up with Tom, the better.

Bir şeyi açıklığa kavuşturalım. Sen ve ben arkadaş değiliz. Biz ortak bir düşmana karşı müttefikiz.

Let's get one thing straight. You and I are not friends. We're allies against a common enemy.

Az önce Facebook'taki bir gönderiden, bir işe yaramadığını düşündüğüm hesabın hacklendiğini, bazı sorunlar yaşandığını ve hesabın ban yediğini öğrendim.Tatildeydim, bu yüzden ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu ve umuyorum ki bunu burada paylaşarak, bununla hiçbir ilgim olmadığını açıklığa kavuşturabilir ve bu işin müsebbibi kimdir bilmek isterim.

So I just learned from a post on Facebook that the account that I thought wasn't working got hacked, some bad stuff happened, and it got banned. I was on vacation, so I had no idea this had transpired, and I hope that by posting this here, I can clear up that I didn't have anything to do with that, but I'd like to know who did.