Translation of "Rastladı" in English

0.005 sec.

Examples of using "Rastladı" in a sentence and their english translations:

O bir kurta rastladı.

She came across a wolf.

O bir akrebe rastladı.

She came across a scorpion.

O dün Jack'e rastladı.

She came across Jack yesterday.

Tom okula giderken Mary'ye rastladı.

Tom met Mary on his way to school.

Noel o yıl cumartesiye rastladı.

Christmas fell on Saturday that year.

O benimle konuşmak için rastladı.

She came across to speak to me.

Dolapta bazı eski belgelere rastladı.

He came across some old documents in the closet.

Parkta yürürken eski arkadaşına rastladı.

He came across his old friend while walking in the park.

Noel o yıl pazartesiye rastladı.

Christmas fell on Monday that year.

Tom başka bir arabaya rastladı.

Tom ran into another car.

Sami, ofisin dışında Leyla'ya rastladı.

Sami ran into Layla outside the office.

Sami, Leyla'nın İnstagram sayfasına rastladı.

Sami came across Layla's Instagram page.

Nancy dün eski bir arkadaşına rastladı.

Nancy ran across an old friend of hers yesterday.

O seçkin genç bir kişiye rastladı.

He came across an outstanding young person.

Tom parkta eski bir arkadaşına rastladı.

Tom ran into an old friend in the park.

Tom geçen gün süpermarkette Mary'ye rastladı.

Tom bumped into Mary the other day at the supermarket.

O parkta yürürken eski arkadaşına rastladı.

She ran across her old friend while walking in the park.

Tom bu sabah okula giderken Mary'ye rastladı.

Tom bumped into Mary this morning on his way to school.

Bu antik paraya bir antikacı dükkanında rastladı.

He came across this old coin in an antique shop.

O, markette beklenmedik bir şekilde ona rastladı.

He unexpectedly met her in the market.

- Tom, Mary ile karşılaştı.
- Tom, Mary'ye rastladı.

Tom bumped into Mary.

Tom işten eve giderken parkta Mary'ye rastladı.

Tom met Mary in the park on his way home from work.

O kulübünü ziyaret ettiğinde eski bir arkadaşına rastladı.

He came upon an old friend when he visited his club.

Mary eve giderken beklenmedik bir biçimde John'a rastladı.

Mary unexpectedly ran into John on her way home.

- Dan kilisede Linda'ya rastladı.
- Dan kilisede Linda'yla karşılaştı.

Dan met Linda at the church.

Tom, Mary'nin partisinde eski kız arkadaşlarından birine rastladı.

Tom ran into one of his ex-girlfriends at Mary's party.

- Tom sokakta komşusuyla karşılaştı.
- Tom sokakta komşusuna rastladı.

Tom met his neighbor in the street.

Tom yolda eski bir okul arkadaşına rastladı ama tanımamazlıktan geldi.

Tom met his former schoolmate in the street and acted as if he didn't know him.

- Emily eski bir oyuncağa rastladı.
- Emily eski bir oyuncağa rast geldi.

Emily came across an old toy.

" O tekrar olmayacak. "Fortunatus kendi kendine söyledi, ve tekrar birbirlerine at sürmeye başladılar. Bu defa Fortunatus'un mızrağı düşmanına o kadar güçlü rastladı ki o atından bir top gibi uçtu ve yerde ölü yatıyordu.

"That shan't happen again," Fortunatus said to himself, and they started to ride at each other again. This time, Fortunatus's spear met his foe so powerfully that he flew from his horse like a ball and lay dead on the earth.