Translation of "Planladığından" in English

Tom planladığından daha uzun uyudu.

Tom slept much longer than he had planned to.

Tom nereye gitmeyi planladığından bahsetmedi.

Tom didn't mention where he was planning to go.

Tom planladığından daha fazla söyledi.

Tom said more than he had planned to.

Tom'un onu yapmayı planladığından eminim.

- I'm sure Tom is planning to do that.
- I'm sure Tom is planning on doing that.

Tom'un orada olmayı planladığından şüpheleniyorum

- I suspect Tom is planning on being there.
- I suspect that Tom is planning on being there.

Tom'un orada olmayı planladığından şüpheliyim.

- I suspect Tom is planning to be there.
- I suspect that Tom is planning to be there.

Tom'un bunu yapmayı planladığından şüpheliyim.

- I suspected Tom was planning to do that.
- I suspected that Tom was planning to do that.

Tom'un partinde olmayı planladığından oldukça eminim.

- I'm quite sure that Tom is planning on being at your party.
- I'm quite sure that Tom is planning to be at your party.

Tom'un ne yapmayı planladığından emin değilim.

I'm not sure what Tom is planning to do.

Tom yapmayı planladığından daha fazlasını söyledi.

Tom said more than he'd planned to.

Tom'un bugün burada olmayı planladığından oldukça eminim.

I'm pretty sure that Tom is planning to be here today.

Tom'un hâlâ gelmeyi planladığından emin olmak zorundaydım.

I had to make sure Tom was still planning to come.

Tom'un burada olmayı planladığından emin olmak istedim.

I wanted to be sure Tom was planning to be here.

Tom Boston'dan planladığından bir hafta daha erken döndü.

- Tom came back from Boston a week earlier than he'd planned.
- Tom came back from Boston a week earlier than he'd planned to.

Biz sadece Tom'un burada olmayı planladığından emin olmak zorundayız.

We just have to make sure Tom is planning to be here.

Tom'un Mary'ye onu yapmasını söylemeyi planladığından hiç haberim yoktu.

- I had no idea that Tom was planning to tell Mary to do that.
- I had no idea that Tom was planning on telling Mary to do that.

Tom'un o proje üzerinde çok fazla zaman harcamayı planladığından şüpheliyim.

- I doubt that Tom planned to spend so much time on that project.
- I doubt Tom planned to spend so much time on that project.

Tom Mary'nin sürpriz bir doğum günü partisi planladığından şüphelenmeye başladı.

- Tom began to suspect that Mary was planning a surprise birthday party.
- Tom began to suspect Mary was planning a surprise birthday party.