Translation of "Romantik" in English

- Çok romantik!
- Bu çok romantik.

It's very romantic.

Çok romantik.

- It's very romantic!
- It's so romantic.

Çok romantik!

- It's very romantic!
- It's very romantic.

Romantik olacak.

It'll be romantic.

Romantik olurdu.

It would be romantic.

Romantik misin?

Are you romantic?

Tom romantik.

Tom is romantic.

Bu romantik.

- It was romantic.
- This is romantic.

- Ben romantik bir insanım.
- Ben romantik biriyim.

I'm a romantic person.

- çok romantik değildi.
- Bu çok romantik değildi.

- That was not very romantic.
- That wasn't very romantic.

O çok romantik!

He is very romantic!

Ne kadar romantik!

How romantic!

Hiç romantik değilim.

I am not romantic at all.

Romantik değil misin?

Aren't you the romantic?

Romantik, değil mi?

Romantic, isn't it?

Tom bir romantik.

- Tom is romantic.
- Tom is a romantic.

Bu çok romantik.

This is so romantic.

O umutsuzca romantik.

He is hopelessly romantic.

çok romantik değildi.

- That was not very romantic.
- That wasn't very romantic.
- That wasn't exactly romantic.

Romantik değil mi?

Isn't that romantic?

Bugün romantik hissediyorum.

I feel romantic today.

Tom çok romantik.

Tom is very romantic.

Ben filmi romantik buldum.

I found the film romantic.

Mary romantik komedilerden hoşlanır.

Mary likes romantic comedies.

Tom romantik, değil mi?

Tom is romantic, isn't he?

Bu yer oldukça romantik.

This place is sort of romantic.

Sanırım o çok romantik.

I think it's very romantic.

Onun romantik olacağını düşündüm.

- I thought it would be romantic.
- I thought that it would be romantic.

Romantik komedilerin hayranı değilim.

I do not fancy romantic comedies.

Bu çok romantik değil.

That's not very romantic.

Tom mükemmel bir romantik.

Tom is a great romantic.

Tom romantik komedileri seviyor.

Tom likes romantic comedies.

Sen hiç romantik değilsin.

You're not romantic at all.

O son derece romantik.

He's extremely romantic.

Tom son derece romantik.

Tom is extremely romantic.

O romantik görünmüyor mu?

Doesn't that sound romantic?

O romantik görünüyor mu?

Does that sound romantic?

Ne daha romantik olabilir?

What could be more romantic?

Bu çok romantik görünmüyor.

That doesn't sound very romantic.

Tom'un romantik olduğunu düşünüyorum.

- I think Tom is romantic.
- I think that Tom is romantic.

O umutsuz bir romantik.

She's a hopeless romantic.

Tom umutsuz bir romantik.

- Tom's a hopeless romantic.
- Tom is a hopeless romantic.

Favori romantik filminiz nedir?

What's your favorite romantic movie?

Bu romantik müziği seviyorum.

I love this romantic music.

Tom romantik olduğumu düşünüyor.

- Tom thinks I'm romantic.
- Tom thinks that I'm romantic.

Tom çok romantik değildi.

Tom wasn't very romantic.

Benim romantik art niyetlerim vardı.

I had romantic ulterior motives.

Şair Keats, Romantik okula aittir.

The poet Keats belongs to the Romantic school.

Tom oldukça romantik, değil mi?

Tom is pretty romantic, isn't he?

Dünyadaki en romantik şehir hangisidir?

What is the most romantic city in the world?

Bu oldukça romantik, değil mi?

It's pretty romantic, isn't it?

Aramızda romantik bir şey yok.

There's nothing romantic between us.

O tam olarak romantik değildi.

That wasn't exactly romantic.

Bu çok romantik bir öpücüktü.

It was a very romantic kiss.

Mary bir romantik komedi izledi.

Mary watched a romantic comedy.

Tom romantik romanları okumayı sevmiyor.

Tom doesn't like reading romance novels.

Onunla romantik bir ilgim yok.

I'm not interested in him romantically.

Sanık yargıç ile romantik olarak bağlıydı.

- The accused was romantically linked with the judge.
- The defendant was romantically linked with the judge.

Tom'un romantik bir şey yapacağını biliyordum.

- I knew Tom would do something romantic.
- I knew that Tom would do something romantic.

Bir şey daha romantik olabilir mi?

Could anything be more romantic?

Tom Mary'ye romantik bir öpücük verdi.

Tom gave Mary a romantic kiss.

Tom Mary'yi romantik bir biçimde öptü.

Tom kissed Mary romantically.

Hayatımın daha romantik olması gerektiğini düşünüyorum.

I think that my life should be more romantic.

Sanık hakim ile romantik biçimde bağlıydı.

The accused was romantically linked with the judge.

Orası Boston'un en romantik restoranlarından biridir.

It's one of Boston's most romantic restaurants.

Bu restoran romantik bir atmosfere sahip.

This restaurant has a romantic atmosphere.

Bunu yapmanın romantik olacağını düşünmüyor musun?

Don't you think it would be romantic to do that?

Venedik dünyanın en romantik şehirlerinden biri.

Venice is one of the world's most romantic cities.

Kabiliye'de romantik bir hafta sonu planladık.

We planned a romantic weekend in Kabylie.

Tom sadece romantik olmaya çalışıyor, değil mi?

Tom is just trying to be romantic, isn't he?

Tom o kadar romantik değil, değil mi?

Tom isn't so romantic, is he?

Bu, romantik bir piknik için mükemmel yer.

This is the perfect place for a romantic picnic.

İlk öpücüğümün daha romantik olacağını hayal ettim.

I imagined my first kiss would be more romantic.

Aramızda kesinlikle hiç romantik bir şey yok.

There's absolutely nothing romantic between us.

Bu çiftler için çok romantik bir yer.

This is a very romantic destination for couples.

O bana doğru romantik bir ilerleme yaptı.

He made a romantic advance towards me.

Tom, Mary ile romantik bir şekilde ilgilenmektedir.

Tom is romantically involved with Mary.

Bu İtalyan restoranı romantik bir atmosfere sahiptir.

This Italian restaurant has a romantic atmosphere.

Fadil ve Dania romantik bir ilişki geliştirdiler.

Fadil and Dania developed a romantic relationship.

Leyla daha romantik bir yeri tercih etti.

Layla preferred a more romantic place.

Deniz kıyısı özellikle ay ışığında romantik görünüyor.

The seashore looks particularly romantic in the moonlight.

Tom ve Mary bir romantik komedi izlediler.

Tom and Mary watched a romantic comedy.

Leyla ve Sami romantik bir randevu geçirdi.

Layla and Sami had a romantic date.

Sami ve Leyla romantik bir ilişki geliştirdiler.

Sami and Layla developed a romantic relationship.

O,bir parça şairdi ve romantik şiirler yazardı.

He was something of a poet and used to write romantic poems.

Mary her zaman Tom'un yeterince romantik olmadığını söylüyor.

Mary is always saying that Tom isn't romantic enough.

Güzel, görünüşe göre Tom için romantik duyguların var.

Well, you obviously have romantic feelings for Tom.

Tom ve Mary birlikte romantik bir akşam geçirdiler.

Tom and Mary spent a romantic evening together.

Tom ve Mary birlikte romantik bir gece geçirdi.

Tom and Mary spent a romantic night together.

Sami romantik bir hafta sonu için Kahire'ye gitti.

Sami drove to Cairo for a romantic weekend.

Sami, Leyla ile romantik bir ilişki kurmayı umuyordu.

Sami was hoping to have a romantic relationship with Layla.

Güney Amerika'ya romantik bir yaz tatili geçirmek için gittim.

I went to the South Pacific for a summer of romantic adventure.

"Ne tür müzik dinlemek istersin?" "Romantik bir şey koy."

"What kind of music do you want to hear?" "Put on something romantic."

Sen yaratıcı, sanatsal ve oldukça romantik bir kişiliğe sahipsin.

You have an imaginative, artistic and pretty romantic personality.

Tom ve Mary nehrin yanında romantik bir piknik yaptı.

Tom and Mary had a romantic picnic by the river.