Translation of "Parçasıdır" in English

0.027 sec.

Examples of using "Parçasıdır" in a sentence and their english translations:

Bu, kekin son parçasıdır.

This is the last piece of cake.

Bu büyüdüğüm şehrin parçasıdır.

This is the part of town where I grew up.

Zaman sonsuzluğun bir parçasıdır.

Time is a certain fraction of eternity.

İskoçya Birleşik Krallığın parçasıdır.

Scotland is part of the United Kingdom.

İnsanlar doğanın bir parçasıdır.

Humans are part of nature.

Tom sorunun bir parçasıdır.

Tom is part of the problem.

Tom takımın bir parçasıdır.

Tom is a part of the team.

- Sami, Leyla'nın hayatının bir parçasıdır.
- Sami, Leyla'nın yaşamının bir parçasıdır.

Sami is part of Layla's life.

Soy tükenmesi, evrimin bir parçasıdır.

Extinction is part of evolution.

Kamyonun deposu kamyonun bir parçasıdır.

"The gas tank of the truck is a part of the truck."

Tom büyük bir ailenin parçasıdır.

Tom is part of a large family.

Baş, insan bedeninin bir parçasıdır.

The head is a part of the human body.

O yaklaşım, şirket kültürünün parçasıdır.

That attitude is part of the company's culture.

Bir asteroid bir kaya parçasıdır.

An asteroid is a bit of rock.

Düzensiz fiiller İngilizcenin bir parçasıdır.

Irregular verbs are a part of the English language.

Gövde bir ağacın ana parçasıdır.

The trunk is the main part of a tree.

Müzik, hayatımın önemli bir parçasıdır.

Music is an important part of my life.

Ölüm hayatın tamamlayıcı bir parçasıdır.

Death is an integral part of life.

O faydalı bir bilgi parçasıdır.

- That's a useful piece of information.
- That is a useful piece of information.

Tom hayatımın büyük bir parçasıdır.

Tom is a big part of my life.

Doğaçlama cazın ayrılmaz bir parçasıdır.

Improvisation is an integral part of jazz.

Bu onun en ünlü parçasıdır.

This is his most famous piece.

Müzik hayatımın büyük bir parçasıdır.

Music is a big part of my life.

Yiyecek her görevin önemli bir parçasıdır.

[Bear] Food is an important part of any mission.

Dünyamız yalnızca evrenin küçük bir parçasıdır.

Our world is only a small part of the universe.

Bu ayin onların dinlerinin bir parçasıdır.

This rite is part of their religion.

"Eski Ahit" Kutsal Kitabın ilk parçasıdır.

"The Old Testament" is the first part of the Bible.

Fıstık, baklagil veya fasulye ailesinin parçasıdır.

Peanuts are part of the legume or bean family.

Atletizm okul hayatının önemli bir parçasıdır.

Athletics are an important part of school life.

Dünyamız evrenin sadece küçük bir parçasıdır.

Our world is only a tiny part of the universe.

Dans her kültürün güzel bir parçasıdır.

Dance is a beautiful part of every culture.

Dilimiz, kültürel kimliğimizin önemli bir parçasıdır.

Our language is an important part of our cultural identity.

"Yeni Antlaşma" Kutsal Kitabın ikinci parçasıdır.

"The New Testament" is the second part of the Bible.

Shetland Adaları Birleşik Krallığın bir parçasıdır.

The Shetland Islands are part of the United Kingdom.

Bu kutlama ülkemizin kültürünün esas parçasıdır.

This celebration is an intrinsic part of the culture of our country.

Başparmak insan elinin seçkin bir parçasıdır.

The thumb is the outstanding part of the human hand.

O, kit'in çok akıllı bir parçasıdır.

It's a very clever piece of kit.

- Rusya; Avrupa'nın mı, Asya'nın mı bir parçasıdır?
- Rusya Avrupa'nın mı yoksa Asya'nın mı bir parçasıdır?

Is Russia part of Europe or Asia?

Çalışma ABD'de hayatın çok önemli bir parçasıdır.

Work is a very important part of life in the United States.

Oğuz dilleri Türk dili ailesinin bir parçasıdır.

Oghuz languages are part of the Turkic language family.

Tütün Kuzey Carolina ekonomisinin önemli bir parçasıdır.

Tobacco is an important part of North Carolina's economy.

Serviks rahmin daha alt, daha dar parçasıdır.

The cervix is the lower, narrower part of the uterus.

Birçok dilde fiil konuşmanın önemli bir parçasıdır.

In most languages the verb is an essential part of speech.

Kadınlar bir erkeğin hayatının en güzel parçasıdır.

Women are the most beautiful part of a man's life.

Origami için bütün ihtiyacınız bir kağıt parçasıdır.

All you need for origami is a sheet of paper.

Meydan okumalar Fadıl'ın gündelik hayatının bir parçasıdır.

Confrontations are part of Fadil's everyday life.

- Kabiliye Cezayir'in bir parçasıdır.
- Kabiliye Cezayir toprağıdır.

Kabylie is part of Algeria.

İran körfezi, İran halkındaki tarihsel kimliğin bir parçasıdır.

Persian Gulf is an element of historical identity of Iranian People.

Web, yaşlı insanların anlamadığı yeni ekonominin bir parçasıdır.

The Web is part of the new economy that older people don't understand.

Bu eski Fransız masa mobilyanın çok değerli bir parçasıdır.

This old French table is a very valuable piece of furniture.

Hiç kimse adanın tamamı değildir. Herkes kıtanın bir parçasıdır.

No man is an island, entire of itself; every man is a piece of the continent.

- O faydalı bir bilgi parçası.
- O faydalı bir bilgi parçasıdır.

- That's a useful piece of information.
- That is a useful piece of information.
- It is useful information.
- This is useful information.

Tonlama herkesin bildiği gibi yabancı dilin kazanması zor bir parçasıdır.

Intonation is a notoriously difficult part of a foreign language to acquire.

- O bizim ailemizin önemli bir parçasıdır.
- O bizim ailenin önemli bir parçası.

She's an important part of our family.

Kurbağa yumurtası mı, zıpkınla balık avlamak mı? Yiyecek her görevin önemli bir parçasıdır.

So frogs spawn or spear fish? [Bear] Food is an important part of any mission.

Matematik, yarın kalkarsan ve evrenin gittiğini keşfedersen yapmaya devam edebileceğin, bilimin bir parçasıdır.

Mathematics is the part of science you could continue to do if you woke up tomorrow and discovered the universe was gone.

Güneş sistemimiz eliptik bir şekle sahiptir ve Samanyolu olarak bilinen bir galaksinin parçasıdır.

Our solar system has an elliptical shape and is part of a galaxy known as the Milky Way.

Ama bütün resim bu değil. Tatoeba sadece açık, işbirlikçi, çok dilli cümleler sözlüğü değildir. O, yapmak istediğimiz bir ekosistemin parçasıdır.

But that's not the whole picture. Tatoeba is not just an open, collaborative, multilingual dictionary of sentences. It's part of an ecosystem that we want to build.