Translation of "Nimet" in English

Çocuklarım birer nimet.

My children are a blessing.

Lanet değil de nimet yapan şeylerdir.

become a blessing and not a curse?

O onun bir nimet olduğunu düşündüm.

- She made him happy.
- She considered him to be a blessing.

Çocuk sahibi olmak büyük bir nimet.

It's a big blessing to have a child.

Bu hem bir nimet hem de bir lanet.

This is both a blessing and a curse.

En büyük nimet sağlık, en büyük zenginlik kanaat, en büyük bağ da vefadır.

Health is the greatest gift; satisfaction the greatest wealth; fidelity the greatest relation.

Ekolojist, petrolün sadece bir nimet olmadığını, aynı zamanda bir lanet olduğu konusunda bizi uyardı.

The ecologist warned us that petroleum was not merely a blessing but also a curse.

- Biz onu bir nimet olarak kabul ediyoruz.
- Biz onu bir lütuf olarak kabul ediyoruz.

We consider it a blessing.

Hidayet eyle bizi doğru yola, o kendilerine nimet verdiğin mutlu kimselerin yoluna; o gazaba uğramışların ve o sapmışların yoluna değil.

Guide us to the straight path – the path of those upon whom You have bestowed favor, not of those who have evoked Your anger or of those who are astray.