Translation of "Mum" in English

0.010 sec.

Examples of using "Mum" in a sentence and their english translations:

Mum söndü.

- The candle has gone out.
- The candle went out.

Mum yandı.

The candle burned out.

Mum eriyor.

The candle is melting down.

- Mum kendiliğinden söndü.
- Mum kendi kendine söndü.

- The candle went out of itself.
- The candle went out by itself.

Birkaç mum yakalım.

Let's light some candles.

Mum aniden söndü.

The candle suddenly went out.

Mum kendiliğinden söndü.

The candle went out by itself.

Mum ışığını severim.

I like candlelight.

Birkaç mum yanıyordu.

Several candles were burning.

Bunlar mum mu?

Are these candles?

Mum güzel kokuyor.

The candle smells nice.

Üç mum yaktım.

I lit three candles.

Bir mum yaktım.

I lit a candle.

- Mum söndürülmek yerine söndü.
- Mum söndürmeye gerek kalmadan söndü.

The candle went out instead of having been put out.

Mum rüzgar tarafından söndürüldü.

The candle was blown out by the wind.

Lütfen bir mum yakın.

Please light a candle.

Cecil bir mum yaktı.

Cecil lit a candle.

Bir mum odayı aydınlattı.

A candle lighted the room.

Mum söndürülmek yerine söndü.

The candle went out instead of having been put out.

Odasında birkaç mum yaktı.

She lit some candles in her room.

Bu mum beyaz değil.

- This candle is not white.
- That candle isn't white.
- This candle isn't white.

Tom bir mum yaktı.

Tom lit a candle.

Mum kendi kendine söndü.

The candle went out by itself.

Tom üç mum yaktı.

Tom lit three candles.

Şu mum beyaz değil.

That candle isn't white.

Tom birkaç mum yaktı.

Tom lit some candles.

Bakıyorum da mum almışsın.

- I see that you bought candles.
- I see you bought candles.

Mum aldın, değil mi?

You bought candles, didn't you?

Rüzgar estiği an mum sönüverdi.

The moment the wind blew in, the candle went out.

O, karanlıkta bir mum yaktı.

He lit a candle in the dark.

Işıklar giderse bir mum yak.

If the lights go out, light a candle.

Odayı tek bir mum aydınlatıyordu.

- The room was lit by a single candle.
- A single candle lit the room.

Bir mum yaktım, böylece görebildik.

I lit a candle so we could see.

Mum ışığında akşam yemeği yedik.

We had dinner by candlelight.

Sonunda sönünceye kadar, mum gittikçe küçüldü

The candle grew shorter and shorter, until at last it went out.

Ayin sırasında binlerce mum kiliseyi aydınlattı.

Thousands of candles illuminated the church during the ceremony.

Öldüğümde arkamdan ağlanıp mum yakılmasını istemiyorum.

When I die, I want no crying and no candles.

Son bir titremeden sonra mum söndü.

After one last flicker, the candle went out.

Mary odasında herhangi bir mum yakmadı.

Mary didn't light any candles in her room.

Işıklar söndüğünde Tom bir mum yaktı.

When the lights went out, Tom lit a candle.

Mum satın alman gerektiğini hatırladın mı?

Did you remember that you were supposed to buy candles?

Mum ışığı en sevdiğim ışık türüdür.

Candlelight is my favorite kind of light.

Lütfen doğum günü pastasına birkaç mum koy.

Please put some candles on the birthday cake.

“Doğum gününde kaç mum söndürdün?” “Elli altı.”

"How many candles did you blow out on your birthday?" "Fifty-six."

Tom sağ elinde yanan bir mum tutuyor.

Tom is holding a lit candle in his right hand.

Tom bir mum yaktı ve bodruma indi.

Tom lit a candle and went down to the basement.

Burada gördüğün bu mum sahip olduğum sonuncusudur.

This candle you see here is the last one I have.

Bir mum yakmak karanlığı lanetlemekten daha iyidir.

It is better to light a candle than to curse the darkness.

Keşke bir mum veya bir şeyimiz olsaydı.

I wish we had a candle or something.

Marilla bir mum aldı ve kileri araştırdı.

Marilla took a candle and explored the cellar.

Sen karınla mum ışığında akşam yemeği mi yiyorsun?

Are you having a candlelit dinner with your wife?

Tom yemek odası masasına üç tane mum koydu.

Tom put three candles on the dining room table.

- Mumun ışığı Tom'u aydınlatmaya başladı.
- Tom mum ışığına yaklaştı.

Tom stepped into the candlelight.

Gerçek Güneş'ten daha parlaktır, ama bir mum ile aranır.

Truth is brighter than the Sun, but it is sought with a candle.

Işıklar söndü ve her yere mum götürmek zorunda kaldık.

The lights went out, and we had to take candles everywhere.

Mum yanarak bitti bu nedenle başka bir tane yaktım.

The candle burned out, so I lit another one.

Tom ve Mary, Sevgililer Günü'nde mum ışığında akşam yemeği yediler.

Tom and Mary had a candlelit dinner together on Valentine's Day.

Tom ve Mary, Sevgililer Günü'nde mum ışığında romantik bir akşam yemeği yediler.

Tom and Mary had a romantic candlelit dinner on Valentine's Day.

Mum ışığı yanında akşam yemeği hazırlama yerine o, eBay'da açık artırma için erkek arkadaşını satışa sundu.

Instead of preparing a dinner by candlelight, she put her boyfriend up for auction on eBay.

Odaya girmesiyle beraber, masanın üzerinde bir mum yandığını fark etmesi bir oldu. Mumun daha önce orada olmadığını hatırlıyordu.

Upon entering the room, he noticed that a candle burned on the desk. He remembered that the candle had not been there before.